Sosyal Medya

Makale

27 Temmuz Sendromu

27 Temmuz 2017 de Ä°stanbul’a tıkıştırılanlar için normal bir yaz günüydü. Ä°nsanlar sıcak bir günün mesaisini sonlandırıp araçlara yöneldiÄŸi 17.50 sıralarında gün ışığı altındaki Ä°stanbul, saatler 18:00'i gösterdiÄŸinde tam anlamıyla geceyi yaÅŸamaya baÅŸladı. Tüm ÅŸehri karanlık altında bırakan bulutlardan ÅŸiddetli bir yağış baÅŸladı. 20 dakikada metrekareye 40 kilogram yaÄŸmur düşen bu ÅŸiddetli yağış esnasında 372 ÅŸimÅŸek ve yıldırım hadisesi gözlendi.Fırtına ve hortum nedeniyle boÄŸazın rengi kahverengi oldu.Metrobüs, metro, vapur seferleri yapılamadı, yolları su basınca trafik felç oldu.

Åžiddetli yaÄŸmur daha sonra yumurta büyüklüğünde doluya dönüştü. Gökten inen buz parçaları birçok arabada hasara yol açtı. Apartmanların mantolama yapılan dış yüzeylerinde kalıcı delikler oluÅŸtu. Dolunun verdiÄŸi hasar ürkek kent insanında yeni bir korku üreterek sinmesine yol açtı. Artık felaket tellalı Akom’u kaynak gösteren medyanın, doluya ait arÅŸiv görüntüleri eÅŸliÄŸinde yaptığı uyarılar neticesinde kapalı otoparklar dolup taşıyor. Açıkta kalan arabaların sahipleri, buzdolabı kolileri, halılar, kilimler, sünger yataklar ile araçlarını koruma altına almaya çalışıyorlar. ‘Mal canın yongasıdır’ adlı bu endiÅŸe sarmalı bu yıl da tekrarlandı.

17 AÄŸustos depremi sonrası yaÅŸanan yıkımlar ile köpürtülerek beklenen Ä°stanbul depremi nedeniyle bastığı topraktan emin olmayanlar bu sefer de dolu nedeniyle gökyüzünden de felaket bekler oldular. Fay hattı korkusunu “Pay Hattı” kazancına dönüştürenlerin dolu sonucu ceplerini nasıl dolduracakları ise merak konusu…

27 Temmuz dolu yağışından dokuz gün önce 18 Temmuzda meydana gelen yağmur 45 dakika süre içerisinde 50-60 kg yağış bırakarak su baskınlarına neden olmuştu. Bundan dolayı göğün kararması şiddetli bir yağmurun geleceği ile sınırlı bir korkuyu beslediğinden eve geç varmanın dışında kimse bir şey beklemiyordu. Fizik ile metafiziğin ayrı ayrı kodlanarak oluşturduğu modern zihinde, gökte yaşanan olaylar meteorolojinin sahasına giriyordu ve onun yapacağı uyarıları ve alınacak önlemleri takip etmesi tüm seküler zihinlerin beklentisiydi.

Tedbir almak adına oluşturulan yeni korkularla yerden ve gökten bile emin olmayan ürkek kent insanını sindiren bu olağan dışı olaylar benim içinde önemli uyarılardı.Peki,27 Temmuz Kevni ayetini nasıl kodlamalıyım diye düşündüğümde bir ayet zihnime nüzul oldu.

Derken, yüklü bir bulutun vadilerine doğru yaklaştığını gördüler ve "Bu bize yağmur getiren bir buluttur" dediler. Aksine o gelmesini acele istediğiniz şeydir: içinde acıklı bir azabı barındıran bir bela kasırgası...(Ahkaf / 24)

Hud’un (as) tüm uyarılarına direnen Ad kavmi azgınlığını doludizgin sürdürüyordu.  Ne de olsa o topraklar onlarındı ve gökten de onların ürünlerini arttıracak bereketli yaÄŸmurların yaÄŸmasından baÅŸka ne beklenebilirdir ki? Bulutlar göğü kaplayıp fırtına baÅŸladığında yine aynı ÅŸeyin olacağına inanıyorlardı. Zira yaptıkları azgınlıklar neticesinde yeryüzünü fesada boÄŸan zalimliklerinin gökle ne ilgisi vardı? Yer de onlarındı(!) gökte onlarındı(!) O topraklar ÅŸanlı Ad kavminindi ve tüm tasarruf kendilerine aitti(!) Ãœstelik bunlar büyük tufanda Nuh’un gemisine binerek kurtulan müminlerin nesilleriydi. Nuh’un izinden giden, Hud’un tüm uyarılarına karşı azgınca direndikleri günlerden bir gün…

Peki, bu uyarıları ciddiye almayan Ad kavmi Kuran’da nasıl resmedilir?

Nuh kavminden sonra onların yerine getirilen ve onlardan daha üstün kılınan (Araf/69) Âd kavmi, Hûd’un peygamber olarak gönderildiÄŸi Ahkaf bölgesinde yaÅŸamıştır (Ahkaf /21). Her yüksek yere alâmetler diken, temelli kalmayı düşünerek saÄŸlam yapılar yapan, mallara ve sürülere, eÅŸsiz baÄŸ ve bahçelere sahip olan bu insanlar (Åžuara/128-134) servetlerine ve güçlerine güvenerek gurur ve kibre kapıldılar. Ãœrettirdikleri putperestlik üzerinden kazandıkları dokunulmazlıklarla halkını soyup soÄŸana çeviriyorlardı. Hz. Hûd hiçbir ücret talep etmeden onları Allah’a kulluÄŸa ve tövbeye davet etmiÅŸse de onlar devamlı kazandıran ve dokunulmaz kılan sahte kutsallarını bırakmayacaklarını belirterek Hûd’u beyinsizlik ve yalancılıkla suçladılar (Araf /66; Hûd /53; Åžuara/139). Hûd ise kendisinin Allah’ın elçisi olduÄŸunu, onlara sadece vahyi bildirdiÄŸini, taptıkları putları bırakmaları gerektiÄŸini, aksi takdirde Allah’ın gazabına uÄŸrayıp iÄŸrenç bir duruma düşeceklerini söyleyerek uyarmaya devam etti (Araf/70-71), fakat onu dinlemeyen kavmi, “Tehdit ettiÄŸin azabı getir” diyerek kendisine meydan okudu (Ahkaf /22), Bunun üzerine Allah, inkâr ve taÅŸkınlıklarının cezası olarak onları helâk etmek için vadilerine doÄŸru yayılan bir bulut ÅŸeklinde gördükleri kasırgayı yaÄŸmur bulutu zannedip sevinmiÅŸler, kasırga gelince insanları sökülmüş hurma kütükleri gibi yere sermiÅŸ, kül edip savurmuÅŸtu…

Gösterilenler ile sindirilip yeni fobiler edinmek istemeyenler, yaÅŸadıklarını bir Kevni ayet olarak görüp, bunun ışığında yaptığı Kur'an okumalarıyla çevresine ümit olmalıdırlar…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.