Makale
Durup düşünmeye çağrı: Vardır bir hayır
İçinden seçim geçmeyen bir yazı yazmayı düşünüyordum. Olmadı, hayaller ve gerçekler aynı karede buluşamadı. Vardır bir hayır diyelim hem tasarladığım yazıyı word sayfasına aktaramayışım hem de yaşadığımız, şahit olduğumuz bir çok şey için. Kulağa ne hoş geliyor; vardır bir hayır. Sadece kulağa değil duyan herkese de iyi gelen bir yanı var. Sükunete, durup düşünmeye çağırıyor; vardır bir hayır.
Görünen o ki bu girizgâhtan sonra bu köşe yazısının kilit ifadesi "vardır bir hayır" olacak. Mevzu bahis ise anlaşılacağı üzere dolaylı olarak seçim.
Ä°stanbul'un sadece seçimi deÄŸil, hava durumu dahi ilgilendirir tüm Türkiye'yi. Hatta son seçim neredeyse tüm Dünya'yı alakâdar etti dersek abartmış olmayız zannımca. Bir tarihler yaÅŸadığım ve pek sevdiÄŸim ÅŸehrin halleri elbette evvel emirde bir Müslüman olarak meÅŸgul ediyor zihnimi. Manzarayı fark eden her duyarlı kalp de benzer tepkileri veriyordur herhalde. Yani biz öyle yapıyoruz, meselâ Samsun'un bir ilçesinde öğretmenlik görevini ifa eden bir dostum sonuçlar açıklanmaya baÅŸladığı sıralarda beni aradı ve nasılsın diye sordu. Kötüyüz dedim, anneannem uzun uzun yüzüme baktı, aÄŸlamak üzere ÅŸeklinde atmosferimizin özetini geçtim. Erzincan'ın Refahiye ilçesinin Laleli köyünde Demokrat Parti dönemini yaÅŸamış anneannem. 15 Temmuz darbe teÅŸebbüsünün gerçekleÅŸtirildiÄŸi gecenin sabahında da aÄŸlamıştı. Çünkü korkuyordu, köylere kadar gelip Kur'an-ı Kerim'leri yakanları görmüştü. Aslında arkadaşıma aktardığım tablo vaktiyle Erzincan'dan çıkıp gelmiÅŸ Hacı Hüseyin'in eÅŸinin, torunlarının ve torun çocuklarının yaÅŸadığı evin atmosferi deÄŸil bizatihi Türkiye'nin özetiydi. Zihnimden bunlar geçerken telefondaki arkadaşım bu seçimi sadece Ä°stanbul için düşünmek yanlış bence iktidarın geleceÄŸi için de durum parlak deÄŸil yorumunu yapıyordu. Bir kez daha vardır bir hayır makamındaydık. Sonra vedalaşıp dua ile kapattık telefonları.
Bir seçim daha geçti ülke kayıtlarına. Gündemin doğası gereği daha uzun zaman konuşulur, yazılıp çizilir üzerinde. Gelinen noktada düşünen dertli akılların uzun zamandır özeleştiri yapmanın önemi üzerinde durdukları takip edenlerin malumu. Aklı başında her insanın bu gidiş nereye sorusunu sorması elzem. Özeleştiriyle birlikte sükunete, kucaklayıcı bir duruşa, dingin bir üsluba ihtiyacımız var. Şimdi zaten herkesin malumu olan bu tespitler şurada dursun diyemem zira ivedilikle hayata geçirilmesinin ne denli mühim olduğuna dair karşılaştığım bir manzaraya değinmek istiyorum. Derin bir teessürle şahidi olduğum manzara kısaca şöyle:
Yer, Samsun sahil yolu. Tema, bir otelin yerleÅŸkesinde düzenlenen gençlik festivali. Karakterler ise gençler. Ellerinde bira kutuları ile güneÅŸin ve Samsun'un meÅŸhur neminin altında uzayan kuyruÄŸa aldırış etmeden bekleyen gençler. Özellikle kızların kıyafetlerinden bahsetmeye ar ederek manzara karşısında kahroldum ve gayri ihtiyari biz bu gençler için artık bir ÅŸey yapamayız dedim kendi kendime. Ne festivalmiÅŸ arkadaÅŸ diye hayıflandım akâbinde, binlerce genci saatlerce güneÅŸin altında bekletiyor, üstelik para ödeterek. Hiç bir ücret talep etmeden yürütülen kıymetli çalışmaların okul öncesinden itibaren kesintisiz bir ÅŸekilde devam etmesine yönelik inancım kavileÅŸti. Davaya sıkı sıkı sarılıp elimizi deÄŸil yüreklerimizi taşın altına koymanın vakti ÅŸimdi deÄŸilse ne zaman?
Allah'ın günleri dönüp dolaşıyor. Zor zamanlardan geçiyoruz hem ülke hem ümmet olarak. Beş buçuk yaşındaki yeğenimin kişisel tarihine sonuncusu yenilenen İstanbul seçimi olmak üzere sekiz seçim kaydedildi. Seçmeni olduğumuz tüm seçimleri bebekliğinden itibaren teneffüs etti. Yeğen Zeyneb ile birlikte milyonlarca yeni nesil adayı var elbette aynı süreçlere tanıklık eden. Yaşanmakta olanlar küçük dünyalarındaki karşılığı açısından mühim. Yıl boyu devam ettiğimiz Cuma derslerinin nihayetinde düşündüğümüz program için ezberledikleri şu şekilde bir minifesto var:
Burası Dünya
ve biz çok sıkıldık bombalarınızdan,
yalanlarınızdan
baylar, bay büyükler, sayın sorumsuzlar
değiştirin Dünyayı
ya da oturun oturduÄŸunuz yerde.
Bilenler bilir Mevlana İdris'in kaleminden bu vuruşlar. Diyeceğim o ki bugün değerler eğitimi kapsamında karşılarına çıkan bir metnin yarın hayatlarına dahil olmaması adına çok iyi çalışmanın gerekliliği ile yüzleşmek durumundayız.
İktidar mekanizması halkın dünyasında karşılık bulan anlamlara dikkat kesilmez ise ulaşılan noktada zikrettiğimiz minifestodan bir adım öteye yol yok. Yüzlerce cümle kuruldu, saatlerce yorum yapıldı ve bir süre daha yapılacak gibi görünüyor. Bir cümle daha kurmak yerine hafızamda kalan üç kayıda yer vermek niyetindeyim:
"Zamanın ruhu dediğimiz gençlerin öfkeli baba modundaki Erdoğan ile iletişim kurması zor."
"Hâlihazırdaki iktidarın genetiÄŸi bozuldu, toplumun tüm kesimlerine tepeden bakan bir anlayış var."
"Halk, bir kaygı ile yola çıkan siyasi hareketi tüm Türkiye'yi kucaklayan şefkatli misyonu kaybettiği için uyardı."
Hasılı öfke ve kibirden uzak bir duruÅŸun kodları rahmet peygamberinin örnekliÄŸinde mevcut. Ãœstelik gençleri çevresinde kenetleyen bir örneklik. Hayatın her satırını vardır bir hayır hikmetiyle kuÅŸananlara selâm olsun.
Henüz yorum yapılmamış.