Makale
Paylaştığımız Kadar İnsanız
Sokakta, meydanda, duvar dibinde, menfezde yaşamak nedir, nasıl bir duygudur bilir miyiz?
Bilmeyiz bilemeyiz, bilseydik bütün bunlara müsaade etmez ve bunlara şahit olmazdık.
Yerel seçimler yaklaşıyor ve oy talebinde bulunacak olanlar, yaptıklarını veya yapacaklarını topluma sunacak; çocuk parkları, spor alanları inşa edeceklerini, tapu ve imar sorunlarını çözeceklerini, asfaltsız yol bırakmayacaklarını, çukurun ve çamurun olmayacağını, yeşili, çiçeği, ağacı bol çevreler oluşturacaklarını söyleyecekler.
Bisiklet yolları, otoparklar, estetik banklar, klimalı duraklar, hayvan barınakları, çocuk ve yaşlı bakımevleri, semt konakları, bilgievleri vs. yapacaklarını vaat edecekler.
Yağmurun, depremin afete dönüşmeyeceğini, trafikle boğuşmadan, işinize, evinize, sevdiklerinize zamanında ve rahat bir şekilde ulaşmanız için proje ve çözümlerinin hazır olduğunu ifade edecekler.
Kamu alanları veya meydanlara bedava internet hizmeti vereceklerinden, geniş meydanlar inşaa edeceklerinden, aştan, işten, aşktan, şehrin kimliğinden, özgün mimari tasarımlardan, şiirden, sanattan, edebiyattan bahseden güzel sözler işiteceksiniz kendilerinden.
Şehirden kaynaklı tüm sıkıntıların giderileceğini, şehirde yaşamanın hatta ölmenin bile aslında ne kadar güzel olduğunu bize hissettirecek, borçlulara eda, derdi olana deva, sadra şifa, düğün evinin defcisi, ölü evinin yascısı olduklarını görecek ve oy verenlerin de nazlanmalarına şahit olacaksınız.
Kapılarının, telefonlarının ve makamlarının daima açık olacağını söyleyecekler ve inanın bu söylediklerinin çok büyük bir kısmını da gerçekleştireceklerdir.
Dikkat edin vaatlerin hepsi; akşamın veya sabahın ayazında, gecenin veya gündüzün soğuğu veya sıcağı fark etmez, yazlık veya kışlık olsun kapalı bir mekâna sahip olanlara hitap edecekler ve sadece onlara dokunacaklar. Yani, konforu yerinde olanlara yeni konforlar vaat edecek, konfora sahip olanlar da yeni konfor talebinde bulunmuş olacaklar
Peki, en temel ve en insani ihtiyaçlardan biri olan barınmadan yoksun olanlara, yaz veya kış, gece veya gündüz, sokakta, meydanda, menfezde, duvar dibinde yaşamak zorunda kalan o can taşıyan canlara, hele hele çocuklara, kadınlara, bir daha asla sokakta kalmayacak biçimde kimler nasıl dokunacak?
Merkezde veya yerelde olsun tüm iktidar sahiplerinin veya onları iktidar sahibi yapanların, bu canlara, cananlara “dokunmak” gibi bir paylaşım niyetleri, çözümleri veya en azından bir talepleri var mıdır acaba?
İktidarda olanların veya iktidara getirme gücüne sahip olanların bu yeni konfor vaatleri veya taleplerinden vazgeçip bunun yerine; mevcut konforumuzdan paylaşmaya başlasak yani, sokakta hiç kimsenin yaşamak zorunda kalmayacağı şekilde projeler, çözümler geliştirenlere, bu yönde bir açılımı olanlara destek vererek daha doğru bir iş yapmış olmaz mıyız? En azından bu kadarını paylaşamaz mıyız?
Gerektiği kadar konfora sahip olan bizler, kendi dünyamızla paylaştığımız bu konforu, dışımızdaki dünyaların çaresiz erkekleri, kadın ve çocukları ile paylaşmanın, onlar için sesimizi yükseltmenin zamanı gelmedi mi artık?
Hele hele Allah’a iman iddiasında olanların, “Hesap Günü” yokmuÅŸ gibi davranmaktan vazgeçip meydanda, menfezde, duvar dibinde yaÅŸamak zorunda kalan canlara, cananlara dokunması gerekmiyor mu artık?
Haydi, insanların zalimliğinden dolayı hayatla savaşmak zorunda kalıp da hayata esir düşen bu çaresiz erkek, kadın ve çocuklar için bir şeyler yapalım. Yapalım ki; bu dünyayı, ahiret ile takas edebilmenin belki de ilk adımı olan çaresiz erkek, kadın ve çocukların bu dünyası ile kendi dünyamızı bir an olsun takas edelim (Nisa/74,75).
Unutmayalım ki, Allah’ın bize emanet olarak verdiklerinden paylaÅŸtığımız kadar insanız.
Zamanı, mekânı, hayatı…
Henüz yorum yapılmamış.