Sosyal Medya

Makale

Sağlıkta Şiddet mi Çarpık Sistemin Cinneti mi?

Sağlıkta şiddet haberinin geçmediği gün yok gibi.

Sanki insanlar doktor dövmek için sıraya girmiş.

Vaka bir gerçek, sebepler ise muhtelif.

Küresel ilaç kartelleri, doktor kibri, medya, devletin sağlık uygulamaları, toplumsal yozlaşma vs.

Sistem çarpık olunca sancı/çatışma kaçınılmaz oluyor.

Küresel İlaç/Medikal Karteli:

Maalesef ülkemizdeki sağlık düzeni insanlara hizmetten ziyade Küresel Sağlık/İlaç Kartellerinin daha çok kazanmasına yönelik dizayn edilmiş.

Devlet, hastane, doktor, eczacı, diğer sağlık çalışanları hepsi farkında olmadan elbirliğiyle ilaç/medikal kartellerini zengin etmek üzere çalışıyorlar.

Bu kurulu sistem hastaya müşteri gözüyle bakıyor. Hasta, müşteri (mal) olunca sıkıntılar oluşmaya başlıyor.

Doktor Kibri:

Toplumumuzda doktorun yeri ayrıdır; hep seçkin (kutsi) bir zümre olarak bakılmıştır.

Tıp Fakültesine başlayan her öğrencinin bilinçaltına hem çevre hem de okul olarak bu seçkin/kutsi makam işlenir.

Kendini seçkin gören bir zihniyet haliyle kendinde bir ayrıcalık, dokunulmazlık ve keyfilik hakkı görür.

Eskiden insanlar da böyle düşünürdü; doktorun karşısına çıkarken önünü ilikler, kelimelerini özenle seçer, doktor fırçalasa bile gıkını çıkarmazdı.

Ama dönem değişti; artık insanlar tabiplere ve sağlık çalışanlarına eskisi gibi ayrıcalıklı bakmıyorlar. Sağlık için öyle veya böyle ciddi meblağlar ödeniyor ve insanlar maddi bedelini ödediği hizmeti eksiksiz istiyor.

Beklentisini göremeyen insanlar asabileşiyor/hırçınlaşıyor.

Bugün farklı kesimden birçok meslek erbabı da şiddet görür ama bunun için bir ayrıcalık beklemez. Ama tıp camiasına baktığımızda (eczacılar da dâhil) istenen dokunulmazlık zırhında bile bir kibir görürsünüz.

Tabii ki kime karşı olursa olsun şiddetin mazur görülecek bir tarafı yoktur.

Soruna sadece sağlık çalışanı olarak baktığımızda çözüm bulamayız. Ne zamanki şiddet görenin etiketine bakılmadan çözüm aranırsa o zaman umut var demektir.

Ä°letiÅŸimsizlik:

Muhataplık bakımında hastalar ve refakatçileri çok zorlu kitledir.

Hasta, genelde acı içindedir; yanındaki refakatçi ise hastayla beraber endişe ve hüzüntaşır.

Normal uygulama ve protokol süreçlerine bile sabırsız ve tepkili olurlar. İşlerin tıkandığı/aksadığı yerde hırçınlaşırlar.

Bu zor psikoloji ile mücadele etmek, izahat yapmak öyle kolay iş değildir.

Maalesef doktor camiasının önemli kısmı (özellikle kamuda olanların) hastalarla iletişimi yeterli değil ve ulaşması zor insanlardır.

Hemşire, hasta bakıcı gibi bazı yardımcı sağlık elemanlarının, doktorluk ayrıcalığının gölgesine sığınarak hasta karşısında amir gibi durmalarını da hesaba kattığımızda çatışma kaçınılmaz oluyor.

Artan Åžiddet EÄŸilimi:

Eskiden insanlar devlet dairelerinde onca horlanmalarına, itilip kakılmalarına sabrederlerdi.

Eskiden susup hakkını aramamak ne kadar yanlış idiyse bugün tahammülsüzleşip şiddete meyletmek de bir o kadar yanlış.

Dün, devlet memurlarına padişahmış gibi boyun eğenler bugün devlet memurlarına köle gibi bakıyor.

İfrat tefrit arasında vasat bir yol bulmadıkça bu sıkıntılar bitmeyecek.

Devletin Sağlık Politikası:

Yukarıda belirtildiği gibi sağlıkta şiddetin birçok sebebi var ama ana sebep Devletin Sağlık Uygulamalarından kaynaklanıyor.

Sağlık giderleri, devlet bütçesinde ciddi yer kaplıyor.

Yetkili bürokratlar, hastanın ilaca ve sağlık hizmetlerine ulaşmasını zorlaştırdıkça sağlık harcamalarının azalacağını sanıyorlar.

SGK, ilaç ve sağlık hizmetinin fiyatı arttıkça ona ulaşmayı zorlaştıracak kurallar koyuyor:

Örneğin, ilacın ödenmesi için daha üst sağlık kuruluşuna gidilmesini, belli uzmanların reçete etmesi, rapor çıkarılması şartlarını koyuyor.

Ayrıca, bu ilaçları sıkça reçete eden doktorları adeta taciz edercesine soruşturup takip ediyor.

Durum bu olunca çoğu doktor hastanın talep ettiği ilacı ya yazamıyor ya da yazsa bile yazmaktan imtina ediyor.

Çoğu kişi farkında değil ama hem SGK hem de Sağlık Bakanlığı, antibiyotiklerin yazılımını ciddi şekilde engelliyor.

Teorik olarak doğru bir karar. Bilinçsiz antibiyotik kullanımının getireceği büyük riskler var.

Lakin SGK ve Sağlık Bakanlığı, antibiyotik yazılmamasını adeta saplantı haline getirdi. Doktorlara büyük baskı uygulanıyor.

Dün leblebi gibi antibiyotik yazdıran hasta, bugün “olmaz” lafını duyunca öfkeleniyor.

İlaçların reçete edilmesindeki zorluklar, piyasada bulunmayan ilaçlar, hastanelerdeki sorumsuz kuyruklar ve ileri tarihe verilen randevular, ilaç farkları, muayene ücretleri, reçete yazılım bedelleri vs derken çarpık sistemin tüm öfkesi göz önündeki doktora, eczacıya ve diğer sağlık görevlilerine yöneliyor.

Aslında sağlık çalışanları, devletin çarpık sağlık uygulamalarının kurbanı durumundalar.

Özetle; şiddetin hiçbir bahanesi olamaz ama mevcut durum ve uygulamalar da insanı şiddete zorluyor.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.