Sosyal Medya

Makale

Dokunulmazlık Zırhı: Benim Tercihim, Kendi Özelim!

KuÅŸkusuz yüce Allah yegâne yaratan ve yaÅŸatanımızdır.

Biricik yaratıcı ve yaÅŸatıcımız olan Allah aynı zamanda yöneten ve yönlendirendir. Yol ve yöntem belirleyendir.

Dolayısıyla Allah (cc) hayatımıza müdahildir.

Allah ve Resulünün müdahalesine kapatılan hayatlar meÅŸruiyetini kaybetmiÅŸ merdud hayatlardır.

Kimsenin Allah’ı vicdanlara, mabetlere ve kozmik âleme hapsetme hakkı yoktur.

Hiçbir fani Allah’ın egemenliÄŸini sınırlama cüretinde bulanamaz.

Allah ve Resulünün konuÅŸtuÄŸu yerde söz hakkımız yok, bize itaat düÅŸer. Ä°tiraz yok… Ä°hmal yok… Ä°syan yok…

Mukadderatımıza müdahil olan Allah, kuÅŸkusuz hayatımıza da müdahildir.

Ä°lahi iradenin tarihe, topluma ve tabiata müdahalesini kim göz ardı edebilir?

Müdahale O’ndan olunca; muhayyerlik yok… Muhtariyet yok… Muhalefet yok…

Allah’ın hayata müdahalesi vahiy iledir… Vahiy hayata müdahale demektir…

Kur’an sadece bir öÄŸüt deÄŸil… YaÅŸamı yeniden örgütleyen bir hayat kılavuzudur.

Vahyin taşıyıcısı Hz. Muhammed (sav) el-Emin olduğu kadar, el-Emir idi.

Vaaz etmekle kalmıyor, va’z ediyordu.

Konuşan peygamber aynı zamanda komutan peygamberdi.

Çünkü “Kur’an edebiyat deÄŸil, hayattı.” Sadece bir “düÅŸünce tarzı” sunmuyor, bir “yaÅŸama tarzı” öneriyordu.

Vahyin, yaÅŸamın tüm ünitelerine yönelik öneri ve uyarıları bulunuyor. Sadece önermiyor inÅŸa ediyor, ıslahta bulunuyor… Vahyin düzen ve disiplini tüm zamanlara yönelik…

O’na raÄŸmen, O’ndan gayrı hiçbir seçenek kalmıyor.

Yukarıdaki satırlar bir mü’min için olması gerekenlerdi.

Peki, ÅŸu an olup-biten nedir?

Åžimdilerde genel geçer anlayış; Benim tercihim, kendi özelim, kimse karışamaz.’’

 “Benimle Allah arasına kimse giremez.” mantığı…

“Benim özelimdir.” dedikten sonra, artık kimse dokunamıyor.

Bu anlayış zamanla “dokunulmazlık zırhına” dönüÅŸüyor. Bireysel özgürlükler, bireysel baÅŸkaldırıya evriliyor.

Ağızlardan düÅŸmeyen sakız “özel hayat…” Artık kimse kimseyi uyaramıyor.. Haramlardan sakındıramıyor, günahlardan kaçınmasını isteyemiyor…

Günahların önü açılıyor, hatta estetize ediliyor. Haramların önündeki bariyerler tek tek kaldırılıyor… Yasalar da bu yönde deÄŸiÅŸiyor ve iÅŸliyor…

Kimse irÅŸad, ikaz, ıslah istemiyor; “Beni rahat bırakın…”

Liberal rüzgârlar duyarlılıkları laubalileÅŸtiriyor…

“Ä°yiliÄŸi emretme, kötülüÄŸü engelleme…” görevinin sanki farziyeti kalmamış gibi davranılıyor.

Çıplaklık, ahlaksızlık, haksızlık, yolsuzluk, faiz, cinsel sapkınlık, alkol sınır tanımıyor… Müdahale ÅŸurada kalsın, hızla alıştırılıyoruz…

Ä°blise ve iÅŸbirlikçilerine alan açılıyor. Kirlilik kanıksanıyor…

Elbette kimsenin mahremiyetini ifÅŸa etmek gibi derdimiz yok, ama senin özelin benim genelimi bozuyorsa artık orada özel hayat kalmamıştır.

Sedd-i zerai gerekir.

Bu yozlaÅŸmaya, daha ötesi bu kötülük ve kirlilik tufanına bir ÅŸekilde “Dur!” demek zorundayız.

Ä°fsadın önü açılırken ıslahın alanı daraltılıyor.

Egemenlerin arzusu; iddialarından vazgeçmiÅŸ edilgen bir din…

Dindarlar nerede durduklarını yeniden değerlendirmek durumundadırlar.

Örgütlü küresel kötülüÄŸü pasif bir duruÅŸla savamayız.

 

Ä°ndi ilahide de kendimizi savunamayız…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.