Sosyal Medya

Makale

Mustafa Kutlu'nun çığlığını duymak

Sovyetlerin çöküşünden sonra, dünya siyasetine yön vermeye çalışan ABD ve Avrupalı şirketlerin desteklediği bazı düşünce kuruluşlarının en çok kullandıkları kavram küreselleşmeydi.

Küreselcilerin ekonomik modeli serbest piyasa ekonomisi, siyasal sistemi de demokratik yönetimlerdi. Hukuk, demokrasi, insan hakları gibi kavramlar da demokratik sistemi oluşturan temel değerlerdi.

Küreselciler, iletişim teknolojilerindeki gelişmelere bağlı olarak, artık devletlerin bir öneminin kalmadığını, dünya toplumları arasındaki ulusal sınırların giderek anlamını yitirdiğini ileri sürüyorlardı. Dolaysıyla ABD ve Avrupa serbest piyasa ekonomisini ve onun siyasal sistemi olan demokratik değerleri dünyanın her yerine pazarlamaya çalışıyordu.

Ancak o günden bugüne gelince bir baktık ki, küreselcilerin söylemleriyle uygulamaları arasında büyük bir tezat teÅŸkil ediyor. Bir tarafta ‘açık toplumlar arasında sınırların bir önemi yok’ diyor ama diÄŸer tarafta yeni sınırlar oluÅŸturmak için Çin’e karşı Tayvan’ı, Nijerya’ya karşı Ä°boları, Türkiye’ye karşı PKK’nın uzantısı olan YPG’ye her türlü desteÄŸi veriyor.

Demokratik deÄŸerleri her fırsata dünyaya pazarlayan küreselciler, Mısır’da seçilmiÅŸ CumhurbaÅŸkanını askeri bir darbeyle deviren diktatör Sisi’ye sahip çıkmıştır. Keza Türkiye’de seçilmiÅŸ CumhurbaÅŸkanına karşı kanlı bir darbe giriÅŸiminde bulunan Fato’yu en çok savunan küreselciler olmuÅŸtur. Küreselciler hukuk kavramı üzerinde çok durur ama Türkiye’de darbe suçunu iÅŸlemiÅŸ ABD ve Avrupa ülkelerine sığınan Fetocuların yargılanması için Türkiye’ye iade edilmesini engelleyenler yine küreselciler olmuÅŸtur.

Bütün bu gelişmeler bize gösterdi ki, küreselleşme kavramı sömürü düzenin bir başka yüzüdür. Küreselciler dünyayı bir Pazar yeri, insanları da tüketici olarak görüyor. Tüm insanları kendilerine müşteri yapmak için hukuk, demokrasi, insan hakları gibi kavramları pazarlayarak önce insanların gönlünü alıyor sonra da ürünlerini satıp paralarını alıyor.

Bu durumdan kurtulmamızı isteyen Mustafa Kutlu ‘’Hedef kan emici Kapitalizm’in pençesinden kurtulmaktır.’’ Diyerek kısır politik tartışmaların dışına çıkıp esas hedefi gösteriyor.

Mustafa Kutlu dünyada yaÅŸanan kargaÅŸanın temel sebebinin düşünce krizi olduÄŸunu görerek şöyle diyor: ‘’Dünyaya öyle bir söz söyleyelim ki duyan-okuyan “Evet, iÅŸte bu” diyebilsin.’’ Dünyayı sadece bir Pazar gören insanları tüketimin nesnesi haline getiren küresel sermayeye karşı tüm insanlığın vicdanına hitap edecek bir söz bir düşünce üretmemizi istiyor.

Toplumun aydın kesimine şöyle sesleniyor Kutlu: ‘’Tüm hukuk felsefecileri, siyaset bilimcileri, ilahiyat âlimleri, filozoflar, sanatçılar, politikacılar tezinizi yazın. Fazla deÄŸil on kiÅŸi bir araya gelip fikirlerini Hududullah çerçevesinde birleÅŸtirirse ortaya “Ahlâk Nizamı” çıkar. Ä°ÅŸi bir çırpıda çözenlerden, meseleyi, hafife alanlardan deÄŸilim. Çareyi bulmak zaman alacak, farkındayım. Sadece “tartışmaya deÄŸecek” bir ses duymak istiyorum.’’(30.Ocak 2019 Yeni Åžafak)

Kutlunun bu satırları kendini insanlığın iyiliğine adamış duyarlı bir yürekten çıkan bir çığlıktır. Umarım bu çığlık vicdanı kirlenmemiş tüm yüreklerde yankı bulur.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.