Makale
Çarpık Din Anlayışları
Ä°nsanın kıldığı namaz da tuttuÄŸu oruç da elbette çok önemli. Her ÅŸeyden önce Allah’ın emri. Fakat menâsik denilen bu ibadetlerin hepsi özellikle dikey anlamda kiÅŸisel disiplin ve yükselmeyle ilgili.
Hâlbuki komÅŸusuna iyi davranmak, trafikte hak/hukuk tanımak, çekini senedini zamanında ödemek, yatay anlamda diÄŸer insanlarla iliÅŸkilerini tanımlıyor. Sonunda dikey açıda elde edilen kazanımların hemen hepsi yine yatay iliÅŸkilerin inÅŸasında kullanılıyor. Ä°yi bir insan olunca toplumda huzur ve barış temin ediliyor. Namazın aşırılıklardan alıkoyması, orucun kiÅŸisel olgunlaÅŸmaya faydası, haccın ümmet bilinci kazanmaktaki katkısı gibi pek çok fayda yine kiÅŸinin çevresiyle uyumuna katkı saÄŸlıyor.
Ä°nsanın Rabb’ine ne kadar yakın olduÄŸunu bilmenin imkânı yok. Buna takva deniyor. Ve bu nedenle üstünlük iddiasında da bulunamıyor. Ancak hemcinsleriyle iliÅŸkisini tanımlamak, çok kolay. Bu da onu iyi ya da kötü biri yapıyor.
Nihayet takva, kiÅŸinin kendisine ve baÅŸkalarına zarar vermekten sakınması anlamına geliyor. Öyleyse insanın dikey anlamda yükselmesini ihmal etmeden asıl önem vermesi gereken yatay iliÅŸkileri deÄŸil mi? FuhÅŸiyattan alıkoymayan bir namazın kime ne faydası var! Ä°nsanın doÄŸru ve dürüst biri olması, baÅŸkalarına nasıl davrandığıyla ilgili deÄŸil mi?
O hâlde insanın Allah’a yaklaÅŸmak için yapılan kulluk edimlerinin neredeyse tamamı insanlığa fayda vermek üzere planlandığını fark etmesi gerekiyor. Zira bütün ibadetlerin amacı kiÅŸiyi bir ÅŸekilde sorumluluk sahibi yapmayı amaçlamıyor mu?
Gerçek Hayattan Kesitler
Örnek I
Kafeteryadan içeri girdi. OturduÄŸum masaya yaklaÅŸtı. Selam verdi. Aldım. Sonra masanın başında daha oturmadan garsona yönelerek kendisine yemek sipariÅŸ etti. Oturdu. HoÅŸbeÅŸ ettik. YemeÄŸi geldi. Bana “Hocam, buyur beraber yiyelim.” dedi. Ben tok olduÄŸumu söyleyip teÅŸekkür ettim.
Yemeğini bitirdikten biraz sonra yanımıza oturan ortak arkadaşımıza tavla oynamayı teklif etti. O da kabul edince oynamaya başladılar. Yaklaşık on dakika sonra ezan okunmaya başladı. Birden tavlayı bıraktı ve ezanı dinlemeye koyuldu. Ezan bitince oyuna devam etti.
Tavla oynarken ezan okunduÄŸunda ara vermesi dini hassasiyetinden kaynaklanan bu arkadaşın yemeÄŸi çevresindekilere teklif etmeden sadece kendisine sipariÅŸ etmesi nasıl izah edilebilir? Ä°lk yaptığı ayıp ikinci hassasiyetinden çok daha vahim sonuçlar doÄŸurmayacak mı? Ya da din, bu iki konudan hangisinde ona sorumluluk yüklüyor olabilir?
Örnek II
Sürekli herkese laf sokuyor, asla muhatabının ne düÅŸünebileceÄŸini aklına getirmiyor. Empati yeteneÄŸi neredeyse sıfır. Ama namazlarını hiç aksatmadan gayet düzgün kılıyor.
Bu namazın onu yaptığı kırıcı davranışlardan alıkoyması gerekmez miydi?
Örnek III
On bir katlı bir apartmanın en üst katında oturuyor. Her gün camdan halı veya örtü silkeliyor. Elektrik süpürgesinin ne iÅŸe yaradığını ve bu kadar yüksek bir binadan bir ÅŸey silkelediÄŸinde alt komÅŸularına zarar verebileceÄŸini düÅŸünemiyor. Ama baÅŸörtüsünü saçısının kılı dahi görünmeyecek ÅŸekilde özenle örtüyor. Sürekli düzeltiyor.
Örnek IV
Trafikte hak hukuk tanıdığı yok. Emniyet ÅŸeridini babasının yolu gibi kullanıyor. Makas atmak, korna çalmak ve yer kapmak konusunda uzman. Fakat Amerika’nın malı diye kola içmiyor. Åžüpheli diye midye yemiyor.
Örnek V
Bir etek almak için on dükkân gezer. Çantası ve ayakkabısının uyumu için harcadığı emeÄŸin haddi hesabını tutamazsınız. Ama söz konusu Kur’an’ı anlamak ve yaÅŸamak olduÄŸunda bunu gözünde büyütür ve hakikatle karşılaÅŸmasını erteler de erteler.
Örnek VI
Ä°ÅŸ yerinin bilgisayarında onlarca tabloyla boÄŸuÅŸur. Finans, reklam, satış, maliyet ve pazarlama hesaplamalarında kılı kırk yarar. Deveye hendek atlatır. Fakat mesele din, inanç, ayet ve hadislere gelince birden o akıllı insan gider yerine saf ve ahmak bir tip gelir. Hurafe, hikâye, masal ne varsa hepsine takılır. Sorgulamaz. Ä°nanmakla akletmek arasında sıkışıp kalmamak için aklını tatile çıkarır. Böylece yaptığı veya yapmayı planladığı haksızlıklara da meÅŸruiyet kazanır.
Örnek VII
Ä°hracat yaparken çektiÄŸi çilenin haddi hesabı yoktur. SipariÅŸ veren firmanın isteklerini gerçekleÅŸtirmek anasını aÄŸlatır. Reklamasyon yememek için kırk takla atar. Ä°yi paralar kazanır ve bir hayli infak eder. Ancak infak ederken plan yapmaz. Geleni geri çevirmez. Ama yaptığı iyilikler beÅŸ para etmez. Çünkü nereye varacağını bilmez. Ä°ÅŸinde olduÄŸu gibi sonuç almayı gözlemez. O daha çok, kendisini tatmin eder. Ve muhtemel günahlarının affı için âdeta bonus toplar.
Kazanırken plan yapıyor. Harcarken öyle. Tatil için gösterdiÄŸi fedakârlık gerçekten kayda deÄŸer. Aynı kiÅŸi söz konusu din olduÄŸunda annesinden-babasından gördükleriyle yetiniyor. Anneannesinin hurafelerini din edinmiÅŸ, dedesinin dindarlığını anlatıp duruyor.
Örnek VIII
On kadın kendi aralarında bir yardım derneÄŸi kurar. Güzel ve ciddi pek çok faaliyet gösterirler. Afrika’da su kuyusu açmaktan, Ramazan’da yetim giydirmeye, yoksul aileleri ziyaret edip birlikte iftar açmaktan, yetim çocukları eÄŸlendirmeye varıncaya kadar bir dizi yardım gerçekleÅŸtirirler.
Bu arada içlerinden birinin kocasının iÅŸleri kötü gider. Ve çok kötü bir ÅŸekilde iflas eder. Nerdeyse evine ekmek götüremeyecek duruma gelir. Bu hanımların hiç biri bu konuya el atmaz. Birlikte hareket ettikleri bayanın ailesine birkaç market alışveriÅŸi dışında yardım etmeyi düÅŸünmezler.
Yanı başındaki insanı görmeden gözünü uzaklara dikmek garip bir psikolojidir. Bu davranışın sebebi; benzer bir duruma düÅŸmek korkusu mu, rekabet etmekten kaçınma duygusu mu, yoksa sadece tatmin ya da meÅŸgul olmak hususu mudur, nedir bilinmez?
Örnek IX
Karısını döven hatta öldüren, tiner koklayarak kaldırımlara serilen, sözünü tutmayan insanların cirit attığı, ticari ahlakın giderek kaybolduÄŸu ve çocuk istismarının ayyuka çıktığı bir ortamda o hâlâ cariyelerden, hafızlıktan, gayba dair kimsenin bilemeyeceÄŸi konulardan anlatmaya devam eder.
Akdeniz’de dört yüz mültecinin denizde bekletildiÄŸi bir ortamda Allah’ın neden razı olacağını bulamaz. Kendi dünyasından bir türlü çıkamaz. Namazda ayakların ne kadar açık olacağından bahsedip durur. Açık kollu gömlekle camiye gelmenin mekruhluÄŸundan dem vurur.
Örnek X
ÇocuÄŸunu özel bir okula yazdırmış. Marka ayakkabılar alıyor. EÄŸitimin para kazanıp kariyer yapmak olduÄŸuna inanıyor. Evladında merhamet, kadirÅŸinaslık, diÄŸerkâmlık var mı sorduÄŸu yok. Mezardan geçerken teybi kapatmayı, kandil gecelerinde simit dağıtmayı ve Cuma günleri tebrik mesajları yollamayı dinin emri addetmiÅŸ.
Alacağına arslan, vereceÄŸine kuzu olmuÅŸ. Her gün Allah’ın karşısında seccade serdiÄŸi hâlde asgari ücretle iÅŸçi istihdam etmeyi baÅŸarı kabul etmiÅŸ. Çalıştırdığı insanların mutlu olup olmadığına aldırmıyor. Ama Ramazan da kumanya dağıtmayı da ihmal etmiyor.
Örnek XI
Elliden fazla dairesi var. Âdeta bir gökdelen. KomÅŸular, mukabele okumak konusunda bir hayli maharetli. Her sene özellikle Ramazan’da hatim üstüne hatim indiriyorlar. Yönetici kandillerde simit dağıtıyor. Asansöre bir erkekle yalnız binmiyorlar. Namuslarına son derece düÅŸkünler ve ÅŸüphesiz bu hassasiyetleri alkışlanacak düzeyde.
Fakat
Park yerinde iÅŸaretli çizgilere dikkat etmiyorlar. Elinde torba taşıyan ihtiyarlara destek olmuyorlar. Asansörde sigara içeni de var. Çöpünü yere atan da. Dahası evde kavga sesleri duyduklarında asla kapıyı açmıyorlar. Hastaya çorba götüren, yaÅŸlıya ilgi gösteren yok. Herkes en fazla bir, bilemedin iki komÅŸu edinmiÅŸ. Bunu da kerhen sürdürüyor. Selam vermekte zorlanıyor ve asla tebessüm etmiyorlar.
Analiz
Elbette bütün insanları Allah yaratmıştır. Ä°çlerine doÄŸru yolu bulmalarına yetecek kadar da donanım eklemiÅŸtir. Fakat bunlar nereden bilgi alıyor ve nasıl eÄŸitiliyorsa ortaya çıkan bu tablodan mutlaka Rabb’i tenzih etmek gerekir.
Henüz yorum yapılmamış.