Sosyal Medya

Makale

Kul Pişman Olup Tövbe Etmeden Af Nasip Olmaz

İnsanı rahmet veya azap karşısında edilgen kılan anlayışlar sorunlu yaklaşımlardır. Çünkü her ikisini de hak eden yine insanın bizzat kendisidir. Örneğin, “Çünkü Allah, (sözüne bağlı kalıp doğru olan) sadıkları sadakatlerinden dolayı mükâfatlandıracak, münafıkları da dilerse azaplandıracak veya tövbe (nasip edip tövbe)lerini kabul edecektir. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.” (1) ayeti bu konuda dikkat çekicidir. Ayetin “…Münafıkları da dilerse azaplandıracak veya tövbe (nasip edip tövbe)lerini kabul edecektir…” kısmı yanlış anlamaya müsaittir. “Veya” bağlacı mümkün olan iki ayrı şey için söylenir. Buna göre “Allah münafıkları dilerse affedebilir.” anlamı çıkar. Bu anlam, Kur’an bütününe uymaz. Tövbe nasip etmek de yine münafıklarla ilgili olarak insan fiilleri ve İlahi irade arasındaki anlayışın yanlış bir tezahürüdür. Bu cümlede tövbe nasip etmek uygun bir karşılık değildir. Allah’ın dilemesi ile ilişkilendirildiğinde böylesine bir nasip anlayışı doğru bir sonuç vermez. O, kimseye hak etmeden böyle bir şey de nasip etmez. Aksi hâlde “Allah münafıklara dilerse azap edecek.”cümlesi de yanlış anlaşılmaya müsait hâle gelir. Çünkü münafık oldukları kesin olanlara azap etmek onun adaletinin gereğidir. Onlar tövbe etmeye ve kendilerini düzeltmeye yönelmedikçe tövbe nasip etmek ve ardından affetmek gibi bir ihtimal de söz konusu değildir.

Burada konu, Allah’a verdiği teslimiyet sözünü tutmayan insanların nifakıdır. Bu nifak bir sonraki ayette küfre dönüşür. Sözlerini tutmamakta ısrar edenler için bu böyledir. Ama bununla beraber uyarıları dikkate alan ve sözünü tutup savaştan kaçmayanlar için tövbe söz konusu edilmiştir. Bu anlamda önceden yaptıklarına pişmanlık duymaları ve kendilerinden bekleneni yapmaları durumunda Allah’ın onların tövbesini kabul edeceğini tefsir cümlesi olarak araya katmak gerekecektir. Ayetin anlamı bu kısımda şöyle verilebilir; “…ikiyüzlüleri de -dilerse- azaba çarptırsın yahut (pişmanlık duyarlarsa) tövbelerini kabul etsin…” (2) Bu anlatımda hiç değilse tövbe etmedikleri takdirde azaba uğrayacakları dile getirilmiş olmaktadır. Yoksa İlahi irade karşısında insanı pasif hâle getiren bir eylem çerçevesi ortaya çıkar ki bu doğru kabul edilemez. Nitekim bu azap ya da tövbe konusunun yeri bu dünyadır. Zira ahirete münafık olarak gitmiş birinin affı zaten söz konusu değildir. (3)

Dipnotlar:

1. Ahzab suresi, 24. ayet. (A. Bulaç Meali)
2. Ahzab suresi, 24. ayet. (M. Esed Meali)
3. Burada sonuç itibariyle azaba layık görülen münafık, kâfir anlamındadır. Yoksa sözü edilen kişi üzerinde nifak alâmeti bulunan biri değildir. Zira nifak alâmeti, sahibini bütünüyle sarmadığı sürece sadece bir günahtır.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.