Sosyal Medya

Makale

Dışta güçlü olmanın yolu içten geçer

Küresel ve bölgesel ittifakların hızla deÄŸiÅŸtiÄŸi, dünyanın belirsiz bir ortama sürüklendiÄŸi bir dönemde Türkiye 31 Mart’ta yerel idarecilerini seçmek için sandık başına gidecek.

 

Seçmenler mevcut alternatifler arasında hür iradeleriyle en iyi hizmeti alacaklarına inandıkları baÅŸkanlarını seçecekler. Siyasetin doÄŸal rekabeti içerisinde zaman zaman liderlerin üslupları sertleÅŸse de bunun asla toplumsal bir çatışmaya zemin hazırlayacak bir duruma dönüÅŸmesine fırsat verilmemelidir.

 

Geçen hafta Amerikalı bir profesörle Skype üzerinde yaptığımız bir görüÅŸmede bana ÅŸunu sordu: ‘’Türkiye’deki seçim çalışmaları bir çatışma zeminini doÄŸurur mu?’’ Sinir bozucu bu soru karşısında soÄŸukkanlığımı kurumaya çalışarak özetle ÅŸöyle cevapladım: ‘’Türkiye ilk defa mı seçime gidiyor ki bu soruyu sordunuz? Bizim medeniyetimizin köklerinde, iyi ve güzel iÅŸlerde yarışma ve yardımlaÅŸma teÅŸvik edilirken, rakibine iftira edip kusurlarını araÅŸtırıp teÅŸhir etmek kesin olarak hoÅŸ karşılanmamıştır. Dolaysıyla siyasi partilerimiz medeniyet deÄŸerlerimize uygun olarak seçimleri bir hizmet yarışı gibi görürler ve asla böyle bir çatışma olmayacaktır.’’

 

Her siyasi parti bir diÄŸer partinin varlığını Milli Ä°radenin oluÅŸmasını, yaygınlaÅŸmasını, siyasi hayatının devamlılığını saÄŸlayan kurumlar olarak görmelidir. Çünkü bireylerin talepleri ancak siyasi partilerin sayesinde yönetime taşınır.

 

Siyaset, düzeni saÄŸlayan, idare eden bir sistem ise, o sisteme ruh verecek olan siyasi kadrolardır. Siyasi kadroların liderlik özelliklerine göre, siyasi gücün oluÅŸumu geliÅŸir. Bunun en somut örneÄŸi Türkiye’nin son on beÅŸ yılıdır. Ä°ktidar muhalefet ayrımı yapmadan siyasi kadrolar, dünyadaki geliÅŸmelere paralel olarak sürekli kendilerini yenilemeli ve dış güçlere karşı ortak bir tavır geliÅŸtirmelidir.

 

Türkiye’nin yakın ve uzak çevresindeki geliÅŸmeler belirsizlikleri artırmış, toplumun her kesimi ülkenin geleceÄŸi ve güvenliÄŸiyle ilgili kafa yormak zorundadır. Bu mesele sadece iktidarın meselesi deÄŸildir. Güney sınırlarımızda oluÅŸturulmaya çalışılan terör koridoruna, DoÄŸu Akdeniz’deki enerji paylaşımında Türkiye’yi denklem dışı bırakma çabalarına kadar haklarımızı korumak için kendi içimizde bir ve bütün olduÄŸumuzu herkese göstermeliyiz.

 

Türkiye’nin siyasi kadroları kısır politik tartışmaların dışına çıkıp, vazgeçilmesi mümkün olmayan temel meselelerde ortak bir tavır gösterebildikleri ölçüde kaynaklarımıza yönelmiÅŸ emperyalistler üzerinde caydırıcı bir etki oluÅŸturacaktır.

 

Her seçim döneminde farklılıklarımızı bir çatışma potansiyeli olarak gören Batılılara verilecek en güzel mesaj: ‘’Farklı kimliklerimiz olsa da ülkemizin ve bölgemizin güven ve refahını saÄŸlama konusunda ortak bir amaca sahibiz.’’ Bu ÅŸuur önce siyasi kadroların zihninde oluÅŸursa sonra dalga dalga geniÅŸleyerek tüm toplum kesimlerine ulaÅŸacaktır.

 

Dış geliÅŸmeleri izlediÄŸimizde Türkiye’nin geleceÄŸini tehdit edecek hem amaç hem de o amacı gerçekleÅŸtirecek ciddi potansiyelin olduÄŸunu görüyoruz. Ama Türkiye kendisine yönelmiÅŸ bu tehditleri bertaraf edebilecek, stratejik akla ve tarihsel tecrübeye sahiptir. Yeter ki dışta güçlü olmanın yolunun içten geçtiÄŸinin ÅŸuurunda olalım.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.