Sosyal Medya

Makale

Lanet Okumak Temiz Sicil Ä°ster

 

Lanet; belirlenmiÅŸ yoldan atılmak, tardedilmek ve uzaklaÅŸtırılmak anlamında Allah’ın sevgi ve ilgisinden, yani rahmetinden yoksun kalmayı ifade eder. (1)

Kur’an’da bu tabir, kötü söz ve davranışlarına geri dönemeyecek ÅŸekilde süreklilik kazandıran ve bu ÅŸekilde kendisine ve baÅŸkalarına zarar vermeyi âdet hâline getiren kiÅŸi ve toplumlar için kullanılır. (2)Bunların bir kısmının kiÅŸiliklerinin zamanla maymun ve domuza benzediÄŸinden de bahsedilir. (5/60). Ãœstelik bu yakıştırmayı hak edenlerin iÅŸledikleri kötü ÅŸeyler yüzünden olsa gerek onlara sadece Allah ve melekler deÄŸil bütün bu olup bitenlerden zarar gören insanlar ve nesiller de lanet eder (2/159). (3)

Bir olaya Allah’ı ÅŸahit tutmanın ağırlığı, bütün tabiatın doÄŸru ilkelerle hayat bulduÄŸunu bilmeyi gerektirir. Nihayet lanet de, söz ve eylemleriyle âlemdeki ilahi yasaların iÅŸleyiÅŸine hasar veren, toplumda anarÅŸi doÄŸuran kimselerin tespit, takip ve tehdit edildiÄŸini gösterir. Bu anlamda gerçeklerin saklanması ya da çarpılmasıyla ortaya çıkan ağır faturanın farkında ve bunu engellemeye çalışan biri olarak Peygamberimiz (sav)’den, Ehl-i Kitab’a ÅŸu teklifi yapması istenmiÅŸtir:

“Sana gelen asıl bilgiden sonra, kim seninle bu (hakikat) hakkında tartışırsa de ki: ‘Gelin! Çocuklarımızı ve çocuklarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağırıp biz de siz de toplanalım sonra (hep birlikte) gönülden Allah’ın lanetinin (aramızdan) yalan söyleyenlerin üzerine olmasını dileyelim.’ ” (Âl-i Ä°mran suresi, 61. ayet)

Önceki ayetlerde söz konusu hakikatten kasıt, Ä°sa (as)’nın durumunun Âdem (as)’e benzemesidir. (4) BilindiÄŸi gibi Allah’ın oÄŸlu olduÄŸu iddiası ÅŸirkin en ağır örneklerinden biridir. Oysa Allah, Ulûhiyetini kimseyle paylaÅŸmaz. Bu parçalanamayan ve paylaşılamayan otorite, beraberinde birbiriyle eÅŸit haklara sahip özgür bireyler inÅŸa eder. Dolayısıyla Ä°slam toplumu, birbiri üzerinde tahakküm kurmayan adil bir yapı arz etmelidir. Burada aile bireyleriyle giriÅŸilen bu teÅŸebbüs, bir yandan insana özgü soy bağının Allah’a isnadındaki garabeti gözler önüne sererken diÄŸer yandan yalanın topum iliÅŸkilerini sarsan olaÄŸanüstü etkisine dem vurur.

Yukarıdaki ayet, tabiri caiz ise Allah’ı tek otorite olarak iÅŸin içine bir hayli canlı bir iÅŸlevsellikle dâhil eder. Hakikatin akıl ve vicdanlar tarafından davet edilmesidir bu. Nitekim onlara “Allah’ın lanetinin (aramızdan) yalan söyleyenlerin üzerine olmasını dileyelim.” demek, Ä°sa’yı bahane ederek gasp ettiÄŸiniz yetkilerle nasıl ayrıcalıklar elde ettiÄŸinizi biliyoruz.” manasına gelir. Müşrikler, yalan söyleyerek gökten transfer ettikleri itibarı, aralarında paylaÅŸtıklarının farkında olduklarından bu teklifi kabul edememiÅŸlerdir. Gökten yere uzanan hiyerarÅŸi, tasarruf yetkisini bir takım özel, tanımlanmış insanlara ait bir üstünlükle devam ettirir. Onlar bu oÄŸul iddiasının kendilerine saÄŸladığı imtiyazı ve bunun toplum içinde yol açtığı yıkımları tartışmaya yanaÅŸmamaktadırlar. GerçeÄŸin ağırlığını, sözün gücünü ortaya koymak, insanın doÄŸru düşüncelerinin saf ve temiz davranışlarına tanıklık etmesi, yani gözün gördüğünü gönlün de tasdik etmesi budur iÅŸte. BaÅŸka bir ifade ile yalanın laneti çağırması…

Bugüne gelince…

Peki, yakalarına ayrıcalık ve imtiyaz yapışmış bu papaz tiplerin bizim topraklarımızda ne işi var! Açlık ve güvenlik endişelerimiz neden kahramanlar üretiyor hâlâ! Şirkten temizlenmiş adil, özgür ve eşit bir yapı oluşturmadan bu çağrıya nasıl cevap vereceğiz şimdi!

Bu kadar açık ve temiz bir arka plan ve geçmiÅŸe raÄŸmen bugünün müslümanları olarak bizler bu cesareti gösterebilir miyiz dersiniz? Yeterince temiz ve gereÄŸince doÄŸru ÅŸeyler yapıyor muyuz? Rabb’imizi ve melekleri çağırabilecek ve onları ÅŸahit tutabilecek kadar rahat mı vicdanlarımız? Yüzümüz ne tarafa bakıyor? Zalim müşrikler, hâlâ adaletsiz davranmalarının korkusunu taşıyor olabilirler de biz hakkı savunmanın ve yaÅŸatmanın verdiÄŸi özgüvene sahip miyiz acaba!

Şüphesiz lanet, kimin peşinden gideceğini bilir. Yaptıkları haksızlıklarla yeryüzünü yaşanmaz kılanların peşini bırakmaz. Yalancının mumu da yatsıya kadar yanar. Ve elbette şafak, tevazu içinde gönülden yalvarabilen şirkle kirlenmemiş temiz fıtratlar üzerine doğar.

Yüzyıllara baliÄŸ de olsa Allah’ın izniyle tarih, notlarını düşüp kimin lanete uÄŸradığını ve bundan sonra da lanetin kimin peÅŸine takılacağını yazacaktır yazmasına da.

Bizim elimizde ÅŸimdilerde mecrasını bulmakta zorlanacak gibi gözüküyor…

Dipnotlar:

(1) Râgıb.

(2) Kitap’ta gerçeÄŸi örtenlere (2/159–162), yalan söyleyenlere (5/64, 11/18, 24/7), yeryüzünde fesat çıkaranlara (13/25), puta tapanlara (4/52), çeÅŸitli vesilelerle birbirlerini kandıranlara (29/25), aşırı gidenlere (5/78), sözünde durmayanlara (5/13), zalimlere (11/18) vs. lanet edildiÄŸi bildirilir.

(3) Allah’ın kâfirlere, münafıklara, zalimlere, dinî konularda yalan söyleyenlere, kasten adam öldürenlere, akrabalık baÄŸlarını koparanlara, iftiracılara ve bozgunculuk yapanlara lânet ettiÄŸi, onlara kötü bir varış yeri olarak cehennemi hazırladığı (el-Feth 48/6) bildirilir. Ayrıca ÅŸeytan (Sâd 38/78), Ad kavmi (Hûd 11/60), Hz. Mûsâ’ya ve Tevrat’ın hükümlerine karşı gelen Yahudiler (el-Mâide 5/13, 64, 78), Firavun ve beraberindekiler de (el-Kasas 28/42) lânetlenenler arasında zikredilmiÅŸtir. Tefsir âlimlerinin çoÄŸunluÄŸu Bakara suresinin 159. ayetinde yer alan “lâinûn” (lânetleyenler) kelimesinin melekleri, peygamberleri ve sâlih kimseleri kapsadığı, “Kur’an’da lânetlenmiÅŸ olan aÄŸaç” ifadesinin de (el-Ä°srâ 17/60) zakkum aÄŸacına iÅŸaret ettiÄŸi görüşündedir (Fahreddin er-Râzî, IV, 164; XX, 236). Hadislerde de lânet kelimesinin hem “Allah’ın rahmetinden mahrum bırakılma” hem de “beddua” manalarında geçtiÄŸi görülmektedir. Hırsızlık, eÅŸcinsellik, faizcilik, ana babaya karşı gelme gibi büyük günahları iÅŸleyenlere Allah ve Resul’ünün lânet ettiÄŸi belirtilmektedir. Ayrıca Ä°slâm’a ve müslümanlara düşman olanların (Buhârî, “FeżÃ¢ǿil”, 12), atış taliminde canlı hayvanı hedef olarak kullananların, arazi sınırlarını deÄŸiÅŸtirenlerin, karaborsacılık yapanların (Buhârî, “Zebâiĥ”, 25; Ä°bn Mâce, “Ticârât”, 6) lânetlendiÄŸi bildirilmiÅŸtir. Hadislerde lânete konu olan hususların genellikle toplum düzenini, insanlar arasındaki huzur ve güveni bozan, dinî ve ahlâkî çöküntüye sebep olan veya bunlara zemin hazırlayan davranışlar olduÄŸu anlaşılmaktadır. (Ä°slam Ansk. “lanet” mad.)

(4) Surenin 64. ayeti ÅŸu ÅŸekildedir: “De ki: “Ey geçmiÅŸ vahyin izleyicileri! Sizinle bizim aramızdaki ÅŸu ortak ilkeye gelin: Allah’tan baÅŸka kimseye kulluk etmeyeceÄŸiz, O’ndan baÅŸka hiçbir ÅŸeye ilahlık yakıştırmayacağız ve Allah ile birlikte insanları rab edinmeyeceÄŸiz.’ Ve eÄŸer yüz çevirirlerse de ki: ‘Åžahit olun ki biz kendimizi O'na teslim etmiÅŸiz!’” (M. Esed Meali)

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.