Makale
Kimin Her Ä°stediÄŸi Olmaz
İnsanın her isteğinin gerçekleşmesi elbette mümkün değildir. Bu anlamda bağlamın siyak-sibak olarak anlam seçiminde oynadığı rol açısından oldukça önemli bir örnek de şu ayettir:
اَمْ لِلْاِنْسَانِ مَا تَمَنّٰى
“Yoksa insan, her arzu ettiÄŸi ÅŸeye sahip mi olacaktır?” (1) ayetinden ilk bakışta insanın her istediÄŸinin olmayacağı anlamı çıkar. Bir insanın her istediÄŸinin olması mümkün de deÄŸildir. Buradan hareketle insan sabretmesini, hırslarına hâkim olmasını bilmeli ve doÄŸru yoldan ayrılmamalı, yani kiÅŸi her istediÄŸinin olmayacağını bilmeli ve ona göre davranmalıdır. Fakat bu ayetin önü ve arkası itibariyle içinde bulunduÄŸu baÄŸlam dikkate alındığında en azından meselenin muhatapları açısından bu anlamların çıkarılabilmesi doÄŸru deÄŸildir. Tek başına ayetten anlaşılma ihtimali bulunan bu ve benzeri manaların ayetin baÄŸlamıyla ilgisi yoktur.
Mekke’nin ilk tebliÄŸi yıllarında Necm suresinin indirildiÄŸi dönemde müminlere “Her istediÄŸiniz gerçekleÅŸmez.” demek, moral bozmaktan ve ümit kırmaktan baÅŸka bir iÅŸe yaramaz. Dolayısıyla burada muhatap onlar deÄŸil, arzularını otorite edinen müşriklerdir.
Ayetin baÄŸlamından koparılarak kendisine kazandırılan mananın doÄŸru olması insanı yanıltmamalıdır. (2) Nitekim burada sözün baÄŸlamı, ayete ilk bakışta anlaşılandan baÅŸka bir anlam yüklemektedir. Ayetin içinde bulunduÄŸu baÄŸlam; müşriklerin Lat, Menat ve Uzza adlı putlarına taktıkları isimler ve yükledikleri anlamlarla ilgilidir. (3) Onlar, bu sembollerle Allah’ın kızları kabul ettikleri melekleri kastetmektedirler. Bu meleklerin kendilerine ÅŸefaat ederek kurtaracaklarını düşünerek suç iÅŸlemeyi meÅŸru görmektedirler. Ayet ise bunun bir zan ve hayal olduÄŸunu ifade eder. Meleklere diÅŸi isimleri verenlerin ahirete inanmayanlar olduÄŸunu söyleyerek onların sorumluluktan kaçmak adına böyle sinsice davrandıklarını açıklar. Allah hakkında dile getirilen bu türden beklentilerin boÅŸa çıkacağından bahseder. Devamında “Onun için sen bizi anmaktan yüz çeviren ve dünya hayatından baÅŸka bir ÅŸey istemeyen kimselere yüz verme.”(4) denilerek onların asıl maksatları dile getirilir. Zanlarına uyarak melekleri diÅŸi ilan eden bu insanların ahireti inkâr etmesi, bu tutumlarıyla bir menfaatin, dünyevî bir hesabın peÅŸinde olduklarını anlatır. Ä°ÅŸte her arzu ettiÄŸi ÅŸeye sahip olamayacak denilirken kastedilen de bu hesaptır. (5)
Öyleyse ayet, “Yoksa insan, kendi uydurduÄŸu putları ve onlar hakkındaki zanları peÅŸinde koÅŸarak sonuçta mutlu olacağına dair her temenni ettiÄŸi ÅŸey gerçekleÅŸir mi sanıyor?” anlamında olmalıdır.
Vahye raÄŸmen insanın gaybı ÅŸekillendirme çabalarını kabul etmeyen bu yaklaşım, müşriklerin kurguladıkları senaryoyu reddeder. Bunun gerçekleÅŸme imkânı olmadığını ve böyle düşünmeye devam ettikleri sürece kurtulamayacaklarını anlatır. Dikkat edilirse buradaki temenniler, herhangi bir insanın beklentileri deÄŸildir. Vahyi göz ardı eden insanların zandan öteye geçmeyen kuruntuları veya kurgularıdır. Ayrıca aynı surenin “Ä°ÅŸte onların eriÅŸebilecekleri bilgi budur. Şüphesiz ki senin Rabbin, evet O, yolundan sapanı daha iyi bilir; O, hidayette olanı da çok iyi bilir.”ayetinde “Ä°ÅŸte onların eriÅŸebilecekleri bilgi budur.” ifadesi, müşriklerin meleklerin Allah’ın kızları olarak kendilerine ÅŸefaat edecekleri konusundaki zanlarına iÅŸaret eder. Ancak bu türden gayba dair bir çıkarımın ilim olarak nitelenmesi kendi içinde bir küçümseme taşır. Dolayısıyla müşriklerin dünya hayatından baÅŸka bir ÅŸey istememeleri konusuna da bir atıf yapar. Böylece onların asıl amaçlarını ortaya koyar. Onların tek isteÄŸi dünyadaki servetlerini korumaktır. Gayba dair tasavvurları da bu iÅŸe yaramaktadır. (7) Buna göre müşrik zihnin uydurduÄŸu bu tasavvurlar ve bu çerçevede oluÅŸturulan beklentilerinin gerçekleÅŸmesi asla mümkün deÄŸildir. Ayet, insanın put edinerek oluÅŸturduÄŸu batıl zanları peÅŸinde koÅŸarak baÅŸarılı olamayacağını dile getirir.
Dipnotlar:
- Necm suresi, 24. ayet. (Diyânet Vakfı Meali).
- Sözün doğru olması ihtimaliyle bunu vahyin bir ilke hâlinde vaz etmesi arasındaki farka dikkat edilmelidir.
- Bu ayetle ilgili olarak Ä°bn Kesîr, herhangi bir ÅŸeyi sevip isteyenin onu elde edemeyebileceÄŸini ifade eder ve sadece Ahmet b. Hanbel’in rivayet ettiÄŸini belirterek ÅŸu hadisi nakleder: Ebu Hureyre’nin naklettiÄŸine göre Allah Resul’ünün şöyle buyurduÄŸu rivayet edilmiÅŸtir: “Sizden birisi bir ÅŸey temenni ettiÄŸi zaman ne temenni etmekte olduÄŸuna bir baksın. Şüphesiz o umduÄŸundan kendi lehine ne yazılmış olduÄŸunu bilemez.” (Ä°bn Kesîr, Tefsîru’l Kur’ani’l-Âzîm, c. 7, s. 433.) Bu rivayetle her ÅŸeyin Allah’ın elinde bulunduÄŸu anlatılmak istenmesine raÄŸmen meselenin hadiste iÅŸaret edildiÄŸi ÅŸekliyle kader/yazı/yazgı gibi hususlarla iliÅŸkilendirilmesi doÄŸru deÄŸildir. Ayetle ilgili olarak yapılan diÄŸer açıklamalar da ÅŸunlardır: “Ä°nsan aralarında kız çocuÄŸu olmaksızın bütün çocuklarının erkek olmasını mı ümit eder?”, “Ä°nsana cezalandırılmaksızın umduÄŸu her ÅŸey mi var?”, “Ä°nsana peygamberliÄŸin yalnızca kendisine verilerek baÅŸkasının ondan herhangi bir pay sahibi olmaması ÅŸeklinde umduÄŸu her ÅŸey mi var?”, “Ä°nsana putların ÅŸefaat edeceÄŸi ÅŸeklinde umduÄŸu her ÅŸey mi var?” (Kurtubî, El-Câmi’u Li-Ahkâmi’l-Kur’an, c. 16, s. 462, 463.); Bu açıklamalara ÅŸunları da eklemek gerekir: 1) Onlar, kendileri için bir ÅŸefaat olmadığı halde, bir ÅŸefaat beklentisi içindedirler. 2) Bu onların, “EÄŸer kendisine dokunan bir zarardan sonra biz ona bir rahmet tattırırsak: ‘Bu benim hakkımdır; kıyâmetin kopacağını sanmıyorum; (kıyâmet kopsa da) Rabbime götürülmüş olsam bile muhakkak O’nun yanında benim için daha güzel ÅŸeyler vardır.’ der…” [Fussilet suresi, 50. ayet. (S. AteÅŸ Meali)] ÅŸeklindeki sözleridir. 3) AyetteVelid b. Muğîre ile iliÅŸkilendirilen, “Ayetlerimizi inkâr edip: ‘Bana mal ve evlat verilecek.’ diyen adamı gördün mü?”[Meryem suresi, 77. ayet. (S. AteÅŸ Meali)]ÅŸeklindeki sözüdür. Ayrıca burada ayetin “Gerçekten erkekler sizin, diÅŸiler O’nun mu? Yoksa sizler, kendileriniz için arzu ve temenni ettiÄŸiniz ÅŸeyi mi ayırıyor, kendinize veriyorsunuz?” anlamına gelebileceÄŸi belirtildiÄŸi gibi ayetin “Ä°nsan, heves ettiÄŸi her ÅŸeyi tanrılaÅŸtırıp temennisine ve arzusuna göre ibadet edebilir mi?” ÅŸeklinde anlaşılabileceÄŸi üzerinde de durulmuÅŸtur.(Râzî, Mefâtihu’l-Gayb, c. 20, s. 520, 521.).
- Necm suresi, 29. ayet. (Diyânet Vakfı Meali)
- Mesela “Demek erkek size, diÅŸi O’na öyle mi? O zaman bu, insafsızca bir taksim!” (Necm suresi, 21, 22. ayetler. Diyânet Vakfı Meali) ayetinde müşriklerin melekleri kız olarak Allah’a ait kıldıkları anlatılır. Müşrikler diri diri gömerek öldürdükleri kız çocuklarının da bu ÅŸekilde melek olup Allah’a gittiÄŸini söylerler. BilindiÄŸi gibi Tekvir suresinde dile getirilen bu kötülük, toplumun ileri gelenlerinin kayıtsız kaldığı toplumsal bir suçtur. Yani bu sosyal ve ekonomik eÅŸitsizliÄŸi, zengin-fakir ayrımındaki uçurumu, mele ve mütreflerin toplumsal sorunlar karşısındaki vurdumduymazlığını akla getirir. Mevcut yapı sürekli olarak servet ve iktidarı elinde bulunduranları destekler. Mazlum ve maÄŸdur üretir ve onları oyalayıp avutur. Ä°ÅŸte müşrik zihinde üretilen melek tasavvurları, ÅŸefaat beklentileri ve diÄŸer gayba dair zanlar, bu puslu havanın sonuçlarıdır. Vahiy, bu sahte ve sanal din söylemlerinin ipliÄŸini pazara çıkarır. Alıcısı olmasın diye de bu tasavvurların sonuçlarını düşünmeye davet eder.
- Necm suresi, 30. ayet. (Diyânet Vakfı Meali)
- Ayetin öncesi bu anlamın daha doÄŸru olduÄŸunu ÅŸu ifade ile gösterir; “Onun için sen bizi anmaktan yüz çeviren ve dünya hayatından baÅŸka bir ÅŸey istemeyen kimselere yüz verme.” (Necm suresi, 29 ayet. Diyânet Vakfı Meali).
Henüz yorum yapılmamış.