Sosyal Medya

Makale

Kişiye Yakîn Gelmesi Ne Anlama Gelir

Bir ayetin işlevsel olabilmesi için önce anlamın kendi içinde tutarlı olması sonra bu mananın sure bütününden onay alması gerekir. Ayetlerin doğru anlaşılmadan işlevsel olması asla mümkün değildir. Nitekim ayetin kendi içinde bir insicam yakalanmadan diğer ayetlerle ilgisinin kurulması da sakıncalıdır. Örneğin, “Sana şaşmaz ve kesin bilgi gelinceye kadar Rabbine ibadet et!” (1) ya da “Ve Rabbine kulluk et ki sana yakîn gelsin (kesin bilgiye eresin)!” (2) şeklinde anlamlandırılan ayet, kendi içinde tutarlı bir bütün oluşturmadığı gibi pek çok soruyu da davet eder. (3)

Asıl sorun burada geçen ??????? ‘yakîn’in ne olduğudur. Meallerde genellikle ölüm anlamı verilen bu kelime, şüphesiz içinde bulunduğu surenin bağlamından da onay almalıdır. Hicr suresi şu ayetlerle başlar:

“Elif lâm râ. Şunlar Kitab’ın ve apaçık Kur’an’ın ayetleridir. (4) Bir zaman gelir ki nankörlük edenler, ‘Keşke müslüman olsaydılar.’ diye arzu ederler.(5) Bırak onlar yesinler, eğlensinler; arzu onları oyalasın. Yakında (yaptıklarının kötü sonucunu) bileceklerdir.” (6)

Surenin 94. ayetinde Peygamber (sav)’in kâfirlerin sözlerine aldırış etmemesi söylenir. 95 ve 96. ayetlerde “O alay edenlere karşı biz sana yeteriz. O, Allah ile beraber başka tanrı tutanlar, yakında (yaptıklarının sonucunu) bileceklerdir!” (7) denilerek Peygamber (sav) teselli edilir. Sonra 97. ayette bu sözlerden dolayı içinde bulunduğu sıkıntının farkında olunduğu vurgulanır. Buna karşılık 98. ayette “Sen Rabbini hamd ile tesbih et (O’nu övecek sözlerle an, subhanallahi velhamdulillah de) (8) ve secde edenlerden ol.” (9) buyrularak surenin başında verilen ayetlerle ilişkisi kurulur. Burada secde etmek, surenin başındaki teslim olmayı karşılar. Son olarak bu kötü ithamların onu bunaltıp kulluktan alıkoymaması gerektiği vurgulanarak “Ölünceye kadar kulluğunu sürdürmelisin.” denilir. Bu son ayet de başta geçen “Yakında (yaptıklarının kötü sonucunu) bileceklerdir.” ifadesini tamamlar. Böylece hem Peygamber (sav)’e teselli verilerek yol gösterilmiş hem de kâfirlere bu kötü propagandalarının bir işe yaramayacağı duyurulmuş olur. “Sana yakîn gelinceye kadar…” ifadesi şimdi daha iyi anlaşılmaktadır. (10) Yakîn, ölüm anlamındadır ve bu başa gelinceye kadar, kulluk etmekten asla vaz geçilmemelidir.

Dipnotlar:

1. Hicr suresi, 99. ayet. (Y. N. Öztürk Meali)
2. Hicr suresi, 99. ayet. (S. Ateş Meali)
3. Buradan yakîn geldikten sonra ibadet/kulluk biter, anlamı çıkar. Kulluk bitmeyeceğine göre yakîn hiçbir zaman yakalanamaz anlamı da beraberinde gelir. Ayrıca kulluk etmeden yakîne erişilemez manası da tam olarak anlaşılamaz. Bu yaklaşımların ortak noktası yakîne kesin bilgi anlamı yüklemektir. Fakat bunu haklı çıkaracak bir arka plan ya da anlam akışı da görülememektedir.
4. Ayette geçen (??) vav harfinin öncesini tefsir eden bir harf olması hasebiyle burada Kitap’tan kasıt Kur’an olmalıdır. Dolayısıyla ayet, “Bunlar Kitabın, yani Kur’an’ın apaçık ayetleridir.” şeklinde anlaşılmalıdır.
5. Burada “bir zaman gelir ki” ibaresinden kasıt ahiret olmalıdır. Çünkü müslüman (teslim) olmayı istemenin ama bunu başaramadığı için hayıflanmanın (pişmanlık) yeri orasıdır. Bu durumda söz konusu ( ???????? ) keferu fiilinin nankörlük edenler değil kâfirler (küfredenler) şeklinde çevrilmesi gerekir.
6. Hicr suresi, 1-3. ayetler. (Bu anlatımda S. Ateş’in Meali kullanılmıştır.).
7. S. Ateş Meali.
8. Burada sözlü olmasının yanısıra hamd etmenin fiili karşılığı düşünülmelidir.
9. S. Ateş Meali.
10. ‘Yakîn’in ne olduğunu veya tam karşılığını bulamayanlar veya kelimenin muhtemel karşılıklarından birini seçemeyenler kelimeyi Arapça olarak bırakmak zorunda kalmışlardır. Hâlbuki Kur’an’ın anlatım dili sembolik temalar içerdiğinde bunların karşılıklarını bulmak bağlam içinde mümkün olabilmektedir. Gece karanlığı, şafak sökmesi gibi ifadeler, sure bağlamı çerçevesinde anlam kazanırlar. Bazen koskoca Tur dağı insanların üstüne dikilir (Bakara suresi, 63. ayet); bazen de Allah korkusundan bir taş aşağı düşer (Bakara suresi, 74. ayet). Bütün bu anlatımların muhataplarının zihninde bir karşılığı vardır. Dolayısıyla bunların uyumlu ve tutarlı karşılıklarını bulmak yerine anlaşılmadan bırakılması doğru olmaz.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.