Sosyal Medya

Makale

Ahretliğin Yadigârları

Köhnemiş haneler;

Senelerin kahrı ile belleri bükülmüş birbirlerine yaslanmışlar.

Ahşabın güleç yüzü solmuş, yaldızları dökülmüş. İhtiyar dişler gibi birer birer eksilen nadide oyma parçalarının yokluğu iğreti tahta parçaları ile teskin edilse de zaruretten mütevellit, kestirmeden uzatılan soba borusuna dargın ahşap ev son demlerini yaşamakta. 

Gönüller köhnememiş besbelli.

Haminne sırtında hırkası gönül gözü körpe çiçekleri ile hemhal.

Yaşamın kanıtı gibi sıralanmış saksıdaki çiçekler, siyah beyazın mütevazı görselliğinde yine de temaşa eyleyebilenlere rengârenk hissiyatını vermekten geri durmuyorlar.

Haminnenin hırka cebi şişkince… Bir sihirbaz gibi bu küçücük cepten çıkardıkları ile muhatabını şaşırtan, sevindiren harikalar hazinesi. Mahalledeki yetime bir horoz şekeri, ocağını yakamayan acemi gelinlere kibrit ve çıra, toruna kokulu bir portakal, bir sıra iplik ve iğne, birkaç düğüme, sokaktaki çocuğunun çığlığına koşan annenin telaşa kapadığı kapısına biri mutlaka uyacak irili ufaklı anahtarlar, komşunun gelinlik kızına pek minik sayılmayacak kapsamlı bir dantela örneği. Daha neler…

Haminne, ahretliğinin öksüz çiçeklerini şefkatle sularken dilinde Fatiha vardır.

Göçüp giden sadece bir komşu değildir. Birbirlerine yaslanarak ayakta kalmaya çalışan haneler gibi bazen uzun cümleler ile çoğu kez uzun suskunluklarla birbirlerine dayanmış koskoca ömürler. Çok uzun yıllar önce yerleşme telaşında gözlerinin içi gülen taze bir gelinin bıraktığı çorbanın sıcaklığı ile ekmeğin pamukluğu hiç kaybolmamıştır… Ahretliğinin en çok içi gülen gözlerini severdi. Bir de kahvesinin köpüğünü. 

Çiçekler hepten öksüz kalacaklar, hayırlısı… 

Bir hayat biter bir diğeri başlar. Baki halan, Hayat Sahibi O’dur. Ya Hû.

 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.