Sosyal Medya

Makale

Corona Virüs Ne Kadarı Gerçek Ne Kadarı Yalan?

4 aydır Coronayla yatıp Coronayla kalkıyoruz.

Toplum olarak Coronamanyaka döndük.

Bir yanda “bana bir şeycik olmaz” deyip Corona’ya meydan okuyanlar, diğer yanda Corona denince korkudan ödü patlayanlar.

TV’lerde ve sosyal medyada gündem haliyle Corona oluyor. 

Önüne gelen konuşuyor; bilen de bilmeyen de; birinin ak dediğine diğeri kara diyor.

Şahsen bir eczacı olarak ben bile neye inanacağımı şaşırdım; bilgilerimden, tecrübelerimden şüphe eder oldum.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre dünyada her yıl 290 bin ila 650 bin arasında influenza (grip/nezle) ilişkili ölüm görüldüğünü rapor etmektedir.

En alt rakamı (290 bini) baz aldığımızda her ay en az 24 bin kişi gripten kaynaklı ölüyor. Yani Corona’nın çıktığı Kasım ayından beri 4 ayda en az 92 bin kişi öldü. Bu 4 ayda Corona’dan ölen sayı 10 bin civarıdır. 

Yani grip 9 kişi öldürürken Corona 1 kişi öldürmüş oluyor.

Tabii burada Corona’nın Çin’den çıktıktan sonra daha yeni yeni dünyaya yayıldığını, birçok ülkenin salgına karşı özel tedbir aldığını hesaba katmak gerekir.

Bu durum göz önüne alındığında normal nezle/grip kaynaklı ölümler ile Corona kaynaklı ölümler başa baş gider diyebiliriz.

Corona virüsünün diğer grip virüslerinden farklı olarak akciğerde kalıcı tahribata yol açtığı yönünde bilgi var ki bunu teyit ettiremedim. Eğer doğruysa, mevcut bilgilere göre nezleden farklı olarak korkulacak tek yönü budur. 

Özetle, mevcut bilgi ve istatistiklere göre Corona, nezleden çok da tehlikeli değil.

Ama şöyle bir durum var ki Corona’ya yakalananlar genelde normal gribe oranla süreci daha uzun ve daha ağır geçiriyorlar. Bu da Corona’nın kendine özgü yapısından ziyade yabancı bir virüs (yani vücudun daha yeni yeni tanıdığı bir virüs) olmasından kaynaklı olduğunu düşünüyorum.

Kişinin yaşadığı çevrede sürekli etkileşim içinde olduğu bir mikrosopik canlı çeşitliliği (mikroskobik flora) vardır. 

Vücut bu flora içinden bir virüs veya bakteri ile enfekte olduğunda bu floradan olmayan başka bir bakteri veya virüse oranla hastalığı daha hafif semptomlarla atlatır. Çünkü vücut temas halinde olduğu bu floraya karşı az veya çok bir bağışıklık kazanmıştır (bu bağışıklık daha çok anneden geçer kişiye).

Vücut, etkileşim içinde olduğu floradan olmayan bir bakteri veya virüsle karşılaştığında ona karşı bir savunma geliştirmediğinden (aşı gibi koruyucu bir önlemi de almamışsa) hastalığı/belirtileri daha ağır geçirir.

Örneğin Anadolu florasından bir nezle virüsü bu topraktan birine bulaştığında ufak bir burun akıntısı ve kırgınlıkla 1-2 günde geçerken aynı virüs Uzak Asya’da veya Afrika’daki birine bulaştığında, hastalık daha uzun sürmekte ve ölümcül olabilmektedir.

Hac ve Umreye gidenlerimizin orada kaptığı bir gribi haftalarca atlatamamasının sebebi budur.

Corona virüsü de bize yabancı olduğu için belirtileri bu denli ağır oluyor. Ama önümüzdeki yıl Çin’in Wuhan eyaletinde bu virüs tekrar çıkacak olursa bu yılki kadar etkili ve ağır olmayacağından emin olabilirsiniz.

Türkiye gibi bazı ülkeler sınır kapılarını kapatarak ülkeyi ve insanları izole ederek bu hastalığa karşı tedbir alıyorlar.

Almanya, İngiltere gibi ülkeler de izolasyonla fazla uğraşmayıp insanların kişisel tedbirlerle bu süreci doğal seleksiyonla geçirmesi yönünde adım attılar.

Kim iyi etti kim kötü etti? Bunu ilerleyen zamanlarda göreceğiz.

Benim zannım; eğer medya Corona’yı bu kadar işlemeseydi ve virüs doğal akışında yayılsaydı bugün bizler aramızda “ortalıkta bir grip salgını var, neredeyse herkes grip olmuş hatta falancalar yaşlı ve hasta olduğu için bu gripten ölmüş…” diyor olacaktık. Ve ölümler bizi endişelendirecek boyutta olmayıp gündelik yaşam sürüyor olacaktı.

Buraya kadar yazdıklarımdan Corona’nın basit hastalık olduğu kanaati çıkmasın. Sadece bugün bizi ürküten tablonun (grip vakaları yüzünden 3 aşağı 5 yukarı) benzerini her yıl yaşadığımızı söylemek istiyorum.

Paranoyaya bağlamadan tedbir almak aklın gereğidir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.