Sosyal Medya

Makale

ABD'nin İstediği Yerde İstediği Kadar Cihat Etmek Ya da Cihadın İfsadı

Allah rızası için zalime başkaldırmak, mazlumun yanında onlar için mücadele etmek, gerekirse bu uğurda seve seve ölmek; ne güzel, ne asil bir hareket.

Bu niyetle yola çıkan, mücadele eden insanları takdir etmek, şükranla yâd etmek boynumuzun borcu.

Niyetin doğru ve duruşun asil olması akıbetin de mutlaka iyi sonuçlanacağı anlamına gelmiyor.

Nitekim bugün kendi halkları Irak’ta insanlar Saddam’ı, Suriye’de Esed’i, Libya’da Kaddafi’yi arıyor. Yaşanan pişmanlık elbette bu zalimlerin değerli olmasından değil bunlara karşı ortaya konan sistemin/usulün yanlış olmasındandır.

Popüler cihat anlayışı iflas etmiştir. Çünkü mevcut cihat anlayışı ile İslam’ın öngördüğü Cihat anlayışı arasında dağlar kadar fark var.

Peygamber Efendimizin bir orduyu sefere çıkarırken; “kadınlara, çocuklara, silahsızlara, ibadethanelere sığınanlara/ibadet edenlere, ekinlere, hayvanlara, eman dileyenlere vs zarar vermeyin” diye sıkı sıkıya tembihte bulunduğu tüm rivayetlerde mevcuttur.

Bugün cihat ettiğini iddia edip kadın, çocuk, masum demeden sivil yerlere bomba ve kurşun yağdıranların cihadı ile Peygamber efendimizin cihadı arasında “Allahu Ekber” nidası dışında benzer bir nokta yok.

İslam’da, kendi mabedinde ibadet eden bir gayri Müslime bile kılıç çekilmesi yasakken; mezhebi veya gurubu farklı diye diğer bir Müslüman’ın camisine belinde bombayla dalıp etrafı uçuranların İslam’la ne kadar alakalı olabilir..?

Maalesef bugün Cihat ibadeti ifsat edilmiş durumda.

İslam’da ibadetlerin tamamına yakınında “Niyet” şartı var. Niyet, yaptığımız ibadetleri kimin için, ne zaman ve ne şekilde yaptığımızın bilincinde olmamızı sağlıyor.

Bu bilinci kaybettiğimizde ve bir de heva hevesimiz doğrultusunda gittiğimizde açıkça saçmalamaya başlıyoruz.

Bugün cihat ettiğini iddia edenlerle konuştuğunuzda sözcüklerin arka planında “yeryüzünde kâfirler/müfsitler karşısında aciz kalmış bir Allah’a yardım ettikleri” düşüncesini açıkça görürsünüz.

Ne yazık ki son 40 yılda yapılan cihatların önemli kısmı Amerika’nın istediği yerde ve istediği kadar olmuştur.

Afganistan’da, Çeçenistan’da, Suriye’de, Bosna’da, (kısmen) Irak’ta yapılan cihatlar Amerika’nın istediği cihatlar oldu.

Yanlış anlaşılmasın; bu cihatlara katılanların bu niyetle (ABD için) gittiklerini ve yapılan cihatların yanlış olduğunu söylemiyorum.

Örneğin Bosna’da yapılan Cihadı ABD de istedi ve destekledi ama ABD’nin bunu istemesi ne Bosna Cihadını haksız kılar ne de o cihada destek verenlerin niyetlerini kirli yapar.

Karşı çıktığımız şey, cihat adı altında Müslüman kıyımına dönen şiddet hareketleridir.

Düşünce olarak haklı olup ama usul ve zamanlama olarak yanlış olan hareketler de var.

Örneğin Suriye’deki Cihat hareketi haklı bir harekettir ama zamanlaması ve şekli yönünde tartışılır bir harekettir aynı zamanda. Libya için de aynı şeyi söylemek mümkün.

Çeçenistan cihadına baktığımızda kendi kanaatimce o cihat için harcanan para, emek ve mücadele, Rusya genelinde bir tebliğ mücadelesine/hareketine dönüşseydi hem Çeçenistan bugünkünden daha özgür olurdu hem de Rusya’nın çehresi değişirdi…

İslam’ın ilk 13 yılında Cihadın yasak kılınmasının sebebini anlamadan; Hac için Mekke’ye giden Peygamber ve ashabının Hudeybiye’de (tabiri caizse) müşriklerin her dediğine tamam deyip geri dönmesini anlamadan cihadı anlamak mümkün değil.

Saflar ayrışmadan, devlet (müstakil bir güç) olmadan, ortak tek bir akıl oluşmadan yapılan cihatlar tartışmalıdır.

Cihat, ne toprak fethidir ne de intikam; salt bir şiddet hareketi hiç değildir.

Bugün güç dengelerinin bu kadar komplike, iyi ile kötünün bu kadar iç içe geçtiği bir ortamda safları netleştirmek ve tek bir akıl oluşturmak öyle kolay değil maalesef.

Böylesi ortamlarda “Sivil İtaatsizliği” düşünmemiz gerekiyor.

Peygamberler tarihine baktığımızda “Sivil İtaatsizliğin” aslında peygamberi bir hareket olduğunu görürüz.

En güçlü döneminde koskoca İngiltere’yi (Birleşik Krallığı) tek kurşun sıkmadan dize getiren Gandi, bizim için önemli bir örnektir.

Suriye’de, Müslümanlar 6 ay en fazla 1 yıl daha silaha sarılmadan başkaldırılarına devam etseydi (Allahu Alem) bugün Esad olmazdı ve bu kadar kan dökülmezdi.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.