Makale
Mülteci Hayatları Görmezden Gelmeyen Bir Kısa Film: Askıda
Türkiye ve Dünya gündemine dair önemli geliÅŸmelerin yer aldığı 2018 senesi artık hafızalardaki kayıtlarda. Åžimdi hep birlikte 2019'un içinden geçerken hayırlı haberlere uyanabilme umuduna tutunuyoruz.
Dengeleri alt üst edecek kadar kuvvetli olmasa da bu senenin ilk geliÅŸmelerinden birisi poÅŸet kanununun yürürlüÄŸe girmesi oldu. Çevreyi korumak kapsamında bir zorunluluk olarak düÅŸünülen ve 1 ocak 2019 tarihi itibariyle start alan uygulama tartışmaları da beraberinde getirdi. Gıdadan giyime, kitaptan mobilyaya varana dek her çeÅŸit ürüne yüzde yüze varan zamlar devam ederken poÅŸete yirmi beÅŸ kuruÅŸluk ücret bardağı taşıran son damla oldu.
Artık ülke tarihinde küçük ölçekli bir milat olan poÅŸet uygulamasına iliÅŸkin halk tabanında eleÅŸtirel yaklaÅŸanların yanı sıra Avrupa'dan örnekler vererek olumlu bulanlar da var. Dünya genelinde hangi ülkelerde uygulanıyor ve gerçekten bir faydası var mı ÅŸeklindeki sorulara kafa yormak istemiyorum. Benim için meselenin kilit noktası eÄŸitim. Gerek Ä°slam ahlâkı gerekse aile terbiyesi bize ÅŸunu iÅŸaret eder ki çevre emanettir ve israf haramdır. Bu iki kısa uyarı detaylandırmaya, üzerinde sayfalarca yazı yazmaya ya da saatlerce konuÅŸmaya gerek kalmayacak denli açık ve nettir. Okul öncesi dönemden itibaren bu bilincin verilmesi mümkün iken ne yazık ki pratikte tabandan tavana varana dek bir sorumsuzluk sergileniyor. Sonrasında ise ahlar ve vahlar devreye girerek acil eylem planları aranıyor. Bulunuyor mu bilmiyorum, zira geçtiÄŸimiz sene yine bir çevre duyarsızlığı örneÄŸi olan dikey mimari de epey gündem olmuÅŸ idi. Hükümet kanadından yapılan açıklamalarda "ÅŸehirlerin dokusunu bozduk, aslında yatay mimari yapılmalıydı" tarzındaki itiraflar ne yazık ki icraat boyutuna geçemedi. Her birimizin ÅŸahidi olduÄŸu üzere betonlaÅŸma hız kesmeden ilerliyor. Neyse zaten olanlar oldu, hem benim derdim ne yeniden dikey mimariyi eleÅŸtirmek ne de poÅŸet mevzusunu gündem etmek. Zaten gündemde olan poÅŸet metaforu üzerinden hayatın içinden bir detay ile baÄŸlantı kurmak derdindeyim.
Mevzu ÅŸu ki Müslüman duyarlılığı ile sinema gerçekliÄŸinin aynı kefede nasıl buluÅŸacağının cevabını arayan bazı güzel insanlar var. Onlardan ikisi kıymetli Güler çifti: YeÅŸim Tonbaz Güler ve Abdulhamit Güler. Türkiye'nin dört bir tarafında devam eden film okuma üzerine söyleÅŸilerinin yanı sıra dünyayı dolaÅŸan ödüllere de imza atıyor Güler'ler. GeçtiÄŸimiz sene Avrupa BirliÄŸi insan hakları üçüncülük ödülüne layık görülen 'Askıda' kısa filminin hem senaristi hem de yönetmeni YeÅŸim Hanım. EÅŸi Abdulhamit Bey ise filmin görüntü yönetmeni. Peki bu köÅŸede yer alacak kadar neden mühim? Çünkü Ä°nsan Hakları Kısa Film Yarışması'nda askıda kalanların öyküsünü yani mültecilerin hayatlarını konu alan tek çalışma.
Askıda, AB Ä°nsan Hakları Kısa Film Yarışması 3.lük ödülünün yanı sıra Ä°spanya, Pakistan, Hindistan, Ä°talya'da düzenlenen yarışmalarda da finale kaldı. BükreÅŸ'teki kısa film yarışmasında ise en iyi deneysel film ödülünü aldı.
Söz konusu kısa filmde poÅŸet bir metafor olarak kullanılıyor ve mülteci hakikatine dikkat çekiyor. Rüzgarla birlikte yol alıyor, bir müddet gökyüzünde uçuyor sonra yere iniÅŸ yapıyor, kaldırımlarda sürükleniyor, yıkık dökük binaların ve naylon atıkların yoÄŸun olduÄŸu çöp yığınlarının arasından geçiyor, bir tele takılıyor, yere düÅŸüyor, bir müddet yerde kalıyor; nefes almaya çalışan yorgun bir insanın mücadelesini çaÄŸrıştıran bir kadraj giriyor araya, yolculuk devam ediyor sonrasında tekrar havalanıyor poÅŸet, sokaklardan geçiyor, merdivenlerden iniyor ve bir mülteci evinin avlusuna düÅŸüveriyor. Elde bulunan diÄŸer poÅŸetlerle birlikte leÄŸende bir güzel yıkanıp ipe asılıyor. KuruduÄŸunda ev halkının yiyeceÄŸini, öteberisini koyup duvardaki çiviye astığı bir detay oluyor, hayatın içine karışıyor.
"Mültecilerin ne yaptığını göstermekten ziyade yaÅŸadıkları ÅŸeyin neye takabül ettiÄŸini göstermeliyiz" diyen YeÅŸim Güler, filme iliÅŸkin yaptığı açıklamada: "Benim metaforik bir hikayem var. Kurmaca bir film ama hikâyesi yok. Farklı farklı bir çok acı dolu hikâye var. Bu acıların dayandığı sonucu göstermek istedim. Bunu da bir poÅŸetle gerçekleÅŸtirmeyi düÅŸündüm. Mülteciler geride bir sürü yaÅŸanmışlığı askıda bırakıp göç ediyorlar, oradan oraya sürüklenirken bir poÅŸet gibi baÅŸlarına bir sürü ÅŸey geliyor. YerleÅŸtikleri yerde de bir poÅŸet gibi askıda kalıyorlar" ifadelerini kullanmıştı.
Oradan oraya sürüklenen mülteci hayatların dramını daha güzel ifade eden bir esere rastlamadım henüz. Zaten zikrettiÄŸim Avrupa BirliÄŸi patentli insan hakları yarışmasında da mülteci konulu baÅŸka eser yoktu. Üstelik mülteciliÄŸin bu denli hayat bulduÄŸu zamanların içinden geçerken dünya. Bu ironiyi Askıda kısa filminin yönetmeni YeÅŸim Hanım, ÅŸu ÅŸekilde özetliyor: "Filmimi yarışmaya son gün göndermiÅŸtim, ben olmasaydım mülltecilik meselesi orada gündeme gelmemiÅŸ olacaktı."
Dostlarım olmasını bir tarafa koyalım. Tanımasaydım emek verenleri yine de mühim bulup bahsederdim zira. Bahse deÄŸer olması konunun ehemmiyeti açısından ayrıca emsal teÅŸkil edip gençlere ilham olur ümidi. Yani uzun lafın kısası görmezden gelemedim.
Askıda kısa filmi üzerine deÄŸinmiÅŸken ilgilenenler için linkini vermeden geçmeyelim madem. Bu arada söz konusu kısa filmdeki poÅŸetin sadece bir metafor olduÄŸu ve gündemdeki poÅŸet mevzusundan epey önce kurgulanıp ödüle layık görüldüÄŸü bilgisini de not düÅŸelim. Siz de görmezden gelmeyiniz vesselam.
https://vimeo.com/212241563?fbclid=IwAR3G5g_IjsLWUSCLgg9_xa9Q6GLNAGumueaD3nuLBdFeQ0xaQ-TzXvXX8r8
Henüz yorum yapılmamış.