Sosyal Medya

Makale

Ä°ktidar neden talep edilir? (1)

Genellikle aklın, tarafsızlık ve bütünlüğün yanında olduÄŸu ve hayatı muntazam bir bütün olarak gördüğü düşünülür. Åžu ünlü klasik ifade ile söylersek, ‘’ dışarıya çıkıp rast gele önümüze çıkan 100 kiÅŸiye sorsak’’ büyük çoÄŸunluk, aklın tarafsız olduÄŸunu ve hayatı bir bütün olarak gördüğünü söyleyecektir. Peki bu doÄŸru mu? 

EÄŸer bu doÄŸru ise hayata dair diÄŸer fikirleri nasıl açıklayacağız? Daha doÄŸrusu, böylesi bir durumda diÄŸerlerine raÄŸmen iktidar olma arzumuzu nasıl izah edeceÄŸiz? 

Bir an aklın tarafsız olmadığını ve dünyayı bir bütün olarak görmediÄŸini varsayarsak, kendimizi, birinin diÄŸerinden daha geçerli olduÄŸu hükmüne varamayacağımız kısmi bakış açılarının çatışması içine düşmüş buluruz. Ä°ÅŸte bu çatışma alanı aslında nesnel olarak neden iktidar talep ettiÄŸimizi gerekçelendiren alanların ta kendisi olur. 
Bu ÅŸu demektir; esasında aklımız öyle sandığımız kadar tarafsız deÄŸildir. Ve dünyayı da ötekinin gördüğü ÅŸekilde bir bütün olarak görmüyoruz. Peki bu normal bir durum mu? elbette, normal bir durumdur. Çünkü akıl, hakikatler ve dünyanın durumu, bütünüyle bunların bize nasıl göründüğü ve onlara dair ne bildiÄŸimiz önemlidir ve bütün bunlar onlara dair ne bildiÄŸimize baÄŸlı olarak varolabilen olgulardır. Ve her birimizin bildikleri yekdiÄŸerinin bildiÄŸinden farklı olduÄŸuna göre, burada farklı fikir ve çatışma alanlarının çıkması son derece doÄŸaldır. 
Bu noktada deÄŸerli olan ÅŸey elbette fikirlerimizdir. Fikirlerimizdeki tutarlılığımız bizim esas olarak kim olduÄŸumuz ve hangi kimliÄŸe dahil olduÄŸumuzu belirler. 
Tekrar ÅŸu ünlü klasik söyleme dönersek ve sokaÄŸa çıkıp karşımıza rast gele çıkan 100 kiÅŸiye neden iktidar olmak istediklerini sorarsak, yaklaşık olarak ÅŸu yanıtları alacağımız neredeyse kesindir. ‘’ Dünyayı daha adil bir yer yapmak için iktidar olmayı isterdim’’ ya da  ‘’ gelir adaletsizliÄŸine son vermek için iktidar olmak isterdim’’ ya da ‘’ Daha demokratik bir toplum yaratmak için iktidar olmak isterdim’’ gibi yanıtlar ağırlıklı olarak ortaya çıkardı. 
Demek ki aslında herkes, diÄŸer herkesin de haklarını korumak amacıyla iktidar talep ediyor. Dünyayı daha adil bir yer yapmak, dünyada yaÅŸayan herkesin adalet için hayatını idame etmesini saÄŸlamak demektir. Gelir adaletsizliÄŸine son vermek, bir baÅŸka anlamda yoksulluÄŸa karşı amansız bir savaÅŸ vermek demektir. Daha demokratik bir toplum yapılandırmak ise herkesin karar mekanizmalarına katılımını saÄŸlamak ve herkesle birlikte her ÅŸeyi denetlemeye açık olmak demektir. 
Peki ama gerçek anlamda pratikte karşı karşıya kaldığımız durum bu mudur? Ä°ktidar talep edip sonradan bizim de katkılarımızla iktidar olanlar, söylemlerine büyük bir tutarlılıkla sahip çıktılar mı? Ä°ktidar olanlar bizi mi öncelikleri arasına aldı yoksa kendi çıkarları mı bizden önce sıraya girdi? 
Bir ülkede eÄŸer adalet hala çok can yakıcı bir sorun olarak orta yerde ve sahipsiz duruyorsa, bir ülkede gelir dağılımı toplumda korkunç derecede büyük farklılıklar yaratmış ve toplumun büyük çoÄŸunluÄŸu yoksulluk sınırında yaşıyorsa ve eÄŸer bir ülkede hala toplumun büyük bir bölümü karar mekanizmalarının dışında ve etkisiz biçimde hayatını sürdürüyorsa, demek ki o söylemler bir tutarlılığa sahip deÄŸildir. 
Söylenen ÅŸeyler ile yapılan ÅŸeyler arasında ortaya çıkan büyük fark ve uçurum, sadece fikri tutarsızlıkla açıklanmaz. Burada fikirden daha büyük önem taşıyan ÅŸeyler var. Menfaatler. Büyük çıkarlar var. 
Åžimdi Kant’ı büyük bir minnetle anımsama zamanı; Ne diyordu Kant;'' ahlaki özsorgulama veya pratik akıl, çıkar eÄŸilimlerinden tamamen arınmış olmalıdır. ''
Peki yaşadığımız iktidar deneyimi ve onun uygulamaları öyle midir?

Bu konuya devam edeceÄŸim.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.