Makale
Buharî'nin isminden de anlaşılacağı gibi Buharalı olmasına rağmen kabrinin Semerkand'da bulunmasının sebebi nedir?
Bu hafta başında Meclis BaÅŸkanı Binali Yıldırım ile beraber yaptığımız Özbekistan ziyaretinden önceki gün bahsetmiÅŸ, Timur’un baÅŸkenti Semerkand’daki bazı tarihî eserleri yazmış ve Timur’un Ä°slâm Sanatı’nın en önemli yapılarından olan “Gur-ı Emîr” isimli türbesindeki asıl kabrini, yani zeminin altında bulunan ve çok özel ziyaretçilere açılan mezar odasını anlatmıştım…
Türk tarihinin ve Türk sanatının yanısıra Ä°slâm itikadı bakımından da çok önemli mekânları barındıran Özbekistan seyahatimizde bu yerlerden bazılarını görebilme fırsatını bulduk. Ä°slâm dünyasının en güçlü tarikati olan Nakşıbendîlik’in kurucusu Bahaeddin NakÅŸibend’in Buhara’da bir dut aÄŸacının gölgesindeki kabrini, Ä°slâm dünyasının ana hadis kitaplarının başında gelen “Câmîü’s-Sahîh”in sahibi Ä°mam Buharî’nin türbesi ile mezar odasını ve Sünnî âleminin Ä°mam EÅŸ’ârî ile beraber önde gelen iki itikad imamından biri olan Ä°mam Mâturîdî’nin kabrini ziyaret ettik.
Bahaeddin NakÅŸibend’in türbesini CumhurbaÅŸkanı Tayyip ErdoÄŸan’ın geçtiÄŸimiz Mayıs’ta yaptığı Özbekistan seyahatinde ziyaret etmiÅŸ ve intibalarımı o zaman yazmıştım…
Şimdi, dört ay aradan sonra bu hafta tekrar ziyaret imkânını bulduğum türbeden yeniden bahsedeyim:
Ä°slâm dünyasının yaygınlık bakımından Kadirîlik’ten sonra ikinci ama siyasî güç olarak birinci tarikatı NakÅŸibendîlik’in kurucusu Muhammed bin Muhammed Bahaeddin el-Buharî, yani Bahaeddin-i NakÅŸibend, Buhara’da ortasında geniÅŸ bir havuzun bulunduÄŸu avluda etrafı insan boyundan yüksekçe mermerlerle çevrili ve büyücek bir dut aÄŸacının gölgesinde kalan üzeri açık, yani kubbesiz kabrinde yatıyor…
Kabrin önünde ÅŸekil bakımından bizdekileri andıran kitabeli bir mezar taşı var ve kitabede özetle “Burası 1318’de buradaki mübarek Kasr-ı Ârifân köyünde doÄŸan, Baba Muhammed Semmâsî ile Emîr Külâl tarafından yetiÅŸtirilen, hakikatlerin kâşifi ve hakkın halk üzerindeki delîli olan ve 1389’da vefat eden Seyyid Muhammed oÄŸlu Seyyid Muhammed Bahaeddin’in nurlu kabridir” yazılı.
Bahaeddin Nakşıbend’in kabrinden sonra onun asırlar önceki arzusunu yerine getirerek beÅŸ yüz metre kadar yürüdük ve annesinin mezarını da ziyaret ettik…
Bu huzur dolu mekânın gerisinde bulunan medresenin önündeki hayli geniÅŸ meydana gidebilme fırsatını bulanlar, Anadolu’da hâlâ yaÅŸayan bir inancın birebir aynını görüyorlar: Meydanın ortasında, Bahaeddin Nakşıbend’in zamanından kaldığına inanılan ama kurumuÅŸ ve etrafı çevrilerek koruma altına alınmış bir dut aÄŸacı bulunuyor.
Bahaeddin Nakşıbend, anlatılanlara göre etrafın bozkır gibi olması ve tek bir ağacın bile bulunmaması üzerine elindeki dut ağacından yapılma asâsını toprağa vuruyor, yerden su fışkırıyor, baston da yeşillenip dut ağacı hâline geliyor, asırlar boyunca ayakta kalıyor ama zamanla her fânî gibi ağaç da ölüyor.
Türbeyi ziyaret edenler Anadalu’daki benzer efsanevî aÄŸaçlarda olduÄŸu gibi dua ederek kurumuÅŸ gövdesi muhafaza edilen aÄŸacı tavaf ediyor, bez baÄŸlıyor ve böylelikle arzularının kabul olacağına inanıyorlar. Özbekistan’ın din iÅŸleri ile alâkalı idarecileri bu yüzden aÄŸacın önüne üzerinde yine bizde olduÄŸu gibi “AÄŸaçtan bir ÅŸey beklemek bid’attir, din ile alâkası yoktur, isteyeceÄŸinizi sadece Allah’tan isteyin” yazan koskoca bir tabelâ dikmiÅŸler!
MERMER KÄ°TABENÄ°N ALTINDA
Seneler süren seyahatlerinde topladığı 600 bin civarındaki hadisi ayıklayan ve 7 bin kadarını “Câmîü’s-Sahîh” isimli eserinde kayda geçirdikten sonra 870’de vefat eden Ä°mam Buharî’nin, tam adı ile Ebû Abdillâh Muhammed bin Ä°smâîl bin Ä°brahîm el-Cu’fî el-Buhârî’nin türbesi ise, Semerkand’da…
Buharî’nin isminden de anlaşılacağı gibi Buharalı olmasına raÄŸmen kabrinin Semerkand’da bulunmasının sebebinin, Buharalı idarecilerin bazı arzularını yerine getirmemesi olduÄŸu söyleniyor.
Memleketi olan Buhara’dan Semerkand’a geçen, ÅŸimdi ÅŸehrin içinde bulunan ama o devirde Buhara’nın hayli dışında kalan Hartenk köyüne akrabalarını ziyaret giden Ä°mam Buharî, bir günlük bir hastalıktan sonra 1 Eylül 870’de burada vefat etmiÅŸ ve Hartenk’te defnedilmiÅŸti…
Buharî’nin on bir asır boyunca sıradan bir mezar olarak kalan kabrinin üzerine Özbekistan’ın bağımsızlığının ardından, 2000’lerin başında Orta Asya Türk Sanatı’nın özelliklerini taşıyan bir türbe inÅŸa edildi. Asıl kabir, eski Türk mezar geleneÄŸine uyularak “zîr-i zemîn” yani yeraltındaki mezar odası olarak tutuldu ve yukarıya, kabrin tam üzerine isabet eden yere de mermer bir sanduka kondu.
Meclis BaÅŸkanı Binali Yıldırım ile yaptığımız ziyarette Timur’un türbesinde olduÄŸu gibi Buharî’nin de asıl kabrine, yani mezar odasına girdik. Kur’an burada okundu, dualar da yine burada üzerinde mermere iÅŸlenmiÅŸ bir kitabenin bulunduÄŸu mezarın hemen yanıbaşında edildi.
KABRÄ° BETONUN ALTINDA KALDI
Sünnî Ä°slâm Dünyası amelde “Ä°mam-ı Âzam” olarak bilinen Ebu Hanife’ye, itikad bahislerinde de genellikle iki imama, Ä°mam EÅŸ’ârî ile Ä°mam Mâturîdî’ye baÄŸlıdır ve Türkiye’de asırlar boyunca itikaddeki mezhep imamı olarak Mâturîdî kabul edilmiÅŸtir… Hanefîlerin ekseriyeti Maturîdî’yi, Åžafiîler de EÅŸ’ârîyi imam kabul ederler ise de Maturîdî ile EÅŸ’ârî arasında temelde çok önemli bir fark yok gibidir, deÄŸiÅŸik görüşleri genellikle ayrıntılardadır.
944 yılında vefat eden ve tam adı Ebû Mansûr Muhammed bin Muhammed bin Mahmûd el-Mâtürîdî es-Semerkandî olan Ä°mam Mâturîdî de isminden anlaşılacağı gibi Semerkandlı, Semerkand’ın Mâtürîd kasabasından idi. Kabrinin bulunduÄŸu Siyab mahallesindeki mezarlık Özbekistan’ın Sovyetler BirliÄŸi’nin parçası olduÄŸu senelerde iskâna açılmış, önceleri mezarlık olan alanın tamamına beton dökülmüş, Mâturîdî’nin kabri bir evin bahçesinde kalmıştı!
Özbekistan, bağımsızlığının ardından Ä°mam Buharî’nin kabrinin inÅŸasında olduÄŸu gibi Mâturîdî’nin kabrinin bulunduÄŸu alandaki evleri de yıktırdı, dökülmüş betonları kaldırdı ve mezarın üzerine bir türbe, etrafına da fıkıh eÄŸitimi veren bir külliye inÅŸa ettirdi. Mâturîdî’nin etrafında yattıkları bilinen ama mezarları zamanla kaybolan diÄŸer din âlimlerinin kazılarda çıkan granitten dil ÅŸeklinde yapılmış mezartaÅŸları da Mâturîdî’nin mermer sandukasının etrafına yerleÅŸtirildi…
AVRUPA’YA ARA VERÄ°P BURALARA GÄ°DÄ°N!
Daha önce de yazmıştım: Türk ve Ä°slam Tarihi’nin en eski medeniyet merkezlerinden olan Buhara, Semekand ve Hive’de “Taht Oyunları” dizisinin çevrildiÄŸi mekânlara rahmet okutacak derecede esrarlı bir hava teneffüs edilir ve bu ÅŸehirler muhteÅŸem bir film plâtosunu andırırlar…
Yurtdışı seyahatlere çıkmaya meraklı olanlar Paris, Londra, Roma, New York, vesaire gibi merkezleri zaten görmüşlerdir ama on dördüncü asrın meÅŸhur ÅŸairi Åžirazlı Hâfız’ın “Bir Türk güzelinin yanağındaki bene tercih ettiÄŸini” söylediÄŸi Semerkand ile Buhara henüz hiçbirinin mâlûmu deÄŸildir…
Bu ÅŸehirler Türkiye’ye sadece dört saat mesafede; üstelik Semarkand, Buhara ve Orta Asya’daki diÄŸer ÅŸehirler Anadolu’ya gelmeden önceki mekânımız, yani anavatanımızdır; dolayısı ile seyahate düşkün iseniz ve mâlî durumunuz da müsait ise Avrupa baÅŸkentlerine defalarca gitmeye bir an için olsun ara verin ve bu beldeleri ziyaret edin…
***
Meclis BaÅŸkanı Binali Yıldırım, eÅŸi ve bazı heyet mensupları, Ä°mam Buhari’nin mezar odasındaki duada.
Özbekistan Millî Orkestrası, Buhara’daki meÅŸhur Kelan Camii ile Mir Arap Medresesi’nin önündeki meydanda, muhteÅŸem bir atmosferde konser veriyor ve orkestranın hemen gerisinde, 1120’lerde yapılmış olan meÅŸhur Kelan Minaresi yükseliyor. Özbekler, Mustafa Kemal PaÅŸa’nın ordularının 1921 Eylül’ünde Sakarya’da kazandığı zaferi öğrenmelerinin hemen ardından bu meydanda toplu şükür namazı kılmışlardı…
KAYNAK: HABER TÃœRK
Henüz yorum yapılmamış.