Sosyal Medya

Makale

Galip Zihinde Ahlak Anlayışı

Galip zihnin ahlak anlayışını ifade etmek için Şems suresinin içeriğinden faydalanmak yararlı olacaktır. Surenin anlamı şu şekildedir:

“GüneÅŸi ve onun aydınlık veren parlaklığını düÅŸün ve güneÅŸi(n ışığını) yansıtan ayı! Dünyayı gün ışığına çıkaran gündüzü düÅŸün ve onu karanlığa boÄŸan geceyi! Gökyüzünü ve onun harika yapısını düÅŸün ve yeryüzünü, onun (uçsuz bucaksız) geniÅŸliÄŸini! Ä°nsan benliÄŸini düÅŸün ve onun nasıl (yaratılış) amacına uygun ÅŸekillendirildiÄŸini ve nasıl ahlaki zaaflarla olduÄŸu kadar Allah’a karşı sorumluluk bilinciyle de donatıldığını! Her kim (benliÄŸini) arındırırsa, kesinlikle mutluluÄŸa eriÅŸecektir, onu (karanlığa) gömen ise hüsrandadır. Semud (kavmi,) kaba bir küstahlıkla (bu) hakikati yalan saydı; içlerinden en onulmaz azgınları, (zulüm yapmak için) ileri atılırken, Allah’ın Elçisi onlara: ‘Åžu diÅŸi deve Allah’ındır, öyleyse bırakın suyunu içsin (ve ona bir zarar vermeyin)!’ demiÅŸti. Ama onlar Elçi’yi (hiçe sayıp) yalanladılar ve deveyi vahÅŸice boÄŸazladılar; bunun üzerine Rableri, bu günahları yüzünden onları yıkıma uÄŸrattı ve tümünü birden yok etti: çünkü (onlardan) hiçbiri baÅŸlarına gelecek ÅŸeyin korkusunu taşımıyordu.” (1)

 

Surede, yemin ifadelerinin hemen ardından insanın yaratılış amacına uygun olarak ÅŸekillendirilmesinden, takva ve suç iÅŸleme kabiliyetinden bahsedilerek ana fikre ulaşılır. Burada asıl vurgu, “Her kim (benliÄŸini) arındırırsa, kesinlikle mutluluÄŸa eriÅŸecektir. Onu (karanlığa) gömen ise hüsrandadır.” ayetleridir. Ardından kötülüÄŸe batan insan örneÄŸi verilir ki bu da Semud kavmini helake sürükleyen kiÅŸilerdir. Kavmin diÄŸer bireyleri onlara engel olmadığı için hepsi birlikte yok edilmeyi hak etmiÅŸlerdir. Helak sebebi olarak bu toplumun deveyi kesmesinden söz edilir. BilindiÄŸi gibi devenin su içmesi konusu o toplumdaki sınıfsal ayrımlara iÅŸaret eder. Zira Semud toplumunun helak edilme sebebi kendi aralarında var olan haksızlıklardır.

 

Sure, aynı zamanda müslümanlara tebliÄŸde kullanabilecekleri bir ölçü/metod öÄŸretir. TebliÄŸde dikkate alınması gereken ölçülerden biri, bütün insanlık için önemini koruyan ortak noktaları yakalamak ve muhatabı karşı çıkamayacağı ÅŸekilde ikna etmeye çalışmaktır. Ortak nokta, aynı zamanda ortak aklın ürünü olan doÄŸru/gerçek bilgilerden ibarettir. Surede bu anlamda “Her kim (benliÄŸini) arındırırsa, kesinlikle mutluluÄŸa eriÅŸecektir.” ayeti, doÄŸru ve etkili bir teklif olarak ortaya getirilir. Kendisini kibir, zulüm ve kötü düÅŸüncelerden arındırarak aşırılıklardan kaçınmak konularında hiç kimse muhalefet yapamaz. Bu adım, herkesin doÄŸru ve dürüst olması ve haddini aÅŸmaması ile ilgili doÄŸru bir zemin üzerinde hareket eder. Burada muhataplarının kabul etmekten kaçınamayacakları ortak bir nokta aranır. BilindiÄŸi gibi tuÄŸyan, yani haddini aÅŸarak aşırı gitmek kötüdür ve kötülük üretir. KiÅŸilerin sonuçlarından korkmadığı aşırılıkları topluma zarar verir. Öyleyse birtakım eÅŸkıya tipler elinde toplumu helake götüren bu aşırılıklar engellenmelidir. Sure, herkesi “Gelin toplumumuzun mutluluÄŸu için aşırılıkları sebebiyle hepimize zarar veren içimizdeki haydutlara engel olalım.” gibi bir ortak zeminde buluÅŸmaya davet eder. Suç iÅŸlemekten uzaklaÅŸarak arınmayı seçmek ya da günahlar peÅŸinde koÅŸarak karanlığa gömülmek insanın elindedir. Dolayısıyla toplumu huzura veya savaÅŸa sürükleyen de insanın bizzat kendisidir. EÄŸer bu yaklaşım herkes tarafından kabul edilir ve uygulama alanı bulabilirse o takdirde suç ve suçlulara izin verilmemesi gerekir. Bir toplum neyin suç olduÄŸu ve bunların engellenmesi hususunda karar verdiÄŸinde her ÅŸey düzelir ve yoluna girer.

 

Bu ayetleri duyan müslümanlar, yaÅŸadıkları toplumun aşırılıkları yüzünden Semud kavmi gibi yok edilmesinden korkmuÅŸ olmalıdırlar. Korkuları hem kendi adlarına hem de toplumları içindir. O hâlde aşırı giderek (tuÄŸyan) toplumu helake sürükleyenlere engel olunmalıdır. Allah’ın devesinin su içmesi engellendiÄŸi gibi onun kullarının haklarını gasp edenler, Allah’ın nimetlerini onlardan esirgeyerek hadlerini aÅŸmaktadırlar. (2) Nefsini arındıran kurtuluÅŸa erer. Burada nefsini arındırmak, karanlık iÅŸlere bulaÅŸmamaktır. Karanlık iÅŸlerin başında insanları eÅŸit görmeyen ve onları hakları olan nimetlerden mahrum etmeye çalışan haydut tipli insanlar vardır. Bunlara engel olunmazsa toplum çökecektir.

 

Åžems suresinde Salih (as)’in içinde yaÅŸadığı toplum haddini aÅŸmış ve sonucuna da katlanmak zorunda kalmıştır. Surede arınma, siyasi, ekonomik ve sosyal bir kapsama sahiptir. Temelde bu yaklaşım insanları eÅŸit kabul etmek anlamına gelir. Zaten, bu toplumun helakinin sebebi, bir takım haksız tasarruflarla imtiyaz ve ayrıcalık oluÅŸturan yaklaşımlardır.

 

Ä°nsanları eÅŸit kabul etmek, düÅŸünce ve eylemin baÅŸlangıç noktasıdır ve Allah’ı tek kabul etmenin doÄŸal bir sonucudur. Buna göre bir olan Allah’ın dışında kimsenin bir diÄŸerine hâkim veya üstün olması düÅŸünülemez. Allah bir kabul edildiÄŸinde yaratılış açısından insanlar arasında bir ayrım da yapılamaz. Önceleri iman esası olarak ortaya çıkan ve aksi helakle sonuçlanacağı söylenen bu olgu, sonraları sadece ahlaka indirgenmiÅŸtir. Ä°manın konusu olmayınca küçümsenip önemini kaybetmiÅŸtir. Hâlbuki surede ‘tezkiye’, yani nefsini arındırma konusu, ırka dayalı eÅŸitlikten daha geniÅŸ bir kapsamda, içinde ekonomi ve sınıf ayrımını da barındıran siyasi bir tavrı dile getirir. Bu yaklaşım, tarih içerisinde belli bir soyun hükümdarlığı altında sürdürülen saltanat rejimleriyle terk edilmiÅŸ ve nefsi kötülüklerden arındırma anlamında ahlakın bir ÅŸubesi olarak ruhi temizlenmeyi ifade eder olmuÅŸtur.

 

Ä°nsanları eÅŸit görmeyen bir zihnin ruhi anlamda temizlenmesi mümkün deÄŸildir. Öyleyse tezkiye önce çerçevesini imanın ÅŸekillendireceÄŸi siyasi, sosyal ve ekonomik anlamda adil bir temele oturmalıdır.

 

Åžems suresi, “Her kim (benliÄŸini) arındırırsa, kesinlikle mutluluÄŸa eriÅŸecektir, onu (karanlığa) gömen ise hüsrandadır.” ÅŸeklinde basit gibi görünen ama çok etkili bir formülden bahseder. Bu formül, Allah’ı dini, ahlakı kendi çıkarlarına alet etmeye de engel olur. KiÅŸi, yaptıklarının sorumluluÄŸunu mutlaka üstlenmeli ve arınmayı seçmelidir. Semud örneÄŸi bu arınmanın (takva) önce insanları eÅŸit görmekle mümkün olabileceÄŸini bildirir. O hâlde bu derece önemli bir kabulün galip zihin elinde bireysel ahlak gösterilerine indirgenmesine müsaade edilmemelidir. Takvanın risâletin baÅŸlangıcı itibariyle ifade ettiÄŸi bu anlam, kiÅŸinin kendisine ve yaÅŸadığı topluma huzur vermesinin ilk adımlarından biri sayılmalıdır. Demek ki ahlakın, bu ÅŸekilde siyasi bir bilinçle desteklenmesine veya imana dayalı bir zeminde yürümesine duyulan ihtiyaç pek çok ÅŸeyden daha önemlidir.

 

Not: Bu yazı, “Sözün BaÄŸlamı” adlı eserden iktibas edilmiÅŸtir.

 

Dipnotlar:

 

1. Åžems Suresi. (M. Esed Meali).

2. Burada deveyi kesenler örneÄŸiyle, insanların ve özellikle inananların haklarını gasp edip Allah’ın nimetlerini onlardan esirgeyerek hadlerini aÅŸanlar anlatılmaktadır. Deveyi öldürmek için ortaya atlayan ???? ????????? ?????????? [içlerinden en onulmaz azgınları, (zulüm yapmak için) ileri atılırken] ifadesinden de anlaşılacağı üzere o toplumun aşırı giden serseri (ÅŸaki) bir üyesidir. Ama ???????????? (boÄŸazladılar) ÅŸeklinde dile getirilen fiilin çoÄŸul hâli bütün toplumun bundan sorumlu tutulduÄŸunu göstermektedir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.