Sosyal Medya

Makale

Türk-Rus ilişkilerinin dünü ve bugünü

Türk-Rus iliÅŸkilerinin baÅŸlangıç tarihi 1492 yılında olmuÅŸtur. Ticari sorunlar nedeniyle kurulan temas, 1497’de Rusların Ä°stanbul’a elçi göndermesiyle diplomatik iliÅŸkilerle devam etmiÅŸtir.

Ä°stisnai dönemler hariç Türk-Rus iliÅŸkileri sürekli karşılıklı rekabet ve çatışmayla geçmiÅŸtir. IV. Ä°van döneminde Kazan’ın iÅŸgal edilmesiyle baÅŸlayan süreç, Rusya’nın DoÄŸu Avrupa’ya hâkim olmasıyla devam etmiÅŸtir. 

Osmanlı Türkiye’si ile Çarlık Rusya arasında yüzyıllara dayanan çatışma süreci, KurtuluÅŸ Savaşında yerini yakınlaÅŸmaya bırakmıştır. Ancak bu yakınlaÅŸma kısa sürmüş ve 2. Dünya Savaşı’nın akabinde Sovyetlerin kabul edilemez talepleri karşısında Türkiye’yi NATO’ya dâhil olmak zorunda bırakmıştır.

Türkiye zorunlu olarak NATO’ya dâhil oldu ama bu defa her on yılda bir askeri darbelere muhatap oldu. Böylece ülke ekonomik ve siyasi bunalımın içine sürüklenerek, kendi potansiyeline bir türlü eriÅŸmedi.

SoÄŸuk SavaÅŸ’ın sona ermesiyle birlikte Rusya’nın içine düştüğü yeni durum, iki ülke arasında bölgesel rekabetin yaÅŸanmasına neden oldu. Özellikle 2000’den sonra Türk-Rus iliÅŸkilerinde ekonomi ağırlıklı bir yakınlaÅŸma olsa da güvenlikle ilgili olarak iki ülke arasında istenilen düzeyde bir yakınlaÅŸma saÄŸlanamadı. Savunma ve tehdit dengesi iki ülke arasındaki iliÅŸkileri izah etmekte yetersiz kalmaktadır. Burada aktörlerin birbirilerini nasıl algıladığı daha belirleyici olduÄŸunu düşünüyorum.

Dolaysıyla Türk-Rus ilişkilerinin sağlıklı bir analizini yapmak için her iki ülkenin birbirlerini algılama biçimlerini şekillendiren tarihsel süreçleri dikkatle incelemek gerekmektedir. Özellikle 18. Ve 19. Yüzyıllarda Türk-Rus savaşlarının sebep olduğu olumsuz algı, günümüze kadar etkisini sürdürmektedir.

Ancak ABD’nin Türkiye’ye Patriot füze sistemini vermemesi, terör örgütüne silah desteÄŸi saÄŸlaması, Feto terör örgütünün başını teslim etmemesi, Türkiye’yi farklı arayışlara zorlamıştır.

Dün, Sovyet Rusya’nın kabul edilemez talepleri Türkiye’yi NATO’ya katılmaya zorlamıştı, bugün ise, ABD’nin Türkiye’ye karşı kabul edilemez kaba tutumu, Rusya’dan S-400’leri almak zorunda bırakmıştır. Bir zorunluluktan baÅŸka bir zorunluluÄŸa savrulmamız tarihsel ÅŸartların dayatması olsa da bunlar geçici çözümlerdir. Kalıcı olan kendi imkânlarımızla güvenliÄŸimizi saÄŸlayacak projeler üzerinde çalışmaktır.

Türkiye ile Rusya arasında saÄŸlanan iÅŸbirliÄŸi ortamı, iki ülke açısından da son derece pragmatik bir temele dayanmaktadır. Türkiye, Batı’nın yürüttüğü politikalarına karşı Rusya’yla bir güç dengesi oluÅŸturmaya çalışıyor. Rusya ise Ukrayna meselesinden dolayı Batı’nın uyguladığı yaptırımların yıkıcı etkisini telafi etme çabasındadır.

Rusya’nın mevcut konumu Batı’ya alternatif olmaktan uzaktır ama iyi bir dış politika seçeneÄŸi olarak deÄŸerlendirilmesi doÄŸrudur. Asla unutulmaması gerekir ki, Türkiye kendi potansiyeline ulaÅŸma doÄŸrultusunda atacak her adımda ilk önce Rusya’yı karşısında bulacaktır. Hem geçmiÅŸ tecrübeler hem de DoÄŸu Akdeniz konusunda Rusya’nın Türkiye’ye karşı yaptığı kabul edilemez açıklama bu görüşümüzü teyit etmektedir.

Türk-Rus ilişkilerinin dünü çatışma, bugünü işbirliği, yarını meçhuldür.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.