Makale
Hiç bir ağaca dokundunuz mu?
Åžehir ve gazete iki ayrı baÄŸlam. Ancak ikisinin de içinden nehirler, daÄŸlar, aÄŸaçlar, çiçekler, kuÅŸlar, çocuk insanlar ve yetiÅŸkin insanlar geçer.
Her ikisinin içinden günler, haftalar, aylarla beraber mevsimler geçer.
Her ikisinin içinden bazen hüzünlü bazen sevinçli haberler geçer.
Buraya kadar olan geçiÅŸler yakın tarihe kadar genel olarak böyleydi. Åžehirlerin kentleÅŸme süreciyle birlikte birbirine benzediÄŸi, kıymetli olanın önemsizleÅŸtiÄŸi zamanlarda her ÅŸey içimizde kalıyor artık. Gazetelerin durumu da pek farklı deÄŸil. Sanal ortamda hepsinin sayfalarına hızlıca ulaşılıyor. Ancak gazetenin bayiden alınıp eve ya da iÅŸ yerine getirilmesi, sonra sayfaların özenle satır satır okunması hatıra kutularına kaldırılıyor.
Oysa ÅŸehir ve gazete her ikisi hem ayrı ayrı hem de bir bütün olarak bir deÄŸer ifade ediyor.
Peki nedir şehir? Şehir denilince nasıl bir tasavvur oluşuyor zihinlerde?
Kayıtlarda yer alan bilgilere göre Farsça kökenli ÅŸehir kelimesi Arapça’da medine, belde, karye ya da mısr ile ifade ediliyor. Kur’an’da Mekke için “ÅŸehirlerin anası” anlamında kullanılan ummu’l kura tabiri bu ifadelerin bir örneÄŸi.
Yine verilere göre tarihte bilinen ilk ÅŸehirleÅŸmeler M.Ö. 4400’lü yıllardan itibaren Suriye, Filistin, Mısır, Mezopotamya’da görüldüÄŸü yönünde. Fakat yakın dönem arkeolojik araÅŸtırmalar ÅŸehir yerleÅŸmesi olarak Çatalhöyük’ü iÅŸaret ediyor. Üstelik tarihin ibresi M.Ö. 6800 yılına doÄŸru iniyor.
Ä°slâm döneminde ÅŸehircilik alanında ilk düzenleme ise hicretten sonra Yesrib’de yapılıyor.
Yesrib kelimesi “zarar vermek, karıştırmak, baÅŸa kakmak, bozmak” gibi kök anlamlarını içeriyor. Medine’nin bilinen en eski adı Yesrib. Åžehre ilk yerleÅŸen kiÅŸi olduÄŸu rivayet edilen Yesrib b. Vâil’in ismine atıfla böyle anıldığı zikrediliyor.
Hicretin ardından Hz. Peygamber ÅŸehre olumlu anlamlar içeren adlar verilmesini istedi. Sadece ismini deÄŸil tüm beldeyi yeniden düzenledi. Ä°badetin yanında baÅŸta eÄŸitim ve öÄŸretim olmak üzere adalet hizmetleri, kamu idaresi gibi hizmetlerin yürütüldüÄŸü Mescid-i Nebevî’yi inÅŸa ettirdi. Allah Resulü bu davranışıyla daha sonraki Müslüman ÅŸehirleri için cami merkezli ÅŸehir modelinin mimarı oldu.
Åžehir denince aklıma ilk önce Allah Resulü’nün Mekke’ye vedası gelir.
Peygamber Efendimizin Mekke'den Medine'ye doÄŸru hicret ederken son kez Mekke'ye bakıp “ey Mekke seni çok seviyorum, fakat senin evlatların benim burada kalmama izin vermiyorlar” dediÄŸi rivayet ediliyor.
Peki ÅŸehir kadar gerçek olan bir diÄŸer detay gazeteye dair hafızada neler canlanıyor acaba? Meselâ doksan yaşındaki bir nene gazeteyi satır satır okuduÄŸunda bir haz alırken yedi yaşındaki torun çocuÄŸu bu tablodan etkilenecektir haliyle. Bu misâlden hareketle her ÅŸeyin dijital ortamdan yürüdüÄŸü bir dünyada elimize alıp tuttuÄŸumuz gazeteden haberdar olanların sayısı günden güne azalıyor. Bu çarkın döngüsünde cep telefonu ÅŸeklinde tanımlanan iletiÅŸim aracı ile kağıt deÄŸersizleÅŸiyor.
Buraya bir soru iÅŸareti bırakarak gazetenin tarihçesine göz gezdirelim dilerseniz.
Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu döneminde ve bugünkü Türkiye topraklarında çıkan ilk gazete, devletin resmi yayın organı olan ve 1831’den itibaren yayımlanan Takvim-i Vekâyi idi.
Ceride-i Havadis ise dokuz yıl sonra yayımlanmaya baÅŸladı. Gazete deÄŸil de ceride sözcüÄŸünün kullanıldığı o dönemde bu yayın, bir Ä°ngiliz vatandaşı tarafından kurulsa da, “Türkiye’nin ilk özel gazetesi” oldu.
1860’da yayın hayatına baÅŸlayan Tercüman-ı Ahvâl ise Osmanlı Devleti’nde bir Türk vatandaşının çıkardığı ilk özel Türkçe gazete olarak tarihe geçti.
Yeri gelmiÅŸken çocuk gazetesinin tarihçesine de bir göz atalım isterseniz.
Mümeyyiz, Türk edebiyatında yayınlanmış ilk çocuk dergisi. 1869-1870 yıllarında yayınlanmış toplam 49 sayılık bir çalışma. Mümeyyiz isimli bir gazetenin Cuma günü çıkarılan eki olarak yayınlanmış. Her sayısı farklı renklerde hazırlanarak Ä°stanbul’da basılıp Anadolu’ya dağıtılmıştır. Dergiyi Kırımlı eÄŸitimci Sıdkı Efendi çıkarmış. Amacı ise çocukların ahlâklı ve terbiyeli olmaları konusunda hizmet etmek. Hedef kitlesi ilköÄŸrenim çağındaki çocuklar olan dergi sayfalarında zekâ soruları ve cevapları, haber metinleri, fıkralar, okur mektupları, hikâyeler, masallar, nasihatler yer almış.
Åžehir ve gazetenin mazisine dair hatırlatmalar özetle böyle. En saÄŸlıklı detaylar google’da deÄŸil insanlık tarihinin hafızasında mevcut. Åžehir ve gazetenin tarihi yolculuÄŸu artık dijital dünyanın mecralarında devam ediyor. Dünya artık böyle demeden evvel bugünden yarına hangi hatırayı bıraktığımıza bakalım. Hem ferd olarak hem ÅŸehir olarak hem ülke olarak.
Bir hayal:
Her ÅŸehrin bir gazetesi olmalı. Hatta ÅŸehrin meydanlarında halkın ulaÅŸabileceÄŸi yerlere bırakılmalı. Herkes kendisinden bir ÅŸeyler bulmalı sayfalarında. Dijital çaÄŸda olmak yeni neslin gazeteyi tanımasına engel deÄŸil. Gazete kokusunu ve sayfalarına dokunmayı her çağın insanı hak ediyor sanki.
Her ÅŸehrin bir de çocuk gazetesi olmalı. “Yok daha neler tabletle büyüyen nesil için mi tüm bu çabalar” demeden önce “buna gerek var mı” ya da “deÄŸer mi acaba” gibi yaklaşımları tercih edebiliriz. Bugün yedi yaşındaki bir çocuk gazeteden haberdar ise ve üstelik çocuklar için bir gazete fikriyle heyecanlanıyorsa eÄŸer umut var bence.
Bir sabah gezisi:
Sabah erken saatlerde ÅŸehrin sokaklarında dolaÅŸmak keÅŸif için iyi bir fırsat. Dükkânını açıp masasında gazete okuyan bir esnafla karşılaÅŸabilir hatta hayırlı sabahlar dileyebilirsiniz.
Åžehrin tepeleri ise bakışı zenginleÅŸtirmek için iyi bir fırsat. Ä°lkin sıfır noktadan tepelere göz kestirip sonra oradan kuÅŸ bakışı keÅŸifler yapılabilir. Ä°stanbul’un ÅŸiirlere, romanlara, filmlere konu olan yedi tepesini bilmeyen yoktur herhalde. Ancak bırakın yaÅŸadığı ÅŸehrin tepelerini mahalledeki tepeden bihaber yaşıyoruz.
Sahi bir çınar aÄŸacına baktınız mı hiç uzun uzun. YaÅŸadığınız ÅŸehirde kaç tane var? Bir gün birisini kesseler fark eder misiniz yokluÄŸunu?
Çınar aÄŸaçlarını bilirsiniz. BulunduÄŸu yerde adeta bir görsel ÅŸölen sunar. Etrafını kucaklayan bir dost gibidir. Sonbaharla birlikte yapraklarını dökmeye baÅŸlar. Ä°lkbahardaki canlanmaya dek kuru dallarıyla baÅŸ baÅŸa kalır.
Åžehirlerde gezilip görülecek yerler çeÅŸitli kategorilerde deÄŸerlendirilir. Tarihi yerler, müzeler, çarşı, pazar. Bu listeye pekâla asırlık çınarları da eklemek mümkün.
“Çınar aÄŸaçlarının çokluÄŸu ile meÅŸhur olan ÅŸehir” tanımındaki asalet ya da “çınar aÄŸacının yanındaki ev” tarifindeki zarafete bakar mısınız?
Gelen haberler pandemi sürecinde aÄŸaçlara, topraÄŸa, bahçeye hatta köy evlerine kafayı takan insan sayısında artış gözlendiÄŸi yönünde. Ä°ÅŸte bizi bu bireysellik ve boÅŸ vermiÅŸlik mahvediyor.
Çam, meÅŸe, ıhlamur aÄŸaçlarının yerinde yükselen binalar. Ä°ncir, dut, mandalina aÄŸaçlarının gölgesinde kaybolan çocukluÄŸumuz.
Hayıflanmaları bir kenara bırakıp bir ÅŸehre en yakışır olan ne sorusuna toplum olarak çözüm aramama tembelliÄŸinden ne vakit kurtulacağız?
Bir proje:
Ä°lkokula baÅŸlayan her talebe için ÅŸehrin içinde ya da dışında uygun görülen alanlarda bir çınar fidesi dikilse örneÄŸin. EÄŸitim hayatı devam ederken birlikte büyüseler.
Bir duyuru:
Belediye billboardlarında “ÅŸehrin fotoÄŸrafını çek” çaÄŸrısıyla bir duyuru yapılsa diyorum. Gençlerin katılacağı bir yarışma ÅŸeklinde düzenlenecek proje kapsamında “ÅŸehrin en iyi 100 fotoÄŸrafı” için ödül, sergi düzenlenebilir bu çalışma matbu hale getirilebilir.
Sonra bu gençler arasından ÅŸehrin muhabirleri çıkabilir. Sokak sokak, cadde cadde, okuldu kitapçıydı bir dünya baÅŸlık konuÅŸulabilir.
Ayrıca ÅŸehrin çocukları bir araya gelip tanış olabilir. Birlikte bir çocuk gazetesi tasarlayabilir.
Bence olur. Çünkü neden olmasın?
Bir soru:
Åžehrin belediye bilboardlarına her hafta üzerinde düÅŸünülecek bir soru bırakılabilir.
En son ne zaman dalından elma kopardınız?
Hiç bir aÄŸaca dokundunuz mu?
Tabii ki bu sorular bahçede hazır duran marulu, domatesi toplamaya üÅŸenen bir ruh için son derece sıkıcı gelecektir. Ancak toprağın iyileÅŸtirici etkisini ve kıymetini kavramak için son virajdayız artık.
Hayata anlam katan büyüklerimizden yapacakları iÅŸler için ayın vakitlerini gözlediklerini duyduk. Pekmez mi kaynatılacak dolunay vakti beklenir, tarhana hazırlığı mı var dolunay vakti beklenir, eriÅŸte mi kesilecek dolunay vakti beklenirmiÅŸ. Bu ÅŸekilde yapıldığında bereketli olduÄŸuna inanılırmış. Bu bekleyiÅŸ bizatihi bir deÄŸerdir, bünyesinde asil bir havayı barındırır. Ä°ÅŸi önemsemenin ehemmiyetine bir vurgu saklıdır derininde.
Bir niyet:
Åžehre bakıp konuÅŸan, daÄŸa bakıp konuÅŸan, aÄŸaca selam veren bir Nebi’nin ümmetinden yaÅŸadığı coÄŸrafyaya esenlik katması beklenir.
Niyet ettim çınar aÄŸacına selam vermeye, gökyüzüne tebessüm etmeye.
Kaynak: Samsun Åžehir Gazetesi
Henüz yorum yapılmamış.