Sosyal Medya

Makale

Seçimler ve Milletin Feraseti

''Seçimin en önemli sonucu Akp'lilerin Ak Partilileri yenmesidir... Gerisi lafügüzaftır. Ve hala Akp'liler ak partililere saldırmaya devam edeceklerdir. Hâlbuki sonucu önce hazmetmek sonra da hatalardan arınmanın yollarını bulmak elzemdir... Yoksa mı? Her şeyin sonunun hüsran oluşu gibi bu işin de sonu hüsran ile biter. Dost acı söyler...''

Bu millet her seçimde ince ayar vermeyi başarıyor…

Bugüne kadar yapılan bütün seçimlerde bu ferasetin izlerini görmek mümkündür. Demokrat Partiye seçim kazandıran ile darbe sonrası Adalet Partisine seçim kazandıran millet aynı millet ve aynı ferasettir. Ama aynı şekilde Anavatan Partisine darbe sonrası desteğini verirken, Erbakan hocanın milli görüş partisini de iktidara taşıyan millet de aynı millettir. Daha sonra soğuk şubat rüzgârlarından sonra Ak Partiyi iktidara taşıyarak çürümüş bütün sol ve sağ partileri partiler mezarlığına gömen de bu millettir. O yüzden bu millet her seçimde kendi vicdani sağduyusuna göre hareket ederek bir tercihte bulunmaktadır. Bu temel gerçeği dikkate sunmakta yarar gördüm…

Seçim/tercih yapmak insan olmanın haysiyeti ile ilişkili ve bu tercihi kendi özüne dayandırarak asli sözünü söylemesi kendisi olmasıdır. İşte insanın kendisi olduğu bir zemin her şeyden daha önemlidir. Seçim sürecindeki kirli propagandalar bu temel şeyi göz ardı ettirmeye çalışıyorlar. İkna etme çabası ile sürü haline getirip isteğini kabul ettirme arasında dağlar kadar fark vardır…

Öfke ve nefret sadece bizi insanlığımızdan soyutlar ve insanlıktan çıkarır... Öfke çanağına dönüşmüş bir yüz kan çanağına dönüşmüş bir göz yıkıcı ve yakıcı bir özellik kazanır. Bu temel bir sorundur. Başkasına zarar veren esasta kendisine zarar vermektedir. Çünkü o da insan olmanın bir parçasıdır. Cezası ayrı. Bir gün o bozulan insan kendisine de zarar verecek bir zemini göz ardı etmez... Etme bulma dünyası dedikleri hikâye bu olsa gerek... (Eskiler sözün özünü atasözü haline getirmişler... Ellerinden öpmek lazım... Buna rağmen bu körlüğü sürdürdüğümüz içinde bize yuh olsun...)

Seçimin en önemli sonucu akp’lilerin ak partilileri yenmesidir... Gerisi lafügüzaftır. Ve hala akp’liler ak partililere saldırmaya devam edeceklerdir. Hâlbuki sonucu önce hazmetmek sonra da hatalardan arınmanın yollarını bulmak elzemdir... Yoksa mı? Her şeyin sonunun hüsran oluşu gibi bu işin de sonu hüsran ile biter. Dost acı söyler...

Ak parti eğer yenilenmezse yokuş aşağı gitmeye başlamış demektir. Tek çözümü reis'in artık işe yaramaz tayfayı püskürtmesi ve doğru liyakatli adamları yeniden toparlaması ile bu gidişat durdurulabilir. Durum vahim değil, ama bu süreç böyle sürerse bir sonraki seçimde vahim durumlar ortaya çıkabilir. Uyarıları dikkate almalılar... Yoksa mı? Gerisi lafügüzaftır...

Eşitlik ve hiyerarşi üzerine yeniden düşünmek şart: eşitlik hilkatten kaynaklı ve ontolojik bir seviyedir. Her insan eşittir potansiyelini harekete geçirenler, eşitliği bozarlar, daha çok çalışanlar, daha çok yorulanlar, daha çok feragat ve fedakârlık yapanlar. Hiyerarşi ise epistemik bir seviyedir. Yani geçici olandır. Bu yüzden eşitliği ve hiyerarşiyi yeniden yorumlamalı ve eşitsizliğin bedelini ödeme konusunda kendi üzerimize düşeni de kabullenmeliyiz... Hem tembel, hem pısırık, hem korkak, hem yararsız, hem cahil olanın eşitlikten dem vurması bu dünya ölçüleri içinde anlamsız kalır. Ancak eşitliğin bu dünyada da devam ettiği durumlar vardır: bilgiye erişim, hukukta eşitlik, ulaşımda eşitlik, kendini geliştirme açısından eşitlik, velhasıl, şartları yerine getiren ve yeteneklerini kullananların önündeki engeller kaldırılmalıdır. 

Eğer eşitliği zedeleyen şeyler siyasal zeminde karşılık bulursa ki genelde buluyor; o zaman kamu vicdanında başlayan yara giderek büyüyor ve bir ders vermeye doğru yöneliyor. Bu temel gerçekliği dikkate almayan iktidarlar, tam iktidarı garantiledim derken yenilgi kaçınılmaz hale geliyor…

Yeni bir sosyoloji doğuyor. Bu seçimde etkisi belki az görülmüştür. Ancak sonraki seçimlerde bu yeni nesil gençlerin etkisi giderek artacaktır. Çünkü sayıları sürekli çoğalacak ve etkinlikleri de nüfus artışı bağlamında belirleyicilik kazanacaktır. Bu yüzden bu yeni sosyolojiye dikkat kesilmek elzemdir. Seçim karmaşasına gelmeyecek kadar da önemlidir.

Hibrit bir sosyolojiye doğru akıyoruz. Hibrit kişiliklerin varlığı şüpheden azadedir. Sebze meyve gıda üzerinden hibrit kavramı ile karşılaşmıştık. Bugün artık kişilik süreçlerinde meydana gelen kırılmalar ve birden fazla kişiliğin tek kişide toplanması üzerine yeni bir tanım yapılmalıdır. İşte bu hibrit sosyoloji yeni tip insan için zorunluluk addediyor. Bu durum tersine çevrilemez mi? Elbette... Ama kim tek şahsiyetini koruyacak ve bu tek şahsiyetin örnekliğini yapacak? temel soru bu... İslamcılığa vuranlar, dindarlara sövenler, yeni durum bu... Kabulümüzdür diyen varsa ona da söylenecek çok sözümüz var ama şimdilik bir şey demeyeceğiz ki bizzat kendi vicdanı ona bir şey diyeceği zaman gelecektir...

 

Seçimler bitti...

Gereken dersleri çıkarır ve yolumuza devam ederiz...

Yol yolcunundur.

Yolda olmak ve yola devam etmek şiarımız olmalıdır.

Şairin dediği gibi ' sağımıza solumuza bakmadan ben varım' diyerek sorumluluğumuzu yerine getirmeye devam etmeliyiz... Eğer bir ümmet derdimiz, din ve iman derdimiz varsa ki olmalıdır:

 Her gün yeni bir başlangıçtır bize...

2 Yorum

  1. Abdullatif ŞENGÖZ.

    Nisan 06, 2019 Cumartesi 12:23

    Allah razı olsun çok güzel ve dikkatli okunmasi gereken Sosyoljik bir yazı

  2. Alaaddin

    Nisan 04, 2019 Perşembe 16:35

    Yüreğine sağlık ve afiyet kardeşim.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.