Makale
Bizim öykümüz sokakta, okul önlerinde başladı
Bizim öykümüz sokakta, okul önlerinde baÅŸladı…
Kamusal alan bize yasaktı…
Zamanın ruhunu sokakta yakaladık, direniÅŸ felsefesini sokakta öğrendik…
Biz sokaÄŸa doÄŸduk… Sokakta olduk… Åžimdi neden sokaksız kaldık; sorgulamamız gerekiyor…
Ä°slamcılığın bidayetinde sokaktaydık… Hem de omuz omuza, yan yana, sırt sırta… Sokak bize emanet biz de sokaÄŸa…
Sokak bizim sokağımızdı… SavaÅŸ bizim savaşımızdı… Sınav bizim sınavımızdı…
Sokağı ÅŸerden, ÅŸeytandan biz koruyacaktık… Kendimizi böyle konuÅŸlandırmıştık… Ama ÅŸimdi sokaklarımız ÅŸehvete ve ÅŸiddete teslim…
Bir zamanlar sokağın bir ucunda çay ocağımız, sonunda da kitabevimiz vardı…
Ä°smimiz “kaldırım mühendisi”ne çıksa da bir kiÅŸi daha kazanabilir miyiz? derdindeydik…
“Kaldırımlar” ÅŸiiri ile kendimize gelirdik…
Selamı sokaklara yaydıkça, stresimizi alırdı. Dava, davet, ders, direniÅŸ sokak merkezliydi…
Sokak siperimizdi, savunma hattımızdı, okçular tepemizdi…
Kavgamız, sevdamız sokakta baÅŸladı… Mevziimiz de mevzumuz da oradaydı… Hareket, heyecan, huzur mektebimizdi…
Sonuç alsak da almasak da… BaÅŸarılı olsak da olmasak da bize ait bir adresimiz vardı… Tüm safvet ve samimiyetimizle oradaydık…
Alkışsız, âlâyiÅŸsiz adanmışlardık… Adımlarımızla deÄŸiÅŸim baÅŸlayacaktı… Biz yere saÄŸlam bastıkça davamız yürüyecekti…
“Åžerefü’l mek’ân bil mekin/ Mekânın ÅŸerefi oradakilerledir.”
Sokak bize, biz de sokaÄŸa itibar kazandırıyorduk…
Peki, sonra ne oldu?..
DeÄŸiÅŸen zamanlarda sokağı geniÅŸletemedik… Güçlendirip, güzelleÅŸtiremedik… Sokak soldu ve silikleÅŸti…
Cadde ve sokaklarımızın güzel isimleri oldu ama sokakların ruhunu çaldılar…
Artık ahir zamanda, modern dünyada sokağı savunmak gerçekten zor bir sınav…Çünkü sokağımın insanı sahadan çekilmiÅŸti, haramiler alanı sarmıştı… Hayat boÅŸluk kabul etmiyordu… Sahabi ruhlu gençler sokaktan çekilince çete ve mafyalara gün doÄŸmuÅŸtu…
Evet, bugün sokaklar bizim deÄŸil, çünkü biz sokakta deÄŸiliz… Mahalle deÄŸiÅŸtirdik, sınıf atladık, sitelere taşındık… Sahillerde, sayfiye yerlerde, sıcak sularda soluklanmaya çalışıyoruz…
Medya ve piyasanın çekim gücü, siyasetin albenisi bizi sahadan kopardı…
Sokaktan seyirci koltuklarına evrildik…
SokaÄŸa yabancılaÅŸtık… Sınıfçı ve seçkinci söylemleri tercih ettik, sokağın dilini unuttuk…
Sokakların sefil ve serserilerinin bizi anlamaları mümkün değildi(!)
Çok özel STK’larımız vardı… Sıradan insanlar bizi nasıl anlayabilirlerdi?
Ä°ktidar günlerinde bizi bekleyen ilk tufan, bireyselleÅŸmek ve bencilleÅŸmekti…
Zaten sandık ve seçimle tüm sorumluluÄŸu üstümüzden atıvermiÅŸtik…
Ä°ÅŸimizi kurduk, koltuklarımıza koyulduk, kulvar deÄŸiÅŸtirdiÄŸimizin farkında bile deÄŸildik… Sokakta ne iÅŸimiz olabilirdi?..
Arazide olması gerekenler, arazi oldular…
Masa, kasa, nisa üçgeninde sıkışıp kaldılar…
Yeni kuÅŸaklar çıkmaz sokakta, sahipsiz…
Tarlada izi olmayanın, harmanda yüzü olmayacağını unuttuk…
Sokaktan yüz çevirmenin sonuçlarını hesap edemedik… Abese suresini hatırlamadık… Âmâ Ä°bni Ãœmmü Mektum’dan yüz çevirmenin ne anlama geldiÄŸini yeterince bilemedik… Ayak takımı, bizim klasımıza uygun deÄŸildi… Etrafı görünmez duvarlarla örülü özel alanlarımızdan sıyrılıp araziye inmek zor mu zordu…
Fazla evcilleÅŸmiÅŸtik… En iyilerimizin bile gömüldükleri kitap sayfalarından başını kaldırıp, sokaÄŸa bakacak vakitleri yoktu…
Yeni bir “Huzur Sokağı” da henüz yazılmadı…
Navigasyonlarımız nereye ayarlı?..
Henüz yorum yapılmamış.