Kulluk ahdi sezonluk bir macera, dönemsel bir hobi, mevsimlik bir heves deÄŸildir…
Ä°slami mücadelede gençlik yıllarının duygusal bir tatmini deÄŸildir…
Kullukta keyfilik olmaz… Keyfe mayeÅŸa bir yaÅŸamla meÅŸruiyetimizi sürdüremeyiz…
Kifayetsiz ve keyfiyetsiz kullar, sürekli kulvar deÄŸiÅŸtirirler, nihayetinde ‘’bizden buraya kadar’’ deyiverirler… Son yıllarda daha sık duymaya alıştığımız ‘’benden geçti artık’’ deyimi acı bir gerçeÄŸi içeriyor…
‘’Benden geçti artık’’ tanımının arkasına saklanan nice Müslüman tanınmaz hale geldiler…
KuÅŸkusuz her yaşın yapılması gerekenleri ve yapılmaması gerekenleri vardır… YaÅŸam sınavının zorlukları sebebiyle genç ruhlarını erken yaÅŸlandıran nice insanımız var…
‘’Ununu elemiÅŸ eleÄŸini asmış’’ların sayısı hızla artıyor…
Nasıl bir ruh hali, izahı da zor?
Tükenmişlik sendromu mu? Öğretilmiş çaresizlik mi? Metal yorgunluk mu? Kronik tembellik mi?
Hayır tembellikten öte sanki bir tükenme ve yok oluÅŸ vakası ile yüz yüzeyiz…
BezmiÅŸlik, bıkkınlık, bitkinlik bir sonraki aÅŸaması bunalım ve buhran…
‘’Benden bir ÅŸey çıkmaz’’ ruh hali en büyük bela…
‘’Benden geçti’’ demekle yaÅŸanabilecek tüm güzellikleri ve iyilikleri tükettiÄŸimizin farkında mıyız?
Evet kendini iptal etmek, kiÅŸinin kendine yapabileceÄŸi en büyük kötülüktür…
Olabilecekleri biz engelliyoruz ya da kendimizi sürekli erteliyoruz…
Aslında kendimizle kavgalı olduÄŸumuzun farkında deÄŸiliz, bir türlü kendimizle barışık olamıyoruz…
Hayallerimizle oynuyoruz… Rüyalarımızı kâbusa dönüştürüyoruz… Ä°deallerimizden kopuyoruz… Ä°ddialarımızı iptal ediyoruz… Ä°rademize set çekiyoruz…
GeçmiÅŸe dönük ‘’keÅŸke’’lerle, geleceÄŸe yönelik ‘’endiÅŸe’’lerle aslında bugünümüzü katlediyoruz…
Hâlâ yaşıyorken ‘’bizden geçti’’ÄŸini düşünmenin ne kadar trajik olduÄŸunun farkında olmuyoruz…
Kimsenin kendini ıskartaya çıkarma lüksü yok… Kullukta emeklilik yok emektarlık var…
Geçen, göçen, kaçan yok… Herkes kendi sınavını veriyor… Kendi menkıbesini yazıyor… Son nefes bitmeden bu sınav bitmez…
Eski heves, heyecan, hareket kalmamış olabilir ancak devam eden bir yaÅŸam var ve kendimize yeni ÅŸanslar tanımak zorundayız…
Sanki ‘’teklif’’in kimden geldiÄŸini unutur gibiyiz… Mükellefiyetimizin boyutlarından bihaber davranıyoruz…
Bilelim ki, bizi görevlendiren bizatihi Allah azze ve celledir… Yüce yaratıcı bu görevi sonlandırmadan ‘’benden geçti’’ demek kimin haddine!..
Kaldı ki biz ÅŸairin ifadesiyle ‘’koÅŸu bittikten sonra koÅŸan atlar’’ idik…
Ve de nebevi uyarı ile ‘’kıyametin kopmakta olduÄŸunu görsek bile elimizdeki fidanı dikmek’’ zorundaydık…
‘’Bir iÅŸten boÅŸalınca diÄŸer bir iÅŸe koyulmak’’ akidemizin bize yüklediÄŸi bir görevdi…
Niçin bu hale geldik?
Sakın, ‘’bizden geçti artık’’ savının arkasında, mahkûmu olmaya baÅŸladığımız konformizm, kariyerizm, tatilizm, tembelizm, hedonizm bulunuyor olmasın…
Liberal, seküler limanlara dümen kırdığımız günden beridir ‘’bizden geçti’’ demeye baÅŸladık…
Ä°nsanoÄŸlunun yaÅŸlandıkça daha çok yaÅŸama ve daha çok kazanma hırsı ortada iken, biz kullukta heyecan ve hızımızı nasıl sürdürebileceÄŸimizin derdinde olmalıyız…
Ulaşılabilir hedefler önümüze koymalıyız… Yenilenerek, yeniden ve yeni cümleler kurmalıyız…
Zerre-i miskal hayrında, ÅŸerrinde kayıt altına alındığı bir güne yürüyoruz…
Yeni baÅŸlangıçlar bizim için, bir baÅŸkasına ihale edemeyiz…
Ä°manımız, hem imkânımız hem de ilhamımızdır…
Ali Demir
Mart 27, 2019 Çarşamba 23:40
Güzel