Sosyal Medya

Makale

ÃœMMETÄ°N VAHDETTEN YOKSUN SOÄžUK DÃœNYALARI

"Onlar ki Kur 'an-ı paramparça ettiler. Rabbine andolsun onların hepsine soracağız?"(Hicr-91-92-93) Müslüman toplulukların bilinçleri büyük ölçüde muharref birikimlerle kirlenmiştir? Allah'ın tanımladığı İslamın üzeri kapatılmış, hurafelerle mitolojiye büründürülmüş bir İslam oluşturulmuş.


Müslüman halkların hemen her alanda derin bir deÄŸiÅŸime ihtiyacı vardır. Öncelikle, mezhepli olmakla mezhepçi olmanın, ırklı olmakla-ırkçı olmanın, Ä°slama teslim olmakla, Ä°slamı teslim almanın vahyi din edinmekte, mezhebini-meÅŸrebini din edinmenin, ihtilaftaki rahmetin akıllı birliktelik olduÄŸu ile, rahmeti tefrikaya çevirmenin dönüştürmenin parçalanma anlamına geldiÄŸinin arasındaki derin farklılıkların kavranılması anlaşılması noktasında düşünce deÄŸiÅŸikliÄŸine ihtiyacı vardır. Dünyaya adalet ve huzur veren bir dünya görüşünün baÄŸlıları bugün mahrum ve sefil bir halde yaşıyorlarsa bunun nedenlerini ilk önce dışarıda deÄŸil, kendi özlerinde, geçmiÅŸlerinde ve beslendiÄŸi yanlış kaynaklarda aramalıdırlar. Bünyelerindeki cahili sapma ve sızmaları teÅŸhis ve ifÅŸa etmelidirler…Müslümanlar arasındaki yozlaÅŸmanın sırrını bütünüyle ve küfrün, zulmün ustalığında aramamak lazım, asıl etken bu deÄŸil, ilk ana etken kiÅŸilerin yine kendi tutumlarıdır.’’ Bir kavim nefislerinde olanı deÄŸiÅŸtirmedikçe Allah ta onları deÄŸiÅŸtirmez’’(Rad-11)
Önceki ilk nesilde dine girmek cahiliyeyi bırakmak idi. Ä°nsanlar Rablerinden bir ayet inince iÅŸittik, itaat ettik diyorlardı. Ä°ÅŸte ÅŸartlarımız, iÅŸte konumumuz iÅŸte halimiz gibi mazeretleri onlarda göremiyoruz…Bu mazeretler teslim oluÅŸun önüne geçiyor onların teslim olmasına engel oluyor, heva-hevesleri doÄŸrultusunda yorumlar ortaya atılıyor sonra; Ä°slama göre Müslümanlar yerine, Müslümanlara göre Ä°slam yerini alıyor…KiÅŸiler Ä°slam ın hükümlerine göre Müslüman olmuyorlar önce Ä°slam kiÅŸilere göre Ä°slam oluyor sonra kiÅŸilerin tayin ettiÄŸi ölçülere göre insanlar Ä°slama giriyor
Ä°slama teslim olma ÅŸuuru kaybedildi, teslim alma ÅŸuuru geldi. KardeÅŸlik kayboldu. KardeÅŸlik Kur’an da ihtiyari deÄŸil zaruri idi.’’Müminler ancak kardeÅŸtirler’’. Allah’a kulluk borcudur kardeÅŸlik. Bu kardeÅŸlik bağını çözmek vebaldir. KardeÅŸlik yitirilince kiÅŸiliksiz çıkar ortaya, öz yitirilir, cevher kaybolur, kabuk kalır. Ä°slam mektebinde yetiÅŸen sahabi ÅŸahsiyet, kiÅŸilik sahibi idi. Bir oldular biz oldular, ümmet oldular…Onlar Allah’ın tanımladığı din olan Ä°slam ı deÄŸiÅŸtirmeden, dönüştürmeden gündemde tuttular, yaÅŸadıkları asra, saadet-mutluluk damgasını vurdular.
Günümüzde, Müslümanlar Ä°slam adına gündemde tuttukları ÅŸeyler bugün var olmayan ÅŸeylerin nostaljisidir. Ä°slami deÄŸerlerin dünyasından, faydalı olanların dünyasına geçtikleri için o hayat veren deÄŸerler, Müslümanların hayatından çekilmiÅŸtir. Tefrikaların derinleÅŸtiÄŸi, hiziplerin çoÄŸaldığı, parçalanmışlıkların düşmanlıklara dönüştüğü, hayatlar yaÅŸanıyor… Mezhepçi söylemler, hizip ahlakı kibirle maskelenmiÅŸ egoist söylemler sosyal vahdete imkan tanımıyor. Her grup, hizip, cemaat nefret söylemleri ile hareket ediyor. Birbirlerini tekfir edecek kadar gayri ahlaki bir tutum içindeler. Her grup bir diÄŸerinin yanlış yolda olduÄŸunu söylüyor. Kendi çıkarlarının yorumlarının doÄŸru olduÄŸunu ,diÄŸerlerinin, yanlış deÄŸersiz olduklarını söylüyorlar
Tevhidi bilinç-evrensel vahyi temel doÄŸrular, islam ahlakı adalet duygusu olmadığından her topluluk, her çevre her hizip her cemaat kendi meÅŸrutiyetini kendisi kuruyor… Ortak referanslara, ortak meÅŸrutiyet kaynaklarına baÅŸvurmuyorlar…Bunun sonucunda tavırsızlık,kayıtsızlık,sorumsuzluk,teslimiyetçilik,pasifizm,mantıksızlık,slogancılık,uyuÅŸukluk ve hoÅŸgörüsüzlüğü bir tür ahlak haline getiren dini çevreler-gettolar oluÅŸmuÅŸtur….Hizipler, gruplar, tarikatlar, tasavvufi eÄŸilimlerin hepsi mensuplarını her durumda baÄŸlılarını her durumda pasif etkisiz birer nesne haline dönüştürüyor. Ä°slami söylem, Kur an a ve sahih sünnete deÄŸil, hizip ve grupların veya mezhep imamlarının ictihadlarına, geleneÄŸe tarihe dayanıyor.
Ä°slami dönüşüm ve diriliÅŸ çabaları statükocu cemaatler tarafında nötralize edilebiliyor. Kitleler üzerinde hipnotik bir etki yapan hamasi söylem , statükoyu koruyan, savunan temsil eden sözde Ä°slami anlayışlar, metafizik ütopyalara dayalı cemaat yapıları bunların etkileri, ütopik amaçlı yöneliÅŸler gereÄŸi gibi Ä°slam dünyasında ve ülkemizde sorgulanmamıştır…Kurani kavramlar her cemaate göre anlam kazanmış ve bu güzelim hayat bahÅŸeden kavramların içi tek tek boÅŸaltılmıştır…
Ä°htilafları yorumları rahmete dönüştüremeyen Müslümanlar cemaatler, gruplar, derin bir tefrika, anaforunda savrulmaktadırlar. Ã‡Ã¼nkü, Allah’ın razı olduÄŸu dine razı olmayıp ,kendi heva ve görüşlerine göre yorumlara teslim oldular, islamın nimetlerini gereÄŸi gibi kullanamayıp har vurup harman savurdurlar.Yani meveddeti, yardımlaÅŸmayı, uhuvveti, muhabbeti, dayanışmayı, bilgiyi, takvayı, cihadı, namazı, zekatı, tevhidi, zikri, tevazuyu tekebbürü, heybeti, ÅŸecaati vakar ve izzeti, ihsanı, irfanı bilinç ve duyarlılığı, ahlakı, ÅŸehadeti kısacası vahyin hayat veren nimetlerini yerli yerinde kullanamadılar…EÄŸer Allah ın biz Müslümanlar için indirdiÄŸi ilke ve imkanları adam gibi kullanmış olsaydık, Allah ın yardımına mazhar olurduk…Rabbimizin bize bahsettiÄŸi Rabbani araçları gereÄŸi gibi kullanmadığımız içindir ki bunca zillete,bunca hakarete,bunca bölünmüş ve parçalanmışlığa,tefrikaya maruz kaldık.
Ä°slam dünyası bitkin durumda.Müslüman halklar fikirsizlik ve kiÅŸiliksizliÄŸin utancını yüreklerinde hissetmektedir. Müslümanların bilinçleri ve akılları harap.Müslümanların eksiÄŸi mal ve insanlar deÄŸildir.En büyük ihtiyaçları bir araya gelmek,bloklaÅŸmak,kalplerin temizliÄŸi birbirine baÄŸlılığıdır…
Muslüman halkların bir an önce zanlasın,nifakın,fitnenin,cahilliÄŸin kuÅŸaÅŸtmasından kurtulmaları gerekiyor. Fikri kabızlıklarını gidermeleri,akıllarını vahye teslim edip düşünce kapılarını açmaları elzemdir.Müslüman halkların,tevhid bayrağı altında birleÅŸip,mezhepçi,cemaatçi,tabelacı,hizipçi,holiganlardan acilen kurtulmaları gerekiyor…Vahdetten yoksun soÄŸuk dünyalarını vahyin hayat veren islam güneÅŸiyle kayıtsız ÅŸartsız ısıtmaları gerekiyor.
Kur’ana göre tefrikanın-vahdetsizliÄŸin nedenleri
İnsanların ayrılığa düşmelerinin nedeni heva ve heveslerini aşamamaları (25/43) kendilerine Rabbleri katından doğru yolu gösterecek ve şifa olacak kitaplar verilmesine rağmen aralarında yaşattıkları kıskançlıkları kınamamaları (2/44). Bir çok ihtilaflar sökün etti ve sonra işlerini aralarında parçaladılar çeşitli kitaplara ayırdılar (23/53). Yani dinlerini parça parça edip grup grup oldular.
Hz Muhammed’e tamamlanmış olarak vahyedilen (5/3) dinin adıda Ä°slamdır. Ama toplumsal yaÅŸamda dile getirilen önceki ihtilaflar ve ayrışmalar Rasulullah ın vefatından sonra Ä°slam dünyasında da varlığını göstermiÅŸ ve devasa sorunlara neden olmuÅŸtur.Oysa Rabbimiz Kur an ı Kerim de müminlerin bilerek varlığa, ÅŸahitlik etmelerini istemiÅŸti.(42/86).Onların kardeÅŸ olduÄŸunu (49/10) ve Allah yolunda birbirlerine kenetlenmiÅŸ bir bina gibi saf baÄŸladıklarını(61/4) ifade etmiÅŸti.Ayrılığa düşülmesini istememiÅŸti.(42/14) ve kitapta ihtilaflardan arınma yolunun Allah’a ve Rasulüne itaat olduÄŸu gösteriliyordu(4/59).Ayrıca kendilerine apaçık ayetler sunulduÄŸu halde ihtilaflardan vazgeçmeyenleri kötü bir akibetin beklediÄŸi hatırlatılıyordu(3/205)
Rasulüllah hayatta iken Müslümanlar arasında bölünmelere neden olacak herhangi bir ihtilaf yoktu.O Müslümanlar arasında Allah’ın kitabı ile hükmediyordu.(4/105).Onlara vahyin anlaşılması ve yaÅŸanması hususunda ÅŸahitlik yapıyordu.(2/143)Onun döneminde Müslümanlar vasat bir ümmet olarak vahdetli oluÅŸturmuÅŸlar ve insanlara tevhidi hakikatlerin ÅŸahitliÄŸini sosyal hayat içinde gösterebilmiÅŸlerdi.Güçlerinin zayıflamaması için birbirleriyle çekiÅŸmemeli ve kardeÅŸlik hukukuna dikkat etmeliydiler.(8/46)Dağılıp ayrılmamanın yolu Allah’ın ipine sımsıkı sarılmaktı.(3/103)
Hz Muhammed in vefadından sonra, Müslümanlardaki önceki milletlerin başına gelen acı akibeti yaşamaya başladılar.Ümmetin birlikteliğini zedeleyen bazı olumsuzluklar hissedilmeye başlandı ve peşi sıra vahyin ortaya koyduğu toplumsal yasalar varlığını gösterdi.Rabbimiz kendisinde bulunan güzel meziyetleri değiştirmedikçe bir millete verdiği nimeti değiştirmeyeceğini bildirmekteydi.(8/53)İslam tarihi içinde gündeme getirilen vahdet konusu aynı zamanda yitirilen bir birlikteliğin de ifadesi oluyordu.
Cahili kültür ve kiÅŸisel ihtiraslar,insanları Kur an ın aydınlığı karşısında köreltti. Müslümanların bazıları kitabı okudukları halde Yahudi ve Hristiyanlar gibi birbirlerini doÄŸru bir temel üzerinde olmamakla suçladı(3/13).Bazıları da ellerinde vahiy bilgileri olmalarına raÄŸmen çekememezlik yüzünden birbirlerine düştüler(42/14)
Kur an ın sunduğu kolaylık ve anlaşılırlık imkanları içinde vahye teslim olunacağına farklılaşan değerler cahili arzular,beşeri anlayışlar kendilerini Kur anla ifade etmeye çalıştılar.Bu noktadan sonra Kur an ın parça parça edilmesi(15/91) söz konusu idi.
Halk çoÄŸu insanlar için nassların yönlendiriciliÄŸi deÄŸil nassların yönlendirilmesi söz konusu idi. Her fırka-fırka-ı naciye- olduÄŸu iddiasıyla diÄŸer grupları dışlama ve tekfir etme hastalığına yakalandı.Müslümanlar sorumluluklarını unuttu.Ä°fsad ve bozgunculuk baÅŸladı.Rabbimiz elbette ki bozgunculuk yapanı ıslah ederken ayırt edecekti.(2/220)iÅŸlerini kendi aralarında farklı kitaplar halinde parçalayıp bölenler (23/53) gibi Kur an ı terk edilmiÅŸ (25/30) bir durumda bırakanlar yaptıkları haksız haksızlıklardan sonra tevbe edip hallerini ıslah edeceklerine (5/39)diÄŸer grupları bid’atcılık ve bozgunculukla suçlamaya devam ettiler.Ayrılıklar katmerleÅŸti mezhep kavgaları baÅŸladı hatta kanlar döküldü.Rabbimizin dini dosdoÄŸru ayakta tutan onda ayrılığa düşmeyin (42/13) hitabıyla yaptığı tavsiyeye uyulmadı.Birbirleriyle çekiÅŸen Müslümanlar çözülüp yılgınlaÅŸtılar .Rüzgarları kesildi.(8/46)Velhasılı kelam bugün Müslümanların ayrılıklarını farklılıklarını iyi kavramak lazım…
Bugün insanların İslama, Müslümanlarında birliğe şiddetle ihtiyacı var.Vahdet soyut temennilerle kurulmaz.Vahdet var olan ayrılıklardan uzaklaşma emelini içermekle birlikte ayrılıkların üreme kaynaklarını kurutmayı amaçlamalıdır.
Esas ayrılıkların nedeni tarihi arka planıdır.Kültürümüzü ,alışkanlıklarımızı duygularımızı Kur an ın aydınlığıyla tarihi karanlıkların tasallatundan ve bencilliklerinden arındırmalı,tevhidi çizgiyi kavrayıp bu çizgiyi daha bir kalınlaÅŸtırmalı daha da yaygınlaÅŸtırmalıyız…
Ayrılıklardan kurtulmamız için topluca Allahın ipine sımsıkı sarılmalıyız,bölünmemeliyiz.
’’Hep birlikte Allah ın ipine sımsıkı tutunun ve birbirinizden kopmayın ve Allah ın size verdiÄŸi nimetleri hatırlayın siz birbirinize düşman iken kalplerinizi nasıl uzaklaÅŸtırdı da onun lütfu ile kardeÅŸ oldunuz ve ateÅŸli bir uçurumun kenarında iken sizi ondan nasıl korudu’’(3/103)…
‘’Bu benim dosdoÄŸru olan yolumdur.Åžu halde ona uyun sizi onun yolundan ayıracak yollara uymayın’’(Enam-153)
Rabbimizin,tüm iman edenleri akıllı birlikteliğin diğer adı olan sosyal vahdetle buluşturması için çaba ve eylemlerimize, fiili duaya devam edelim.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

1 Yorum

  1. Huseyi̇n Şaşmaz*uzun

    Şubat 05, 2019 Salı 09:07

    Bu sözün aksini iddia eden varsa buyurun konuşalım.EŞYA BAZ,ÖLÇÜ ALINDIĞINDA.BÜTÜN DÜĞÜMLER ÇÖZÜLÜR. ‘’Onlar ki Kur ‘an-ı paramparça ettiler. Rabbine andolsun onların hepsine soracağız’’(Hicr-91-92-93) https://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=606196589831746&id=100013242319421

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.