Sosyal Medya

Makale

Yine de arkadaÅŸ olabilir miyiz?

Geçen Pazartesi günü bu köşede çıkan Tasvir-i efkâr baÅŸlıklı yazımda AK Parti’nin oy kaybedeceÄŸine dair tahminlerden bahsedip ‘Halbuki ErdoÄŸan bugün hem cumhurbaÅŸkanlığı seçiminde hem de milletvekili seçimlerinde yüzde 60’a varan bir perspektife sahip olabilirdi’ dedim ve iktidara yönelik eleÅŸtirilerimi böyle bir çerçeve içinde sundum.

Yanlış bir çerçeve.

Düzeltiyorum:

Esas mesele, tabii ki, oyların / gücün azalması değil haklılığın azalmasıdır.

Esas dava, tabii ki, oyları / gücü korumak ve arttırmak değil haklılığı ihya etmek olmalıdır.

O yazının bir yerinde belirttiÄŸim gibi, AK Parti iktidarı “hürriyet ve adaletle ilgili sorunların çözümünü temsil etmekte iken, bu tür sorunların hatırı sayılır bir kısmını temsil eder hale geldi.” (Mesela, iktidara muhalif fikirler kolayca ‘kriminalize’ edilebiliyor ve bunu kanıksayan -hatta ‘Falanca yazar iktidarı eleÅŸtirdiÄŸi halde niye tutuklanmadı?’ diye sorabilen- bir ‘partizan’ nesli yetiÅŸiyor; içeriden eleÅŸtirilerin bile ÅŸu veya bu ÅŸekilde ‘intikamı’ alınarak sorgusuz sualsiz itaat kültürü dayatılıyor; belli baÅŸlı bütün medya grupları üzerinde hakimiyet kurularak tek seslilik –yahut ‘muvazaalı çok seslilik’- temin edilmeye çalışılıyor... Mesela, FETÖ’yle mücadelede kurunun yanında yaşın da yakılması adeta kaide haline geldi; “Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste” bilgeliÄŸi ayaklar altında…) Bu durum AK Parti’ye oy kaybettirmek yerine oy kazandırsaydı da yine utanç verici bir durum olacaktı.

Öte yandan, AK Parti haklı olduğu hususlardan ötürü ve haklılığını hakkıyla anlatmasına rağmen oy kaybetseydi, bu kayıptan şeref duyabilirdi.

***

Pazartesi günkü yazımla ilgili bir şey daha:

ErdoÄŸan’a yakın durup veya geçmiÅŸte yakın durmuÅŸ olup da ErdoÄŸan’ı eleÅŸtiren bütün yazarlar hakkında –bunların kesinlikle hiç istisnasız hepsi hakkında-“Menfaati bittiÄŸi için eleÅŸtiriyor” tezviratı yapanlar var, malum.

Benim hakkımda da bu tezviratı yapıp duruyorlar, söz konusu yazım üzerine gene yaptılar.

Çok ilginç.

ErdoÄŸan’ı destekleyen yazarların sadece ve sadece “menfaat bitince” ErdoÄŸan’ı eleÅŸtirebileceklerini zannediyorlar demek…

Böyle zannetmenin ön ÅŸartı, ErdoÄŸan’ı destekleyen yazarlar arasında ErdoÄŸan’dan menfaatlenmeyen hiç kimsenin bulunmadığını, zaten bunların alayının ErdoÄŸan’dan menfaatlenmek için ErdoÄŸan’ı desteklediklerini, ErdoÄŸan’dan menfaatlenmeye devam etmek için ErdoÄŸan’ı hoÅŸ tuttuklarını, dolayısıyla hiçbirinin ErdoÄŸan’ı gönülden desteklemediÄŸini, ErdoÄŸan’ın da zaten gönülden destek beklemeyip hepsini menfaat bağıyla kendine baÄŸladığını zannetmek deÄŸil midir?

Ne korkunç bir suizan.

***

Son bir ÅŸey:

“Bana öyle geliyor ki, AK Parti kendisini düzgün bir ÅŸekilde yeniden üretip parlak bir ufuk çizebilecek kabiliyette deÄŸil artık; bu kabiliyetini hoyratça ve hatta hunharca tüketti. Muhalefet partilerinde de parlak bir ufuk potansiyeli göremediÄŸim için, siyasette yeni bir rüzgâra ihtiyaç olduÄŸunu ileri sürüyorum. Kanaatimce 24 Haziran seçimleri -sonuçları nasıl olursa olsun-  bu ihtiyacın altını çizecektir.” demem üzerine ‘Hem ümmetçi geçiniyorsun hem de ümmete hizmet eden AK Parti rüzgârı varken siyasette yeni bir rüzgârın esmesini istiyorsun; ne iÅŸ?’ diye soran kardeÅŸlerime, ümmete hizmet etmeyecek hiçbir siyasi rüzgârla iÅŸimin olmayacağını bildirmek isterim.

AK Parti’nin bu hizmetlerini takdir etmekten asla geri durmadığımı da…

Ama hürriyet ve adalet daha üstün tutulduÄŸunda Türkiye’ye ve bütün Ä°slam dünyasına daha güzel ve daha büyük hizmetlerde bulunacak bir siyasî rüzgârın estirilebileceÄŸine inandığımı da…

Yine de arkadaÅŸ olabilir miyiz?

Olalım, olalım.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.