Sosyal Medya

Makale

Küresel güçlerin Suriye oyunu

Bildiğiniz gibi geçen hafta Cuma günü Astana sürecinin bileşenleri İran’ın başkenti Tahran’da sürmekte olan Suriye krizine bir çözüm bulmak için Türkiye-İran-Rusya üçlüsü bir araya gelmişti.

Zirvede hangi tarafın ne söylediği canlı yayında verdiği için tüm dünya takip etti. Herkesin merak ettiği zirve bitti ama İdlib’te bombardıman ve sivil ölümler devam ediyor.

Bu yazıyı yazmadan önce İdlib’te bulunan önemli bir kaynağı telefonla arayarak sahada olup bitenleri sorduğumda :’’ Maalesef sivil ölümlerin devam ettiğini hatta bir sağlık merkezinin bile rejim tarafından vurulduğunun’’ bilgisini vermişti.

İdlib’te yaşayan insanların ‘’Tahran’da yapılan üçlü zirve hakkında ne düşündüklerini’’ sorduğumda ise, verdiği cevap: ‘’İnsanlar çaresizlikten dolayı bir ümit besliyorlardı ama gittikçe o ümit de tükeniyor.’’ diye cevapladı.

Tahran’daki zirveden birkaç saat sonra ABD’nin yaptığı açıklamada ‘’kuvvetlerinin Suriye’de süresiz kalacağını’’ duyurmuştu.

Suriye haritasına baktığımızda petrol koyularının bulunduğu Fırat’ın doğusuna ABD yerleşmiş durumda. Rusya ise, Akdeniz’de keşfedilen doğal gaz kaynaklarının bulunduğu yere yerleşmiş.

Dolaysıyla Suriye’nin bu son tablosu gösteriyor ki, ABD ile Rusya’nın belli bir oranda birbiriyle rekabetleri olsa da büyük oranda ise, anlaşarak işlerini yürütüyorlar.

ABD, Rusya’yı ‘’Esat rejimini desteklemekle’’ suçluyor, Rusya da, ABD’yi ‘’Suriye’yi istikrarsızlaştırmakla’’ suçluyor. Ama her iki taraf da birbirlerinin aleyhinde suçlamanın dışında somut bir adım atmıyor.

Tüm bu gelişmeler gösteriyor ki, küresel güçlerin ne söylediklerine değil, ne yaptıklarına bakılmalı.

küresel güçlerin sahadaki durumuna bakalım

ABD, fikri desteği Siyonistlerden, parasal desteği S.Arabistan’dan, sahada ölmek için PKK’yı arkasına alarak hareket ettiğini görüyoruz. Rusya ise, siyasi desteği Çin’den, sahada da İran ve Esat rejimini arkasına alarak hareket ediyor.

Gördüğünüz gibi kaynakları aralarında bölüşenler ABD ile Rusya’dır ölenler ise, bu coğrafyanın çocuklarıdır. Bu çelişkinin yüzde yüz kazançlı tek ülkesi ise, İsrail’dir.

Peki, ne hedefleniyor?

İsrail’in güvenliği için Suriye’yi üç parçaya ayırmak istiyorlar. Türkiye ve İran’ı da iç karışıklarla meşgul etmek istiyorlar.

ABD’nin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Joseph Dunford geçen hafta ‘’ABD’nin Yunanistan’da askeri varlığını genişletmeyi düşündüğünü’’ açıklaması, İncirlik üssünü Yunanistan’a taşıyıp orada Türkiye’yi terörle meşgul edip, Doğu Akdeniz’deki enerjiyi aralarında pay etmeyi hedeflediklerini düşünüyorum.

İran’ın Avrasya müttefiki Rusya’da farklı değildir. İsrail, İran’ı Suriye’den çıkartmaya çalışıyor ama Rusya tepki göstermiyor. İsrail, İran’ın Suriye’deki hedeflerine 200’den fazla saldırılarda bulunuyor, Rusya buna da tepki göstermiyor. İran’da artan gösterilerin arkasında hep bu planlar var.

Sonuç:

Türkiye ve İran’a tarihsel bir sorumluluk düşüyor. Bölgenin önemli iki devleti, bölgesel rekabetlerini bir kenara bırakıp kendilerine yönelmiş, küresel güçlerin oyununu birlikte bozabilirler. Türkiye ve İran’ın dayanışması sağlanabilirse, bunun sonuçları geniş bir coğrafyaya yayılarak gerçek bir birlikteliğin oluşmasına da zemin hazırlar. Nesilden nesile aktarılan Şii-Sünni ihtilafına da ciddi pozitif bir katkı yapmış olurlar.

Türkiye bu vizyona sahip ama İran mezhep taassubunu aşabilecek mi?

KAYNAK: MİLAT

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.