Makale
Alacakaranlıktaki Siyasal Temsil
Başkanlık tipi hükümet sistemine geçiş sürecinde yaşanan tartışmalarda "Başkanlık Sisteminin" bir "iktidar tahkimi" olduğunu söylemiştim. Epey tepki topladığımı hatırlıyorum. Türkiye'nin derin bir 'icra' sorununun olmadığını, aksine derin bir 'siyasal temsil' sorunu ile mustarip olduğu iddiasında bulunmuştum. Netice itibariyle güncelde, siyasal temsilin billurlaştığı yer olan Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tam anlamıyla 'alacakaranlığa' gömülmüş vaziyettedir.
31 Mart 2019 mahalli seçimlerinin ardından yaÅŸanan kargaÅŸada TBMM’nin özellikle iktidar partisi/partileri grubu merkezli serdettiÄŸi derin sessizlik, milletin vekillerinin söyleyecek sözlerinin olmadığını, siyasal geliÅŸmeler karşısında adeta kendilerini sorumlu saymadıkları sonucunu ortaya koymaktadır.
TBMM iddia edildiÄŸi gibi “denge-fren” iÅŸlevini yerine getirememektedir. TBMM’nin bu sessizliÄŸi karşısında parti organlarının siyasal süreçlerde göstermiÅŸ oldukları aktif tutum göz önüne alındığında milletin vekillerinden oluÅŸan TBMM’nin dolaysız olarak icranın, dolaylı olarak iktidar partisinin/partilerinin faaliyetlerinde ihtiyaç duydukları yasaları çıkaran “olurlama” makamına evrilmiÅŸ olduÄŸu görülmektedir. TBMM bu hali ile hızla sembolik bir kurum haline dönüşmektedir.
31 Mart mahalli seçimlerinin ardından yaşanan kargaşada millet vekillerinin sürece dahil olarak hakem olmaları, yatıştırıcı ve yapıcı söylemleri ile kendilerine verilen temsil sorumluluğunu yerine getirmeleri beklenirdi. Sonuçta siyasal bir kilitlenme yaşanabilecek bu kargaşada adeta dilsizleri oynayan TBMM, muhalefet ve iktidar partileri ile icranın yoğun baskısı altında bir siyasal temsil krizinin müsebbibi olacaktır.
Bu baÄŸlamda bir soru akla gelebilir. Millet vekili seçimi ile birlikte yapılan cumhurbaÅŸkanlığı seçimlerinde vatandaÅŸ gerçek temsilcisi olarak cumhurbaÅŸkanını mı seçmektedir? Bu sorunun cevabı günceldeki Türkiye siyasetinin öznel ÅŸartları dahilinde yoktur. Mevcut CumhurbaÅŸkanı Sayın ErdoÄŸan’ının karizmatik liderlik yapısı ile siyaset yapma biçimi ÅŸimdilik bu sorunun cevabını münhal bırakmaktadır.
Bununla beraber teknik olarak seçmen, siyasal temsilcisi olarak millet vekilini görevlendirmekte, icra makamı olarak cumhurbaÅŸkanına anayasal olarak TBMM’nin görevli olmadığı “güvenoyunu” bizatihi seçmenin kendisi vermektedir. Hülasa icra makamı temsil makamı deÄŸildir.
TBMM’nin suskun kalmaya devam etmesi, süreç içerisinde tamiri güç “siyasal temsil krizini” ortaya çıkaracaktır. Türkiye yakın tarihinde ortaya çıkmış bulunan siyasal temsil krizlerinin etkileri günümüzde çok güçlü bir ÅŸekilde hissedilmektedir. Derin travmaların ve yoÄŸun trajedilerin yaÅŸanmasına yol açan siyasal temsil krizi hâlâ Türkiye siyaseti esir almaya devam etmektedir. Legal bir zeminde siyasal temsil hakkı tanınmayan Kürt unsurlarının illegal bir zeminde siyaset yapma seçeneksizliÄŸine itilmeleri, PKK etnik terör belasının zeminini hazırlamış olduÄŸu önemli bir örnektir.
Siyasal, sosyal ve kültürel bütünleÅŸme hareketlerini ivmelendiren büyük anlatıların ve ideolojilerin ortadan kalmış olduÄŸu güncelde siyasal temsil krizi klasik anlamda illegal siyasal yapıların ortaya çıkmasına engel olmakla beraber, siyasal temsil krizinin yol açacağı “siyasal yabancılaÅŸma”, süreç içerisinde “toplumsal yabancılaÅŸmaya” zemin hazırlayacaktır. Duyarsız, tepkisiz ve suskun bir toplum demek; toplumsal yapıların, her ÅŸeyi yutan birer “kara deliÄŸe” dönüşmesi demektir.
Türkiye’deki siyasal temsil krizinin tarihselliÄŸini, neden ve sonuçlarını, Türkiye’de siyaset yapma biçimlerinin yapısal sorunsalları çerçevesinde analiz etmeye devam edeceÄŸim inÅŸallah.
Henüz yorum yapılmamış.