Sosyal Medya

Makale

Korona da Müslüman'dır...

Varlık, müslüman olarak tanımlanır. Varlığın kendi başına bir iradesi olmadığı gibi özgür bir tutumu da yoktur. O kendisine yüklenmiş anlam ne ise onu gerçekleştirmekten başka bir seçeneğe sahip değildir. Varlığın bugün değişime uğratılması da varlığın yapısına ait bir özelliği sayesindedir. Bu yüzden o sorumlu tutulamaz, ama değişime uğratan irade sorumlu tutulur. 

Her olay, olgu, durum ve benzeri çok katmanlı bir yoruma tabi tutulmalı ki hakikati üzerine bir idrak sahibi olalım. Tek bir anlama tahvil ettiğimiz her olay, olgu ve durum kendi hakikatini bizden gizlemeye devam edecektir. Elbette ki meselenin her zaman insana dokunan bir veçhesi daha ağır basar. Ama bu ağır basan veçhe hakikati tam olarak açığa çıkarmaz. Hatta çoğu zaman başka veçhelerini göz ardı ettiğimizde vereceği zararın katlanmasına neden olacağı gibi alacağımız yararın da azalmasına neden oluyor. Böylece bugün karşı karşıya kaldığımız pandemiyi oluşturan korona virüsün da müslüman olarak adlandırılmasını meşru bir zemine yerleştirmiş oluyorum… 

Müslüman korona virüs ve tedavüle koyduklarını da dikkatli bir şekilde düşünmeye başlayalım: her varlık gibi korona virüs de Müslüman’dır. Ne tek başına bir bela, ne tek başına bir imtihan, ne tek başına bir hastalık ve ne tek başına şımarıklığı ortadan kaldıran bir olgudur. Belki hepsi ve hepsinden birbirine geçişi sağlayan temel bir olgudur... 

Her olguda olduğu gibi korona virüs olayında da insanın onunla kurduğu ilişkiye göre bir anlam kazanacaktır. Yani meseleyi nasıl ele aldığınızla ilişkili olarak bir anlamlandırma eylemine tanıklık edilir. Bu yüzden her insanın bu olay ile ilişkisi özelinde karşı karşıya kalacağı bir durum söz konusu edilebilir. 

Korona virüs karşısında farklı kültürlerin ve farklı inançların farklı tavırlar sergilemesi olasıdır. Ama dünya seküler bir tutumun baskısı altında olduğu için meselenin sadece sağlık boyutu ile birlikte meydana getireceği siyasi, sosyal veya iktisadi zararları dikkate alınarak anlamlandırılmaya çalışılmaktadır. Bu yanlış mı? Hayır! Ama tek başına bizi doğruya taşımıyor. Meselenin din ile ilişkisi, insan ile ilişkisi ve insanın anlam üzerinden oluşturacağı değer ile ilişkisi gündem dışı tutulunca bu salgının oluşunun nedeni hakkında da yeterli bir gerçekliğe sahip olamayacağız. Yani meseleyi ister komplo teorisi bağlamında yaratılmış bir virüs olarak yorumlayın, ister istem dışı kaçmış veya insana hayvandan bulaşmış bir olgu olarak yorumlayın. Her iki noktada da Allah’ın iradesi ve varlığı devre dışıdır. Hâlbuki müslüman, ilahi iradeyi devre dışı tutan tavrı olumlayamaz. Bu onun inançlarına aykırılık taşır. Bu temel gerçeğe rağmen son iki aydır yazılanlara bakıldığında meselenin insan ve din ile ilişkisi bağlamında ele alınmadığı açıktır. Tek bir istisnası Abdurrahman Arslan üstadımın yazdığı ve yayınlandığı makalede bulabiliriz. Ancak genel itibarıyla bu mesele göz ardı edilmiştir. 

Din, tedbiri elden bırakın demez! Ancak böyle bir durumla karşı karşıya kalmanın anlamı üzerine derin bir tefekkür gerçekleştirin diye emreder. Yaşadığımız çağ Tanrı’nın öldürüldüğü bir çağdır. Anlamın yokluğa tevdi edildiği günleri yaşıyoruz. Cesetlerin artık sokaklara taştığı görüntülere akşamları bakmaktan travmatik olmaya başladık. İnsanın kendisine olan güveni ve aymazlığı ise hep gündem dışı tutulmuştur. İnsan, kendi şımarıklığı içinde kendini müstağni sayarak her şeyi yapabileceğine dair bir güvene sahipti. Ama bu virüs ile görüldü ki o güven bir hiç imiş. 

Din dışı bir kültürün özellikle Avrupa söz konusu olduğunda yaşlılarını ölüme terk etme konusunda pek imtina etmediklerini gözlemlemek insanın kaçınılmaz bir sonu olan yaşlılığı kendi öznelliği içinde idrak etmeye başladığında oluşturacağı tahribatı tartışmak abesle iştigaldir. Meselelerin çözümüne dair seküler yaşamın öne çıkardığı yeni bir hiç şey yoktur. Televizyon tartışmalarında bilim sloganları havada uçuşuyorken, yapıla gelen şey kadim dönemlerin yaptığı şeylerden farklı değildir. Acaba insanın bu kadar azmasının gözle görülemeyecek, kendi başına yaşam alanı oluşturamayacak bir varlığın oluşturduğu zemin üzerinden yeniden düşünmeye başlamak insan olmanın mümeyyiz vasfı olarak mı tanımlamak lazım gelir? Dinin hayatımızdan çekilip çıkarılmasına dair bu virüs yeniden bir düşünme zemini mi kuruyor? Çünkü insan düşünerek var olabilecek bir varlıktır. Ama bugünün baskın kültürel karakteri yüzünden düşünmeyi unutmuştur. Yaratıcısını unutmuştur. Dinini unutmuştur. Bu unutulmuşluk başlı başına bir bela olarak insanın başına musallat kılınmıştır. Varlığa çıkan her olay, olgu ve durumun varlık statüsü tartışılmazdır. Ve bu varlığın her zaman bir ikaz içerdiğini söylemek hakikati seslendirmeye tekabül eder. 

Unutulmuşluğa çare, düşünmeye başlamaktır. Düşünmeye başladığımız andan itibaren ise bize sunulan şeyin doğruluğunu ve yanlışlığını muhakeme etme zemini kazanırız. Yani bize sunulan, dayatılan, gösterilen, tahrik edilerek oraya yönlendirilen her ne var ise onu yeniden düşüncenin konusu kılmalı ve ona göre zihni faaliyeti harekete geçirerek kendi üzerimizde oluşturulacak oyunları ve anlam dünyamızın sığlığını aşabiliriz.

Büyük bir özgüvenle korona virüsün birileri için bir azap, birileri için bir uyarı, birileri için bir umut, birileri için bir hastalık, birileri için bir kurtuluş, birileri için bir kazanç kapısı, birileri için bir kayıp vesaire olabilir. Ama topyekûn meseleyi ele aldığımızda bu hastalık; insanın tekrar kendisini bulması için yeterli bir imkân tanımaktadır. Bu imkânı kullanıp kullanmamak ise insanın kendi tercihine bırakılmıştır. İnsan bu konuda da kendi sorumluluğunu görmeli ve ona göre hareket etmeyi hesaba katmalıdır.

Modern akıl, dini ve metafiziği aklın sınırlarına kapatarak en büyük kötülüğü yapmıştır insanlığa… Habermas gibi modern filozoflar, bu durumu olumsuz ve dinin kontrol altına alınmasının yanlışlığını yüksek bir sesle dile getirmekten kaçınmamaktadır. Müslüman aydın, entelektüel ve âlimlerinin ise daha yüksek sesle bu tanrısız kültürün oluşturduğu hastalık durumunu haykırmalı ve olup bitenin din ve onun getirdiği anlam üzerinden yeniden düşüncenin konusu yapmanın zeminini işaret etmelidirler…

Korona virüsün oluşturduğu salgını da bu göz ile yeniden düşünmenin konusu kılmalıyız…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.