Sosyal Medya

Makale

Sen iyilik yapmayı biliyor musun yapay zekâ

Gün geçmiyor ki kurgulanan kavramlar aklını gereğince kullanmayanlar üzerinde hakim güç olmasın. Önce bir isim olarak çıkıyor ortaya kurgular sonrasında hayatlara nüfuz ediyor. Dijital Dünya ve yapay zekâ kavramları bu minvalde değerlendirebileceğimiz iki örnek. Çeşitli vesilelerle gündeme gelen söz konusu kavramları duymayan kalmamıştır herhalde. Birbirinden ayrı gibi görünse de aslında iç içe geçmiş bir sarmal olarak bakabiliriz her iki duruma. Durum doğru bir tabir mi oldu emin değilim ancak kuvvetle inandığım basit, doğal aklım bunu fısıldadı bana. Bir döngünün içinde gibiyiz. Toplum mu dijital yoksa Dünya mı? Makine mi yapay yoksa zekâ mı? Meseleyi fark etmeden evvel doğru soruyu yakalamak elzem diye düşünüyorum.

Ä°lk olarak dijital dünya üzerinde biraz kafa yoralım akabinde yapay zekâ mevzusuna deÄŸinelim istiyorum. Ä°lerleyen zamanla birlikte insanlık ailesi olarak çeÅŸitli deÄŸiÅŸim ve dönüşümlerden geçiyoruz. Kimilerine göre küresel kimilerine göre dijital ÅŸeklinde ifade edilen bizim için ise imtihan yeri olan Dünya’nın misafirleriyiz. Her ÅŸeyin görselliÄŸe indirgendiÄŸi bir mantıkla karşı karşıyayız. Dört tarafımız ekranlarla çevrili. Sosyal medyanın aÄŸları ahtapot gibi her tarafa uzanıyor. Her iÅŸini internet ekranında yapanların sayısı günden güne artıyor. Ekrandan sohbet, ekrandan eÄŸitim, ekrandan alışveriÅŸ insanı doÄŸal olandan hızla uzaklaÅŸtırıyor. Akıllı telefon, akıllı tabletten sonra acaba sırada hangi eÅŸya var sorusu geliyor akıllara. Bu gidiÅŸat yapay zekâyı tetikliyor, son derece olaÄŸan kılıyor.

Peki nedir bu yapay zekâ? Ä°nsan gibi davranışlar sergileme, hareket, konuÅŸma ve ses algılama gibi bir çok yeteneÄŸe sahip yazılımsal ve donanımsal sistemler bütünü ÅŸeklinde tanımlanıyor. Biraz daha somutlaÅŸtırırsak bilgisayarların insan gibi düşünmesini saÄŸlayan mekanizma ifadesi çıkıyor karşımıza. Kimilerinin öngörüsü insan gücünü azaltacağı yönünde kimilerine göre ise büyük bir fırsat. Yürütülen çalışmalar kapsamında yapay zekâ projesi ile saÄŸlık ve iÅŸ sektöründe verimliliÄŸin arttırılması hedefler arasında yer alıyor. Otomatik sohbet ve dil üretimi alanlarında da kullanılan yapay zekânın maharetlerinden birisi ise uzun metinleri yazıyor olmak.

Åžimdi biraz gerilere gidip bir pencere açalım. Artık hiç bir ÅŸey televizyondan önceki gibi deÄŸil demiÅŸ bir tarihler Batılı iletiÅŸimci George Comstock. Aynı cümleyi ÅŸu ÅŸekilde güncellemek mümkün: Artık hiç bir ÅŸey ne bilgisayardan ne internetten ne de cep telefonlarından önceki gibi deÄŸil. Yani artık hiçbir ÅŸey dijital dünyadan ve yapay zekâdan önceki gibi deÄŸil. Peki nasıl bir tahakküm çeÅŸididir tüm bu insan yapımı alet edevatı hayatlarımızda hakim kılan?  Bu soru ve Comstock'un saptaması bir kenarda dursun ÅŸimdi baÅŸka bir pencere daha açarak tarihçilerin bir tezinden bahsetmek istiyorum.

Tarihçiler komÅŸularımızla ilgilenmemeye baÅŸladığımız dönem ile tanrılar için hep beraber tören düzenlemeyi bıraktığımız dönemin hemen hemen aynı zaman dilimine denk geldiÄŸini ileri sürüyor. Bu iddia beraberinde yeni soru iÅŸaretlerini de getiriyor doÄŸal olarak. Acaba dinler o tarihten önce topluluk ruhunu ayakta tutmak için neler yaptı? Ya da bu ruh din ile iliÅŸkilendirilmeden oluÅŸturulabilir mi oluÅŸturulamaz mı?  Batı aklının kafa yorduÄŸu açılardan bazıları böyle gelinen noktaya iliÅŸkin izahı ise bir hayli manidar:

Geçmişte çevremizdeki insanlarla tanışıyorduk. Çünkü onlardan yardım istemekten başka bir seçeneğimiz yoktu. Yardımseverlik modern çağdan önceki hayatın ayrılmaz bir parçasıydı. Seküler toplumların eğitimden daha fazla inandıkları bir şeyin olduğu pek söylenemez.

Batı aklının açıklamaları özetle bu ÅŸekilde. Kendi referanslarımız yaÅŸanan problemlere iliÅŸkin gerekçeyi gözler önüne seriyor aslında. Meselâ Allah Resulünün “Cebrail bana komÅŸu hakkında o kadar çok tavsiyede bulundu ki Allahu Teâlâ komÅŸuyu komÅŸuya mirasçı kılacak zannettim” buyruÄŸuna raÄŸmen eski komÅŸuluklar kalmadı ÅŸeklinde dert yanıp durmak bir hâlin göstergesi. Burada bir problem olduÄŸu aÅŸikâr. O halde bu durum tespiti bizi bir yere ulaÅŸtırılmalı. Ebeveynler acilen çocuklarının eÄŸitim kariyerleri, oturdukları evleri ya da arabalarının markaları ile yarışmaktan vazgeçip olup bitenlerin farkına varmalı.

Kabul edelim ya da etmeyelim yaÅŸanan gerçek ÅŸu ki dijital bir çağın içindeyiz. Yapılması gereken tavırlardan birisi bu çağı iyi kavrayabilmek ve doÄŸru soruları sorabilmek. Dijital çaÄŸda nasıl ebeveyn olunur, dijital çaÄŸda Müslümanları bekleyen tehlikeler ne tarzındaki sorular üzerinde kafa yorulduÄŸu takip edenlerin malumu. Elbette kıymetli her biri ancak maksadın hasıl olabilmesi için akıldan kalbe yol bulması elzem. Mesele sahibi insan soruların peÅŸine düşer ve cevabı uÄŸrunda çabalar. Zira dertlerimiz akademik mecralarda tüketim malzemesi olamayacak denli mühim. Çağın getirisi olan yeniliklerle savaÅŸmak yerine hayatın merkezine kulluk hakikâtini oturtmak en akla yatkın çözüm kanaatimce. Bu durumda her ÅŸey doÄŸal akışında seyredecektir biiznillah. Ä°nancımızın kodları her dönemde bizim için en saÄŸlam referans.

Batı aklı tarafından çıkartılan her projenin vahyi deÄŸersizleÅŸtirme çabası olduÄŸunu düşünüyorum. Zira inananlar için eÅŸya Hz. Adem ile baÅŸlayan hakikât bilgisinin ilk öznesidir. Hz. Adem’e Rabbi tarafından eÅŸyanın isimlerinin öğretilmesi hem insana hem de hayat boyunca kullanacağı ya da karşılaÅŸacağı ÅŸeylere karşı bir deÄŸer atfediyor. Bu arada Uhud dağına merhametle bakıp “o bizi sever biz de onu” diyen rahmet peygamberinin tavrını kalbimizin bir köşesine özenle yerleÅŸtirelim. Tüket-at-yenisini al kültürünün hakim kılınmak istendiÄŸi bir Dünyada bu tavra çok ihtiyacımız olacak çünkü. Teknik akılla hareket eden bir zihniyetin derdi kıymetli olanı deÄŸersizleÅŸtirmek.

Kur’an-ı Kerim’in çeÅŸitli delillerle birlikte sıklıkla tekrarladığı düşünmez misiniz vurgusunun muhatablarıyız. Bu çaÄŸrı bizatihi akletmeyi içerir. Yani aklını fıtrata uygun ÅŸekilde kullanabilmeyi. Ãœstelik bunu baÅŸarabilene bir de lütuf var ki Kur’an onu akleden kalp tabiri ile zikrediyor.

Tam da burada içimden yükselen seslere engel olamıyorum:

Sahi yapay zekâ sen hatır sormayı da biliyor musun yani var mı böyle bir tuÅŸun? Peki sen içi daralınca çıkıp birkaç Müslümana selam veren Ebu Bekr’i anlayabilir misin? Kalbin yoktur zaten de senin aklının sınırları nereye kadar ulaşıyor yapay zekâ?

 “Bir ÅŸeyler yapmalıyız” dedi birisi diÄŸeri “iyilik yapalım o halde” dedi. Sonra Asr suresini okumadan ayrılmayan sahabileri hatırladı. Haydi iyilik için yarışmaya, iyilikleri çoÄŸaltmaya, iyilik öncüsü olmaya.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.