Sosyal Medya

Makale

Yeni Zelanda'daki saldırının düşündürdükleri

Yeni Zelanda’daki katliam büyük yankı uyandırdı.

Bazıları çok şaşırmış durumda.

Oysaki Suriye’de, Irak’ta, Myanmar’da, Orta Afrika’da, Keşmir’de, Mısır’da, Afganistan’da, Pakistan’da, Çeçenistan’da, Filistin’de, Yemen’de ve daha nice coğrafyada aynı katliamları yıllardır yaşadık ve yaşıyoruz.

Anlaşılan o ki katliam naklen yayınlanınca daha etkili oluyor.

Bir de katilin notları arasında “Türk” ismi geçince daha bir pür dikkat kesildik.

Bir haftadır olayın etkisindeyim. Ne yazacağımı bilmiyorum. Çünkü o kadar şey geliyor ki aklıma.

Saldırı bir proje mi?

Bazılarına göre bu saldırı Siyonist bir üst aklın planladığı bir tezgâh/proje; amaç küresel çapta bir Müslüman Hıristiyan çatışması oluşturmak.

Bana göre mümkün. Ama elimizde bir itiraf veya belge olmadığı için konuşacaklarımız zandan öteye geçmeyecektir.

Bu katliam, birkaç ruh hastası katilin bireysel bir organizasyonu da olsa veya Küresel bir fitne merkezinin özel bir projesi de olsa sonuçları değişmeyecektir:

Bu olayın içimizdeki IŞİD tipli ruh hastalarını tetikleme ihtimali beni endişelendiriyor.

Allah muhafaza, kendine Müslümanım diyen bir gurubun intikam amacıyla kiliseleri basıp insanları öldürmesinin sonuçlarını düşünmek bile istemiyorum.

Olası bir Müslüman-Hıristiyan çatışması Siyonist İsrail’in işine yarayacaktır.

Yaklaşık 4 milyarlık bu kitle birbiriyle cepheleşmesi durumunda kimse Siyonist İsrail’in Filistin’de ve Ortadoğu’nun diğer yerlerinde girişeceği kitlesel soykırımları görmeyecek/müdahale etmeyecektir.

Özetle bu saldırı İsrail’in işine gelmiştir.

Müslümanlar ne zaman tepkisellikten kurtulup kendi plan ve projelerini yapacaklar?

Ne acıdır ki en az 150 yıldır Müslümanlar oyun kurucu olmaktan çıkıp kendine biçilen rolü oynuyorlar.

Kendimi bildim bileli Müslümanlar farklı coğrafyalarda yaşanan acılar için sürekli Cuma çıkışı eylemlerinde, mitinglerde bağırıp slogan atıyorlar, bayrak yakıyorlar.

Olaylara tepki vermekten, öfke kusmaktan öteye geçemedik.

Biliyorum kolay değil ama yine de zor olana soyunup yeniden oyun kurucu olmamız lazım. En azından küçük de olsa bir planımız/programımız olmalı.

 

Müslümanlar, yaşadığımız bunalım çağında çıkış arayan yüz milyonlara bir umut/ışık olabilecek mi?

Bu katliam sonrasında doğal olarak öfke ve üzüntü hâkim.

Bu alçakça saldırı için bunu yapan katil/katiller gibi yüzlerce insanı darağacında sallandırmak ufak da içimizi serinletecektir.

Ama bir de, Müslümanların adeta küresel bir tebliğ ayaklanmasıyla yüzbinlerin fevç fevç İslam’a girdiğini düşünün; bu katiller için ölümden beter bir durum olmaz mı?

Batının ve hatta doğunun yükselen refahına paralel olarak büyük ve derin bir buhran yaşandığını, bu bunalımdan çıkmak için yollar arandığını hepimiz biliyor/görüyoruz.

Arayış içinde olan bu kitlelere Müslümanlar olarak ne sunabildik şimdiye kadar?

Kurtarıcı olması gereken Müslümanlar öcü gibi algılanıyor.

Tamam; 30 yıldır sistematik olarak Müslümanları cani/katil göstermek isteyen küresel şer/fitne odakları var.

Peki, biz bu oyunu bozmaya mı çalıştık yoksa onların istediği projeye su mu taşıdık?

Kabul edelim; bugünkü “Cihat” anlayışımızda bir sakatlık var. (Altını çiziyorum; Cihad’da değil bugünkü cihad anlayışında sakatlık var)

İslam, diriltmek/yaşatmak için geldi. İnsanların ateşe düşmesini engellemeye; hem dünyasını hem de ahiretini cennet eylemeye geldi.

Ama bugünkü cihat anlayışının hedefi, kendinden olmayanı öldürmeye, cehenneme göndermeye kurgulu…

IŞİD/DEAŞ’a karşı da durabilecek miyiz?

Katliam coğrafyalarının bir kısmını (Arakan, Suriye, Filistin) gören biri olmama rağmen Yeni Zelanda’daki saldırının videosunu izlemek bana çok ağır geldi.

O görüntüleri izledikten sonra aklıma 2015’te Paris’teki bir konser salonuna yapılan IŞİD saldırısı geldi.

Fransa devletinin dün de bugün de işlediği katliam, hırsızlık ve soykırımları biliyoruz. Lakin bunun faturasını/cezasını sivil insanlara kesmek en hafif tabirle cinayettir.

Geçen Ocak ayında IŞİD’in Filipinlerde bir kiliseye saldırı düzenleyip 20 kişiyi öldürmesinin bu saldırıdan farkı yok.

Müslümanların da kendi içlerindeki hasta ruhlu insanların cinayetlerine aynı şiddetle karşı çıkması lazım.

Allah’a inanmayanlardan intikam almak için mi yeryüzüne geldik?

Kuran’a baktığımızda bir insanın dünyaya geliş gayesi; iman etmek, imanın gereğini yaşamak ve çevresindekilere imanı ve iyiliği tebliğ etmektir.

Lakin bugün bazılarımızda (haşa) Allah acizmiş gibi ona yardım etmeye, ona inanmayanlardan intikam almaya gelmişiz gibi bir düşünce/tavır hâkim.

Peygamberlere baktığımızda, insanları cennete girdirmek için uğraştıklarını görürüz. Ama IŞİD gibi düşünenlere baktığımızda ise mücadelelerinin insanları cehenneme göndermek olduğunu görüyoruz.

İslam’da Cihad vardır.

Peygamber efendimizin cihadına baktığımızda; genel amacın zulmü engellemek ve inananların yaşamını tehdit eden şer/güç odaklarını ortadan kaldırmak olduğunu görürüz.

Nefret yerine merhametle bakmak mümkün mü?

Belki tarihte insanlık bugünden daha fazla İslam’a aç kalmadı.

Bugün Doğu’da ve Batı’da insanlar kitleler halinde İslam’a girmemişse bunun en büyük sebebi, kendilerine örnek/model olacak Müslüman tipinin çok az olmasından dolayıdır.

Uzak Asya’da nasıl ki İslam, iyi örnek olmuş Müslüman tüccarlar ve seyyahların aracılığıyla yayılmışsa aynı şekilde bugün de iyi örnek olmuş Müslümanlar üzerinden yayılması pekâlâ mümkündür.

Ve bugünkü iletişim imkânları bir anda milyonlara ulaşmamızı sağlıyor.

Şehit edilen her Müslüman’a karşılık yüzbinlerin İslam’a girmesine vesile olmak, İslam düşmanlarına en iyi cevap olacaktır.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.