Makale
Zafer Zaafı
Hayatta, her ÅŸeyde olduÄŸu gibi, zafer de sınav sebebidir…
Sebepler âleminde zaferin zahiri sahibi biz görünebiliriz, ancak zaferin asıl sahibi müsebbibu'l esbabı asla unutamayız…
Zafer de bize emanettir… Zaferle gelen sorumluluk bilinci belimizi bükmeli, ‘Bu ağır yükün altından nasıl kalkabilirim?' kaygısı ile kulluÄŸumuzu gözden geçirmeliyiz. Çünkü herkes zaferi taşıyamaz.
Zaferle tanınmaz hale gelen nicelerini gördük, deÄŸil mi? Sakın zafer bizi zaferin gerçek ‘sahibi'nden uzaklaÅŸtırmasın, bize O'nu unutturmasın… Ve bizi utandırmasın…
Sanki zafere susamış olan bizler, insanımıza zafer sonrası ‘zafer ahlakı' bilincini vermeyi unutuyoruz… Her zaferin bir risk içerdiÄŸini hatırlamıyoruz… Zavallı insan, zaferle ‘ne oldum delisi' oluveriyor… Zafer zafiyetleri, zeminimizi zorluyor ve kayıyoruz…
‘Zaferi hangi zerafetle karşılayacağız?' sorusu önemli…
Zaferde duracağımız yeri bilmek erdemdir… Haddini bilmektir…
Zaferi kendine yazma… Zafer bizim zaferimiz olabilir ama sakın zaferi kendimizden bilmeyelim… ‘Zafer sadece ve daima Allah'tandır.'
Evet, zaferi nasıl okumalıyız? Zaferi mü'mince nasıl karşılamalıyız? Zaferin bizce kutlaması nasıl olmalıdır?
Hamdimizi arttıracak başarılara muhtacız.
Zikrimizi ziyadeleÅŸtirecek zaferleri özleriz…
Biz dünün boynu bükükleri, bugün zaferin büyüsü ile nasıl böbürlenebiliriz? Başarı ile nasıl büyüklenebiliriz?
Sakın muhteÅŸem ve muazzam zaferler muvazenemizi bozmasın…
Biliyoruz ki, Allah'tan bağımsız bir zafer düşünülemez.
Bedir savaşında attığı çakıl taşlarını düşmana isabet ettiren, görünürde Hz. Peygamber (sav) idi. Fakat işin aslını bizatihi Allah (cc) açıklıyor:
‘Attığın vakit sen atmadın, Allah attı.' (Enfal, 17)
Zaferi, baÅŸarıyı, kazanmayı Allah'a hasretmek sadece bir hakikatin tespiti deÄŸil, aynı zamanda haddini bilmektir… O aziz olan Allah dilerse vezir de eder, rezil de… Rezzak olan Rabbimiz, rızkı açar da kısar da… Kim karışabilir?
Topraktan yaratılan bizler tekasür, tefahür, tekebbür körleşmesine nasıl düşebiliriz?
Ey zafere susamışlar, gelen zaferler sarhoÅŸluÄŸa dönüşmesin, yeni savrulmalara neden olmasın… Galibiyetin gururu, kalplerin gafletidir…
ÇoÄŸu zaman zafer, akleden kalbi köreltiyor. Kahraman olmanın kahredici kibri insanda kiÅŸilik bırakmıyor…
Kibir ve gurur içeren zaferler, zevali çabuklaÅŸtırıyor…
Zafer, kin ve kıskançlıkları kamçılıyor, hased ve husumetleri harlıyorsa, hayatın hayrı ve huzuru bitti demektir…
Ä°stikbar ve istiÄŸnanın ilacı ise istiÄŸfardır…
Nasr (zafer) suresi zaferi nasıl karşılamamız gerektiÄŸini bizlere söylüyor… ‘Allah'ın yardımı ve zaferi geldiÄŸinde, insanların akın akın Allah'ın dinine girdiÄŸini gördüğünde, Rabbine hamd ederek tesbihte bulun ve O'na istiÄŸfarda bulun. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir.'
Hamd, tesbih ve istiÄŸfar… Üç anahtar kelime… Elhamdülillah… Sübhanallah… EstaÄŸfirullah…
EÅŸya ve olayları Allah merkezli okumak…
Alkış, alayiÅŸ arayışına girmeden aÅŸkınlık, arınmışlık ve adanmışlık ruhu ile duruÅŸumuzu netleÅŸtirmek…
Evet, yengi, yenilgi önemli deÄŸil, önemli olan durduÄŸumuz yerdir… Kimse kendini yenilmez zannetmesin… Düşmez kalkmaz bir Allah'tır…
Mahkeme kadıya mülk deÄŸildir… Her baharın bir kışı, her gündüzün bir gecesi vardır…
MaÄŸlubiyet ve mazlumiyet günlerinde boynu bükük duranlar, muvaffakiyet ve mazhariyet günlerinde, bize yakışan tevazu ile başımızı önümüze eÄŸmektir…
Ä°ÅŸte son Nebi'nin Fetih Günü… Şölen, ÅŸatafat, şımarıklık yok, sadece şükür ve secde var. Fetih günü taÅŸkınlık yapan birkaç sahabeyi Efendimizin nasıl uyardığını hatırlıyoruz, deÄŸil mi? Şımarma, semirme yok, sevinçleri bile ölçülü...
Evet, sevincimiz bile incitici olmayacak…
Galibiyetler gelip geçici, kalıcı olan tevazu ve takvadır…
‘Allah, günleri insanlar arasında döndürüp duruyor…'
Bedirlerin sonrasında Uhudların, Mekke Fetihleri sonrasında Huneynlerin olduÄŸunu unutmayalım…
‘Hani ÅŸu tüm geniÅŸliÄŸine raÄŸmen yeryüzünün dar geldiÄŸi günler…'
Çoklukla şımaranlara Allah'ın ÅŸamarı ÅŸedid olur… Yüksekten uçanların düşüşü feci olur… Hızlı çıkışların iniÅŸi acı olur…
Devranı döndüren Allah'tır, duruÅŸumuza dikkat edelim…
Tevazu Rahmani, tekebbür Åžeytanidir…
Ä°stikbar, istiÄŸna, intikam, ihtiÅŸam ve imtiyazın istikbali yoktur; istiÄŸfar ve ihlastan kopmayalım…
Güç zehirlenmesi tüm güzellikleri götürüyor… Ä°nsanın en güçlü olduÄŸu an, aynı zamanda en ciddi zaafları taşıdığı vakittir… Kazandığımız zaferler sakın rızayı ilahiden bizi koparmasın…
Başarı ve zafer günlerinin günlük yaşamımıza yankı ve yansıması nasıl oluyor? Allah'a yakınlaşıyor muyuz, yoksa uzak mı düşüyoruz?
Her zafer bir sonuçtur… Sonucu doÄŸuran süreci ve sonuç sonrası seyri doÄŸru deÄŸerlendirmeliyiz…
Her daim Allah'a teÅŸekkür borçluyuz…
Ya O elini bizden çekerse nasıl ayakta durabiliriz?
Biz gariplere, galibiyetini çok görme Allah'ım!
‘SevineceÄŸiniz baÅŸka bir kazanç daha var: Allah'tan bir yardım ve yakın bir zafer. Müminleri müjdele!' (Saf, 13)
Henüz yorum yapılmamış.