Makale
Haramda Artış Yakınlık Sebebiyle Olur
Zina haramdır. Bunu komÅŸusuyla yapmak yüz kere haramdır. Hırsızlık haramdır. Dostunun malını çalmak bin kere haramdır. Kavga etmek haramdır. Bunu yaralamak ve öldürmeye teÅŸebbüs ÅŸeklinde gerçekleÅŸtirmek milyon kere daha ağırdır.
Rasulullah (sav) ÅŸöyle buyurduÄŸu rivayet edilmiÅŸtir: “Müslüman elinden ve dilinden Müslümanların selâmet buldukları kiÅŸidir. Mümin ise insanların canları ve malları hususunda güvendikleri kiÅŸidir.” (1)
Bir Müslümanla sırf ÅŸahsi nedenlerden dolayı kavga etmek çok günahtır. Kul hakkı kiÅŸinin asla yakasını bırakmaz. Küfretmek, hakaret etmek, yüzüne vurmak vb. gibi zarar vermek, kiÅŸiyi tövbe kapısında bekletir. Ve dünyada karşılığı verilmeyen veya cezası ödenmeyen suçlar, kiÅŸinin ahirette mutlaka karşısına çıkar. Bunların hesabı verilmeden cennete girmek ham hayaldir.
Ä°bn Mesud (ra), Peygamber (sav)’in, “Bir Müslümana sövmek fısk, ona karşı savaÅŸmak ise küfürdür.” diye buyurduÄŸunu rivayet etmiÅŸtir. (2)
Müslüman kardeÅŸiyle küs dahi duramaz. Mal-mülk yüzünden cephe alamaz. (3) Canı, malı ve sahip oldukları emanet kabul edilir ve asla ganimet sayılamaz. (4) Dolayısıyla kardeÅŸlik hukukunu gözetmek her müslümana farzdır. (5)
Dipnotlar:
1. (Buhârî, Ä°man: 3; Müslim, Ä°man: 64); Bu hususta baÅŸka bir hadis de ÅŸu ÅŸekildedir: Ebu Musa (ra) ÅŸöyle dedi: “Ey Allah’ın Resulü! Hangi müslüman en üstündür?” diye sordum. “Dilinden ve elinden müslümanların emniyette olduÄŸu kimse.” cevabını verdi. (Buhârî, Ä°man 4, 5, Rikak 26; Müslim, Ä°man 64, 65.)
2. Buhari, Ä°man, 36; Fiten, 8; Bu konuda Peygamber (sav)’in “Her kim kar¬deÅŸine: Ey kâfir, diyecek olursa, o söz ikisinden birisine ait olur. EÄŸer dedi¬ÄŸi gibi ise mesele yok. Ama durum böyle deÄŸilse söz kendisine döner.” dediÄŸi rivayet edilmiÅŸtir. (Buhârî, Edebu’l-Müfred, 154.)
3. “EÄŸer inananlardan iki grup birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltin. EÄŸer biri ötekine karşı haddi aÅŸarsa, Allah’ın buyruÄŸuna dönünceye kadar haddi aÅŸan tarafa karşı savaşın. EÄŸer (Allah’ın emrine) dönerse, artık aralarını adaletle düzeltin ve (onlara) adaletli davranın. Çünkü Allah, adaletli davrananları sever. Müminler ancak kardeÅŸtirler. Öyleyse kardeÅŸlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.” [Hucûrat suresi, 9, 10. ayetler (Diyânet Meali)]; Onların araları, hüküm ister lehlerine, ister aleyhle¬rine olsun Allah’ın Kitab’ına çağırmak suretiyle düzeltilmelidir. EÄŸer bi¬ri diÄŸerine karşı haksızlık edip Allah’ın hükmüne ve ki¬tabına yapılan çaÄŸrıyı kabul etmiyorsa haddini aÅŸan bu grupla Allah’ın emrine, yani Kitab’ına dönünceye kadar çarpışmak gerektiÄŸi bildirilir. BaÄŸy’in haddi aÅŸmak, haksızlık etmek, fesat çıkarmak anlamına geldiÄŸi üzerinde durulur. Ayrıca “EÄŸer (Allah’ın emrine) dönerse, artık aralarını adaletle düzeltin ve (onlara) adaletli davranın.” ayeti, onları karşılık¬lı olarak adil davranmaya, insafa mecbur edin, anlamında da ele alınmıştır. (Kurtubî, El-Câmi’u Li-Ahkâmi’l-Kur’an, c. 16, s. 247.)
4. Ayaklananlara karşı yapılacak savaÅŸta hangi kaidelerin dikkate alınacağı Peygamber (sav)’in Ä°bn Ömer (ra)’den rivayet edilen ÅŸu buyruÄŸunda ortaya konulur: Peygamber (sav), Ä°bn Mesud (ra)’a: “Ey Ä°bn Ummi Abd! Bu ümmetin baÄŸilerine (âsilerine) nasıl davranılacağı konusunda Allah’ın emirlerinin neler olduÄŸunu biliyor musun?” diye sorduÄŸunda, O, “Allah ve Resulü daha iyi bilir.” diye cevap verir. Bunun üzerine Peygamber (sav) ÅŸöyle buyurmuÅŸtur: “Onların yaralılarına dokunulmaz, esirleri öldürülmez, kaçanları takip edilmez, malları ganimet olarak paylaÅŸtırılmaz.” (Hâkim, Bezzar, Cassas.); Bu konuda Fukahanın dayandığı bu kaidenin ikinci kaynağı da Ali (ra)’nin sözleri ve tatbikatıdır. Ali (ra), Cemel vakıasında zafer kazandıktan sonra, askerlerine ÅŸöyle emir vermiÅŸtir: “Kaçanları takip etmeyin, yaralılara dokunmayın, esirleri öldürmeyin, silahları teslim edenlere eman verin, halkın evine girmeyin, sizlere sövseler bile kadınlara bir ÅŸey yapmayın.” Buna raÄŸmen askerlerden bazılarının muhaliflerinin çocuk ve kadınlarının köle olarak paylaÅŸtırılması talebinde bulunmaları üzerine, Ali (ra), öfke ile ÅŸöyle buyurur: ”Ä°çinizden, Ummu’l-Müminin AyÅŸe (r.anha)’yi kendisine kim alacak?” Buna göre ayaklanan kimselerin kendi fasit inançlarını açıkça beyan ettikleri veya bu inançlarını devlete ve devlet güçlerine karşı sert bir dille açıkladıkları için tutuklanamayacakları ve öldürülemeyecekleri bildirilmiÅŸtir. Ancak fiilen bir isyan olması ve kan dökmeyi asilerin baÅŸlatması hâlinde ÅŸiddete baÅŸvurulabileceÄŸi belirtilir. (El-Mebsut, Fethu’l-Kadîr, Ahkâmu’l-Kur’an, Cassas.); Tüm bu hükümlerden, kâfirlere karşı yapılan savaÅŸ ile müslümanların kendi aralarında yaptıkları savaÅŸ arasında yasal farklılıkların bulunduÄŸu anlaşılmaktadır. (Mevdudî, Tefhîmu’l-Kur’an, c. 5, s. 412, 413.)
5. “Zan beslemekten sakının. Çünkü zan beslemek, yalan sözlere yol açar. Birbirinizin eksikliÄŸini görmeye ve iÅŸitmeye çalışmayınız, özel ve mahrem hayatınızı da araÅŸtırmayı¬nız. Birbirinize haset etmeyiniz, birbirinize arkanızı çevirip küsme¬yiniz, birbirinize nefret ve düÅŸmanlık da beslemeyiniz. Ey Allah’ın kulları! Birbirinizle kardeÅŸ olunuz.” (Buhari, Edeb, 57); “Müminler ancak kardeÅŸtirler.” ayetinin yeryüzündeki tüm müslümanları evrensel bir ailenin bireyleri olarak ilan ettiÄŸi ifade edilmiÅŸ ve bunun baÅŸka hiçbir dinde bir örneÄŸi bulunmadığı da açıklanmıştır. Bu hususun önemi ile alakalı olarak Peygamber (sav)’den rivayet edilen pek çok hadisten bahsedilir. Bunların bazıları ÅŸunlardır: Cerir b. Abdullah, Peygamber (sav)’in “Birincisi namaz kılmak, ikincisi zekât vermek, üçüncüsü tüm müslümanlar hakkında hayır dilemek olmak üzere üç hususta biat aldığını.” ifade eder. (Tirmizî, Birr ve Sıla, 17.); Bunun gibi Peygamber (sav)’in ÅŸöyle buyurduÄŸu da rivayet edilmiÅŸtir: “Müminler, aralarındaki sevgi, baÄŸlılık ve birbirlerine merhamet ve ÅŸefkat duymak bakımından tıpkı bir bedene benzer. Åžayet bedenin bir uzvu zarar görecek olursa tüm beden bundan rahatsız olur ve uykusuz kalır.” (Müslim, Birr ve Sıla, 66, 67.); (Mevdudî, Tefhîmu’l-Kur’an, c. 5, s. 413.)
Henüz yorum yapılmamış.