Makale
Ne ka ekmek o ka köfte
imdi olduÄŸu gibi Osmanlı zamanında da okulların önünde seyyar satıcılar olurmuÅŸ. Köfte satıcılarının standardı “BeÅŸ ekmek beÅŸ köfte”... Yani beÅŸ para bedelindeki ekmek arasına beÅŸ paralık da köfte konurmuÅŸ. Talebenin biri, ekmek arasına konulan köfteyi azımsayarak köfteciden biraz daha köfte koymasını istemesi üzerine satıcı onu bilgece uyarmış: “Ne ka ekmek o ka köfte!” Yani bu ekmek (malzeme) ancak bu kadar köfte (yük) kaldırır, daha fazlasını çekmez... Eldeki olanaktan, malzemeden alınabilecek sonuç bundan ibarettir! Åžartları zorlama! Ziya PaÅŸa’nın beyti tam da bu fikri dile getiriyor:
İdrak-i maâlî bu küçük akla gerekmez
Zira bu terâzi o kadar sıkleti çekmez.
(Bu küçük akla büyük meseleleri ve sırları kavramak, akıl erdirmek gerekmez; çünkü bu terazi o kadar ağırlığı çekmez).
Bu deyimin bir de karşı söylenişi var: ne ka köfte o ka ekmek! Bu söyleyiş ilkinden farklı. Bu söyleyiş, aldığı köfteye karşılık gelen ekmeği aldıktan sonra, az katığını çok ekmekle kompanse etmek isteyen açıkgöze verilen cevap...
İlkinde az ekmeğin içine çok köfte doldurmak söz konusu iken; yani kısıtlı imkân ile çok verim elde etmek istenir iken; ikincisinde, karşılığı olmayan veya bedeli ödenmemiş bir imkâna kavuşmak isteniyor.
Bu demektir ki, öyle bedavacılık yok. Bedelini ödediğin kadar karşılığını alırsın. Bu söyleyiş ilk söylenişin mefhumu muhalifini dile getiriyor. Eğer daha fazlasına sahip olmak istiyorsan daha fazla ödemelisin. Bedelini ödemeden ona sahip olunmaz.
Her iki deyiş iktisatta olduğu gibi siyasada da geçerlidir.
Ne kadar ekmek o kadar köfte deyişinin siyasadaki karşılığı belki şöyle bir tablo ile özetlenebilir: ekmeğin büyükse, ona mukabil talep edeceğin ödün de o ölçüde büyük olur. Sen büyüksen, istiap haddin genişse, buna mukabil elde edeceğin verim ve sonuç da o ölçüde genişler. İstiap haddin yeterli değilse zaten talep ettiğin imkânlar sunulsa bile onu taşıman mümkün olmaz.
Öte yandan iktisatta da siyasada da açıkgözlüğe pirim yok... Bedelini ödemeden bir karşılık alınmaz. Eldeki imkânlar ne kadar bir karşılık gerektiriyorsa anca o kadarına ulaşmak ve o kadarını elde etmek mümkündür. Daha fazlasını istiyorsan daha fazla ödemek zorundasın.
Sonuç: Kudretin ölçüsünde talepte bulunursan karşılığını alırsın; talebin kudretini aşarsa avucunu yalarsın.
Henüz yorum yapılmamış.