Makale
Elli yaprak elli ÅŸehit
Ä°slam düÅŸmanlığı üzerinden yürütülen nefret dosyasına bir yenisi daha eklendi. Tüm Dünyanın malumu olduÄŸu üzere geçtiÄŸimiz Cuma gününden itibaren gündem Yeni Zelanda. Cuma vakti namazlarını eda etmek üzere Yeni Zelanda'nın Christchurch ÅŸehrindeki iki ayrı camide toplanan bazı Müslümanların üzerine Avustralyalı bir terörist tarafından kurÅŸun yaÄŸdırıldı. Camide ibadet ederken ÅŸehit olan ya da yaralanan Müslümanların çoÄŸu göçmen.
Tüm göç hikâyelerinde yaÅŸandığı üzere mülteciler, ya ülkesindeki savaÅŸtan, ya açlıktan, ya da baÅŸka sebeplerden dolayı gelmiÅŸlerdi okyanusun ortasına. Daha iyi bir gelecek ümidi ile Pakistan, Hindistan, Malezya, Endonezya, Somali, Afganistan, Suriye, Filistin ve Türkiye'den göçen Müslümanlar ortak bir kaderde buluÅŸtu. O gün o camilerde ibadet eden Müslümanların saldırıya uÄŸraması insanlık tarihinde bir ilk deÄŸil. Farklı coÄŸrafyalarda çeÅŸitli tarihlerde camilerde namaz kılan Müslümanlara düzenlenen saldırıların istatistiÄŸi arÅŸivlerde mevcut. Christchurch'da ÅŸehid olan Müslümanlar bu tarihsel hakikat kapsamında Hz. Ömer ve Hz. Ali ile kader ortağı.
Saldırıyı gerçekleÅŸtiren katil terörist ise göçmen karşıtı bir Avustralya vatandaşı. Ä°smi lazım olmayan terörist manifestosunda Yeni Zelanda’yı seçme nedenini “en güvenli ve beklenmedik yerde bile size huzur yok” mesajını vermek olarak açıklıyor. Kullandığı silahların üzerinde yer alan mesajlardan birisi ise bin yıllık bir Haçlı sloganı olarak ifade edilen “Tanrı bunu istedi.”
Resmi adı Yeni Zelanda Milletler TopluluÄŸu olan ülke güney yarım kürede okyanusun ortasında bir ada. Yaklaşık beÅŸ milyon nüfusa sahip olan ülkede hakim din Hristiyanlık. Genelde göçmenlerden teÅŸekkül eden Müslüman toplum ise nüfusun yüzde 1'ini oluÅŸturuyor.
Bölgenin inanç tablosu özetle böyle. Hazır konu buraya gelmiÅŸken dinlerin tarihinde kısa bir gezinti yapalım ve sevgi dini ÅŸeklinde tanımlanan Hristiyanlığın nasıl olup da nefret ve ÅŸiddet üreten bir hale evrildiÄŸi sorusu üzerine düÅŸünelim. Cevap arayalım demiyorum zira haddim deÄŸil ve dinler tarihçisi deÄŸilim. Sadece bir Müslüman olarak müfredatı düÅŸünce olan bir mektebde kafa yormaya çalışıyorum:
Ä°nsanın yaÅŸam hakkı tüm inanç sistemlerinde kutsal kabul edilir. Ä°ki milyar civarındaki baÄŸlısıyla Hristiyanlık da bu sistemlerden birisi. En önemli iddialarından birisi sevgi olan Hristiyanlıkta YahudiliÄŸin "cezalandıran ve yargılayan" tanrı tasavvurunun aksine "seven ve bağışlayan" bir tasavvur hakim. "Birbirinizi sevin" öÄŸüdünde bulunan Ä°sa peygambere göre kiÅŸi düÅŸmanını bile sevmeli.
Peki tüm bu öÄŸretilerin hayattaki izdüÅŸümleri nasıl karşılık buluyor? ÇaÄŸlar boyunca nefret söylemini merkeze alan, kendi dışındakilere karşı ÅŸiddet üreten bir tablo nasıl oluÅŸuyor? Özellikle Mesihçi ve Milenyarist mezhepler yaÅŸadığımız çağı Mesih'in geliÅŸi öncesi kaos, savaÅŸ ve ÅŸiddet ortamının yaÅŸanacağı dönem olarak görüyor. Bu sebeple bu hareketleri çoÄŸaltıyor. AraÅŸtırma sonuçlarının ortaya koyduÄŸu iÅŸaretler kapsamındaki hareketlerin Hristiyanlığın genelini kapsamadığını ifade etmek gerek. Hatta söz konusu akımlar hakkında 'Hristiyanlık içindeki Taliban zihniyetli uzantılar' tanımı yapıldığını da göz ardı etmemeli.
OrtaçaÄŸdan günümüze dek süregelen ve devam eden bir ÅŸiddet tarihi ile karşı karşıyayız. Åžiddeti kutsayan bir zihnin sahibi Luther bakın ne diyor:
Bir savaÅŸa yavaÅŸ gitmek Hristiyanca ve sevgi iÅŸi deÄŸildir. Bir kimse kendi düÅŸmanlarının boÄŸazını kesmeli, onları yeninceye kadar bütün zararı vermelidir.
Yeni Ahit metinlerinde yer alan ÅŸiddet ve öfke içeren bir ifade ise aynen ÅŸöyle:
Yeryüzüne barış getirmeye geldiÄŸimi sanmayın. Ben barış deÄŸil kılıç getirmeye geldim.
Yüzyıllarca süren ve Müslümanların hafızasında çok acı izler bırakan Haçlı Seferlerinin en önemli hedefi de Ä°slam'ın durdurulması ve yok edilmesiydi.
Yeniden bugüne dönecek olursak Ä°slam karşıtı saldırıya iliÅŸkin Batı yine tavrını deÄŸiÅŸtirmedi, saldırgana terörist demekten kaçındı. Ya "anlamsız ÅŸiddet eylemi" olarak gördüler ya da "berbat bir ÅŸey" demekle yetindiler. Batı'da durum böyleyken Ä°slam Dünyası yine sessizlik örtüsünden sıyrılamadı. Türkiye'de yapılan üst düzey açıklamaları bir de ben tekrar etmek istemiyorum. Tam da bu iÅŸte dediÄŸim iki kıymetli Müslümana ait satırların altını çizmeyi tercih ediyorum:
Åžair Ä°smet Özel'in manidar saptamasına göre Müslümanların cami cemaati titizliÄŸi var. Ne anlama geliyor bu cemaat titizliÄŸi? Özel bu hali ne etliye ne sütlüye karışmamak ÅŸeklinde yorumluyor. Vesile ile geçtiÄŸimiz günlerde kalp krizi geçiren Ä°smet Özel'e acil ÅŸifalar dilemiÅŸ olalım.
Yeni Zelanda'daki terör saldırısına tepki gösteren Yüce DiriliÅŸ Partisi Genel BaÅŸkanı Sezai Karakoç ise Ä°slam dünyasının askeri ve siyasal olarak birleÅŸmediÄŸi sürece bu katliamların devam edeceÄŸini vurguluyor. Karakoç, Mavi Marmara saldırısı akabinde de bu açıklamayı yapmıştı. Görünen o ki bizde durumlarda deÄŸiÅŸen bir ÅŸey yok. Bununla birlikte ÅŸehid olan Müslümanlar için Dünya'nın bir çok bölgesinde tepkiler yükselirken Tüm Türkiye'de gıyabi cenaze namazları kılındı. Minbere çıkan imamlar cuma hutbelerinde "provokasyonlara gelmeyin" çaÄŸrısı yaptı. Üstelik Ä°slam Ä°ÅŸbirliÄŸi TeÅŸkilatı'nın 22 Mart Cuma günü Ä°stanbul'da toplanacağı kaydedildi.
Öte yandan terör kıtalar dolaşıyor, hiç umulmadık ÅŸekilde çeÅŸitli yerlerden ses verip duruyor. Dünya, biz ve öteki ÅŸeklinde bir kutuplaÅŸmanın odağına çekiliyor sürekli. YaÅŸananlara ÅŸahit olduÄŸumuz noktada artık içinden Ä°slamofobi geçen açıklamalar yapmanın bir anlamı yok. Zira teröristin kurbanlarından en küçüÄŸünün üç yaşında olduÄŸu bir Dünya'nın yorgunuyuz.
Aynı Dünya'da yaÅŸayan Avustralyalı karikatürist Pat Campbell ise oldukça zarif ve anlamlı bir çalışmaya imza atmış. Yeni Zelanda’nın sembollerinden birisi olduÄŸu zikredilen gümüÅŸ eÄŸreltiotunun yapraklarını ibadet eden Müslümanlara benzeterek yeniden yorumlamış. Elli yaprak, ÅŸehit olan elli Müslümanı temsil ediyor.
Dilimizde Ömer aÄŸabeyin "davasız olmaz, ÅŸehitsiz olmaz" ezgisi, kalbimizde "zalimler için yaÅŸasın cehennem" temennisi varken ÅŸuraya bir eÄŸrelti otu bırakalım ve tefekkür edelim madem.
Henüz yorum yapılmamış.