Sosyal Medya

Makale

Küresel Güç mücadelesinde Venezuela

Dünyada meydana gelen olayların perde arkasında bazen farklı nedenler olsa da genelde iki nedene dayanır. Birincisi, ekonomik çıkarlar, ikincisi, hâkimiyet kurma isteÄŸi vardır.

Dolaysıyla bugün Venezuela’da olanların ’perde arkasında ne var’ diye baktığımızda da ekonomik çıkar ve hâkimiyet kurma isteÄŸinin ön planda olduÄŸunu net görüyoruz.

Venezuela Devlet BaÅŸkanı Maduro’yu tanımadığını ileri süren Trump’ın gerekçesine baktığımızda diyor ki: ‘’Muhalefet seçimlere hile karıştığını söylüyor dolaysıyla ben Guaido’yu geçici baÅŸkan olarak tanıyorum.’’ EÄŸer muhalefetin iddiaları ölçü ise, o zaman Trump içinde aynı iddialar ileri sürülmüştü.

ABD ve Avrupa’nın Venezuela’ya karşı olan bu tutumu egemen bir devletin içiÅŸlerine karışmış anlamına geliyor. Uluslararası hukuka göre ‘’Egemen devletlerin hukuku eÅŸitlik ilkesine dayanır.’’ Bu baÄŸlamda ABD ile Venezuela arasında hiçbir fark yoktur.

ABD ile Venezuela’nın bugün yaÅŸadığı gerginliÄŸin asıl nedenini araÅŸtırdığımızda 1999 yılında iktidara gelen Hugo Chavez dönemine dayandığını görüyoruz. Chavez iktidara gelince ABD’li ÅŸirketler Venezuela’nın petrollerini deÄŸerinin altında alıyordu. Bunu gören Chavez petrolü millileÅŸtirince ABD’li ÅŸirketler Venezuela’yı terk etmek zorunda kaldı.

ABD’li ÅŸirketler Venezuela’yı terk ettikten sonra birkaç kez Chavez darbe giriÅŸimlerine muhatap olmuÅŸ ama Venezuela halkı BaÅŸkanına sahip çıkıp, ABD’nin darbe planlarını baÅŸarısızlığa mahkûm etmiÅŸti. Bunun üzerine ABD Venezuela’nın potansiyeline eriÅŸmesini engellemek için el altında sürekli suç örgütlerine silah desteÄŸi verdi. Suç örgütleri ÅŸiddeti, ÅŸiddet de fakirliÄŸi, fakirlik de mevcut yönetime karşı tepkiyi doÄŸurdu. ABD Åžimdi de Venezuela halkına ÅŸirin görünmek için bir kurtarıcı gibi davranarak demokrasi, özgürlük, insan hakları kavramlarını istismar ediyor.

AraÅŸtırmayı biraz daha derinleÅŸtirince, ABD’nin Venezuela’yla ilgili olarak iki amaca hizmet etiklerini görüyoruz. Birincisi, Venezuela’nın zengin doÄŸal kaynaklarına çökmek, ikincisi, ABD’nin deniz hâkimiyetini saÄŸlayan stratejik önemi olan Karayıp Adalarının dibinde olan Venezuela’yı kontrol etmektir.

Buna karşı Çin, Rusya ve Ä°ran ABD’nin deniz hâkimiyetine karşı Venezuela’yı stratejik bir araç olarak görürlerken, Meksika ise, komÅŸusu Venezuela’nın istikrarsızlaÅŸması kendisini de istikrarsızlaÅŸtıracağından endiÅŸeleniyor.

Türkiye’nin Venezuela Devlet BaÅŸkanı Maduro’yu desteklemesi tamamen darbelere karşı olan ahlaki ve ilkesel tutumundan kaynaklanıyor. Türkiye darbelere karşı olan bu tutumunu çok hassas ve dengeli götürmek zorundadır.

Türkiye, küresel güç mücadelesinin odak noktası haline gelmiÅŸ Venezuela’da ÅŸartların deÄŸiÅŸebilme ihtimalini unutmamalıdır. Türkiye deÄŸiÅŸen ÅŸartlara uyum saÄŸlayabilmek için tepkisini diplomasinin sınırlarını aÅŸmadan vermelidir ki ÅŸartlar deÄŸiÅŸtiÄŸinde hareket kabiliyeti olsun.

ABD ve Avrupa’nın baskıları neticesinde Venezuela Devlet BaÅŸkanı iktidarını kaybeder mi kaybetmez mi bilinmez ama kesin bilinen ÅŸey var ki; ABD ve Avrupa’nın sürekli diline doladıkları hukuk, demokrasi, insan hakları gibi kavramların çöktüğünü tüm dünya bir kez daha görmüş oldu.

Önümüzdeki zamanlarda insanlık ailesinin yeni bir vicdan arayışına gireceğini öngörüyorum. Türkiye küresel çaptaki vicdan arayışlarına öncülük edebilir mi?

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.