Makale
Bilincin sömürgünleştirilmesi tüketim çılgınlığı
Modernizm, bütün insanları kendi tasarrufunda olan bir arazi gibi görmektedir. Bu arazi üzerinde her türlü kazıyı yapıp, AVM’ler, eÄŸlence merkezleri, lunapark, mülk- güç ya da tanrılar inÅŸa eder. Bire-yin bütün kutsalı dar bir çerçeveye sıkıştırılır ve artık varlığındaki önem sıralamaları deÄŸiÅŸir, yaÅŸantısın-da eksikliklerin farkına varmaz. YaÅŸamak, tüketmek bütün enerji ve birikimlerini dünya lunaparkında tüketmek anlamına gelmiÅŸtir. Ey çaÄŸdaÅŸ insan tükettikçe varsın, ne kadar çok tüketirsen o kadar mut-lusun.
Kısaca bu çağ, kabiliyetsizleştirici uzmanlar çağıdır. Zorlama ihtiyaçlarının hızla artan çeşitlenişi devamlı yeni bağımlılık türlerini ve modernize yoksulluğun yeni sınıflarını doğurduğu içindir ki, günü-müz endüstri toplumları, bürokratik olarak damgalanmış çoğunluklardan oluşan birbirine bağlı yığın-ların karakterini almaktadır. Ulaşımla felce uğratılan, programlarla uykusuz bırakılan, hormon tedavi-siyle zehirlenen, hoparlörlerle susturulan, yiyeceklerle hasta edilen ve muazzam vatandaşlar yığını arasındaki birkaç grup azınlık, örgütlenmiş ve aktif vatandaşlardır.
Modernize edilmiÅŸ yoksulluk, günümüzde lüks içinde. Bundan sıyrılabilecek kadar zengin olanların dışında hemen herkesin ortak bir tecrübesi haline geldi… Hayatımızın deÄŸiÅŸik yönleri, birbiri ardınca, mühendisliklerce planlanmış araç-gereçlere bağımlılaşırken, yinelenen acizlik tecrübesinden pek azımız kaçabilmektedir. Ortalama ülkemiz tüketicisi her gün yüzlerce reklamla bombardıman ediliyor.. AlışveriÅŸe çıkan zenginler dahi, her gün yeni eÅŸyayla birlikte kullanışsızlığın yeni bir tecrübesini elde etmiÅŸ olur.
Tüketim toplumu, daha çok eşya, daha çok yetkinin istenmeyen sonuçlarına güçsüzlüğün ve gerili-min yeni uçurumlarına sürüklenmektedir.
Bilinç her yerde reklamlar ve ithal reklamlar tarafından sömürgüleştiriliyor. Bu yolla, hayatlarımı-zın her geçen gün daha da büyük parçaları öylesine değişime uğratılmaktadır ki, hayat hemen hemen sadece dünya pazarında satılan malların tüketimine kendi kendine bağımlı hale gelmektedir.
Ä°SRAF:
CÄ°MRÄ°LÄ°K YOK Ä°NFAK VAR:
Mümin paylaşandır, verendir, sorumluluk sahibidir. İslam ahlakı bunu gerektirir.Kapitalist ahlaka sahip olanlar bu paylaşmanın zevkini alamayanlardır.Onlar bencildir.Çünkü zengin- burjuvanın lügatinde cömertlik yoktur, kardeşlerini düşünmek yoktur.Onlardaki anlayış cimrilik- bencilliktir.İman ile cimrilik bir arada bulunmaz veya kalpte bir arada barınmaz.
Ä°htiyaç meydana getirmede bencilliÄŸi devreye sokuyor ÅŸu markayı giyerseniz fark edilirsiniz gibi. Sonuçta insanı kendine tapar hale getirir. ÖrneÄŸin, tesettür modası altında , vahÅŸi kapitalizmin reklam ağına takılan Müslüman kadınlara Vakko eÅŸarp markası bir ihtiyaç olarak sunulur…
Batı ,dönüştürücü, talep yaratıcı bir sistemin içindedir oysa İslam insanlığa hayırlar götüren faydalı olmaya çalışan bir medeniyettir.
İslam bir zenginleşme davası değil, öncelikle bir kul hakkı ve ahlak davasıdır. Her türlü bencilliği ihtişamı, israfı ve şatafatları yasaklar. Bu tür aşırılıklara dini alet etmek isteyenler maalesef dine zarar verenlerdir. Müslüman zengin , infak ettiği müddetçe hayırlı bir insandır. Yoksa sermayenin dini imanı olmaz gerekçesiyle islamı kültür- tarih ve ahlaktan soyutlayarak onu vahşi kapitalist sistemin bir alt ögesi olarak görme eğiliminin günümüz Türkiyesinde ki burjuva Müslümanlarına hakim olmasıdır.
Bir yanda ekmek bulamayan , çadırlarda , kulübelerde kalmak zorunda bırakılan milyonlarca fakir- mülteci insan , bir yanda da servetlerine servet katanlar, azgınlaÅŸan , kapitalist ahlaka sahip göbek üstünde kahvesini yudumlayanlar , mükellef sofralarda beÅŸ yıldızlı otellerin lobilerinde Hz Ebubekir’in cömertliÄŸinden bahsedenler…
Ä°nsanlar açlıktan ölürken her yıl tonlarca ekmeÄŸin çöpe atıldığı bir dünyada krizlerin yaÅŸanması gayet doÄŸaldır. Her moda deÄŸiÅŸikliÄŸinde kılık kıyafetlerin deÄŸiÅŸtirildiÄŸi her yeni versiyonunu almak için zamanının gözden çıkarıldığı bir dünyada ekonomik ve siyasal lakırdıların terör ve anarÅŸinin tedirginliÄŸin ve huzursuzluÄŸun toplumsal travmanın yaÅŸanmayacağını kim ileri sürebilir… Tüketim çılgınlığı , ÅŸahsiyetsizliÄŸin bir sembolü olan modayı takip ettirir. Anlamsız , saçma bir yarışın içinde ÅŸaÅŸkınlar , bilinçsizler yığınına dönmüş halklar
Herkese uygun taksitler
Her fakire uygun televizyonlar
Her baÅŸa uygun traÅŸ modeller
Henüz yorum yapılmamış.