Makale
Esaretten özgürlüğe bir ampulün hikâyesi
Zihnimde değişik pencereler açan bir görselden bahsetmek istiyorum bu kez. Amerika'da yaşayan bir yakınım seçim sonrası sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda gördüğüm karede kırık bir ampul, içinde tutsak kuşlar var. Kuşlardan bir kısmı ise özgürlüğe uçuyor. İfade etmeye çalıştığım karede bulunan objeler yerinde dursaydı keşke, beni ele geçirdi ve oradan oraya sürükledi. Tahammül edebilirseniz şayet buyrun birlikte ilerleyelim.
Yeni Zelanda'da gerçekleÅŸtirilen cami saldırısının üzerinden üç hafta, ülkemizin seçim sandıklarına gitmesinin üzerinden ise bir hafta geçti. Zaman hızla akıyor, gündemler bir anda parlıyor ve sönüyor. Sadece Türkiye deÄŸil tüm Dünya hareketli. Durup düÅŸünmeye fırsat kalmadan zihinler yeni gündemlerle dolduruluyor. Hız çağının doÄŸası özetle böyle. Bu döngüye teslim olmamak için bir adım geriye çekilince daha net fark edebiliyoruz hali pürmelâlimizi. Bu kadar girizgâh yeter herhalde. Bu köÅŸede yer vermek istediÄŸim düÅŸüncenin ana eksenine geçme vakti geldi artık.
Zihnimde deÄŸiÅŸik pencereler açan bir görselden bahsetmek istiyorum bu kez. Amerika'da yaÅŸayan bir yakınım seçim sonrası sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda gördüÄŸüm karede kırık bir ampul, içinde tutsak kuÅŸlar var. KuÅŸlardan bir kısmı ise özgürlüÄŸe uçuyor. Ä°fade etmeye çalıştığım karede bulunan objeler yerinde dursaydı keÅŸke, beni ele geçirdi ve oradan oraya sürükledi. Tahammül edebilirseniz ÅŸayet buyrun birlikte ilerleyelim.
Bahsi geçen görsele hikâyecinin baktığı yerden bakarsak bir metin için yeterli bir ilham diyebiliriz ÅŸairin durduÄŸu noktaya göre de dizelerin sancısı. Sinemacının açısından bakarsak henüz malzemeleri bir araya getirilmeye çalışılan bir kurgu diyebiliriz. Ä°steyen siyasetçinin gözüyle, dileyen bir tasarımcının ya da fotoÄŸrafçının gözüyle bakabilir. Bir sosyolog ya da psikolog bakışı da eklenebilir pekâla. Fakat ben özgürlüÄŸe uçan kuÅŸlara bir çocuÄŸun gözünden bakmayı tercih ediyorum. Fıtrata en yakın, en saf, en masum, en içten yerden. Bu kareyi gören bir çocuk ilk olarak içeride kalan kuÅŸları fark edecektir. Bir yetiÅŸkinin ise tıpkı benim yaptığım gibi kanat çırpan kuÅŸlara takılması mümkün. Elbette aksi de mümkün.
Aynı tabloya bakarken onlarca farklı izahın yapılıyor olması bir zenginlik. Ä°yi ki böyle oluyor ya bir de aynı tabloya bakan herkes aynı ÅŸeyi görseydi. Hikmetli bakış Allah'ın bazı kullarına has bir özellik olsa da düÅŸünebilme mekanizması az ya da çok genele has bir lütuf. Hayret içeren bakış ise çocuklara özgü. Hani Allah resulünün her gün "rabbim hayretimi artır" niyazında taleb ettiÄŸi hayret var ya iÅŸte ona yakın bir bakış var çocuklarda. Ä°mam Suyuti, çocukların büyüklerde olmayan beÅŸ özelliÄŸini daha tespit etmiÅŸ. Suyuti'ye göre çocuklar:
- Rızık için endiÅŸe etmezler.
- Hastalanınca yaradana şikayet etmezler.
- Korktuklarında hemen gözlerinden yaÅŸ akıtırlar.
- Kavga ettiklerinde kin tutmayıp barışırlar.
- Yemeği birlikte yer, yalnız yemeyi sevmezler.
Böyle iÅŸte, bakış hayret ile birleÅŸince fıtrat güzelleÅŸiyor. Demem o ki bakış açısını iyi ayarlamak gerek. Bir de aynı düÅŸünceye sahip olmanın fıtratın kodlarına ters olduÄŸunu hatırda tutmak. Esaretten özgürlüÄŸe uçan kuÅŸların tablosu bir kenarda dursun ÅŸimdilik söz düÅŸünceye evrilmiÅŸ iken burada bir soluk alalım.
Durağımız Ä°slâm Tarihi'nden bir sahne. Dönem Mekke. Mevzu Ebu Cehil'in Peygamber Efendimize hakaret etmesi. Durumu Hamza'ya aktaran bir kadının devreye girmesi ile halka geniÅŸliyor. Peki bizi ilgilendiren yönü ne diye soracak olursak kendi payıma ders almak diyorum. Åžöyle ki "intikamını aldım ey Muhammed" diyerek Mescid'e gelen Hamza bin Abdulmuttalib'e "intikam alman beni mutlu etmez ancak Müslüman olman mutlu eder" diyerek insanlığa nezaket dersi veren Nebiyi ZiÅŸan'ın örnekliÄŸinden ders almaya ne çok ihtiyacımız var. Altını çizerek tekraren ders vermeye deÄŸil ders almaya muhtacız.
Kendimize dönüp özeleÅŸtiri yapma fırsatları burnumuzun ucuna kadar gelip gelip geri dönüyor. Birileri diÄŸerine küsüyor, birileri birilerine ders verme acemiliÄŸine soyunuyor. Kimse kimseye güvenmiyor. Üstelik hileler tavan yapıyor. Bir adam baÅŸka bir adama yalan söylüyor. Söyler misiniz böyle bir dünyada hakikati nasıl öÄŸreteceÄŸiz? Yeni nesil nasıl bir manzaraya ÅŸahit oluyor farkında mıyız acaba?
"Olanda hayır vardır" düsturuna teslim olup kucaklayıcı bir üslup ile yol almaz isek "birbirinizle çekiÅŸmeyin, sonra içinize korku düÅŸer, gücünüz elinizden gider" buyruÄŸu yeniden nazil olacak. Bu nüzul ile yükselen ahu figanlar ise kâr etmeyecek.
Bu net hakikatlerin ağırlığına raÄŸmen son cümleleri umut seviyesinde bırakalım diyorum. Bahar geldi, kuÅŸlar uçuyor. Ebu Bekir (r.a.)'ın geride bıraktığı manidar nasihati baÅŸucu levhası olarak ÅŸurada kalsın o zaman:
"YaÅŸayanlara deÄŸil, öldükten sonra arkada bırakacakları güzel ÅŸeylere gıbta edin."
Ãœmran Yaka
Nisan 13, 2019 Cumartesi 17:26
Yukarıdaki metni okuduktan sonra telefon eden bir dostum "seni tanımasam fetöcülerin yanında olduğunu düşünürdüm" tarzında bir yorum yaptı. O kadar şaşırdım ki yanlış anlaşılmaya sebebiyet vermemek için not düşüyorum: Öncelikle siyasal aklımın olmadığı bir gerçek. Amerika'daki yakınımdan kastım bir akrabam olması yani yakınlık sadece bu minvalde. Düşünsel duruş olarak bir hayli uzağız. Ayrıca Ak parti'nin doğrularını takdir eden yanlışlarını eleştirebilen bir Müslümanım, sempatizanı değilim. Yazıda bahsi geçen ampül ise bakış açısı üzerinden yazıma ilham verdi, hepsi bu. Umarım meramımı anlatabildim.