Makale
Kapitalizm asıl şimdi!
‘Ä°slam düşüncesi içerisindeki antikapitalist damarının gerilediÄŸini düşünüyorum.’
GeçtiÄŸimiz akÅŸam TV5’te Mustafa KurdaÅŸ’ın ‘Buyurun BaÅŸlıyoruz ’programına konuk olan Doç. Dr. Alev Erkilet’in üzerinde durduÄŸu bir tespitti bu.
Ä°slam’ın protestanlaÅŸtırılması, Müslüman iÅŸ adamlarının baÅŸarıları bir zafer gibi algılanıyor.
İslam ekonomisinin faizsiz bankacılıktan ibaret bir şey olduğu sanılıyor.
Gelir dağılımındaki eÅŸitsizlik, işçi hakları vb. hususlar ‘Ä°slam ekonomisi’ kavramının içerisinde nedense dile gelmiyor.
Sistem değişikliği yerine, kapitalist sistemi değiştirmek yerine onun bir dişlisi olarak kalmaya razı olmuş bir görüntüyü İslamcılık diye sunanlar var.
Asıl olan kimlik meselesi, hangimizin kamusal alanda etkin olacağı değil, sistemi değiştirme meselesidir.
İslamcılığı şayet bugün ülkemizdeki İslamcıları esas alarak değerlendiriyorsak bir iddia sorunu yaşadığını söylemek mümkün.
Kimliğini ortaya koymayı, günlük hayata egemen olmayı kazanılmış bir zafer olarak görüyorsanız, iddianızdan vazgeçtiğiniz, mevcut kapitalist yapıya entegre olduğunuz söylenebilir.
Kapitalizmin araç gereçleri ne kadar el değiştirirse değiştirsin, kendisini kullanan eli benzemez, onu kendisine benzetir.
Zira kem âlâtla kemâlat olmaz!
ŞİMDİ NEREDEN ÇIKTI BU DEİZM MESELESİ?
Bazı konuları açmak kolay, lakin kapatmak sanıldığı gibi öyle kolay deÄŸildir. Dünyada ve ülkemizde ‘ateizm’ ve ‘deizm’ cereyanı tam da böylesi bir konudur. Kolay girdiÄŸiniz bir yerden kolay çıkarsınız, zira emeÄŸiniz yoktur ve güç kullanmamışsınızdır.
Din ve inanç sistemi noktasında çocuk yaÅŸtan itibaren insanlara ikna deÄŸil ‘itmi’nan’ duygusu kazandırılmalıdır. Bakınız aşılanmalıdır demiyorum, kazandırılmalıdır diyorum. Dini kimlikli gençlerin ateizme ya da deizme kayması meselesi ne abartılmalı ne de hafife alınmalıdır. Böyle bir vakıa var mıdır? Gönlümüz hiç böyle bir ÅŸeyin olmasına izin vermez biliyorum. Fakat araziye açıldığınızda durum farklıdır.
Evinizde oturup ekran karşısında zaman geçiriyorsanız, dışarıda akademik kariyeriniz, iş başarınız, politik geleceğiniz için geceli gündüzlü çalışıyor ve çevrenizde yaşanan diğer şeylerden habersizseniz, elbette bu gerçeği kabullenmekte zorlanacaksınız. Bu fakir gibi 25 yılını 15-19 yaş grubu öğrencileriyle geçirmiş birisi iseniz ev temiz görünsün diye süprüntüleri halının altına süpürmeye kalkamazsınız.
Gençler değişik sebeplerden dolayı dini hayata refakat edemiyor, dini hayat biçimi de gençlerin yürüyüşüne, bakış açısına, beklentilerine refakat edemiyor. Modern hayat dizgesi dini hayat düzeneğinin çok üstünde seyrediyor çünkü. Dini hayat düzeneğinde beş vakit namaz ve Ramazan ayında oruç tutmanın ötesinde gençlerin muhatap oldukları başkaca bir şey yok. Onun da sadece belli bir kısmını yaşayabiliyorlar. Namaz ve oruç dışında gençlerin hayatını aydınlatacak, sıkıntılarına çözüm olacak, rahat nefes almalarını sağlayacak bir yaşantı bütünlüğü, bir beslenme çantası sunamıyoruz. Beslenme çantasında her sabah ve her öğün aynı şey varmış rutinini yaşıyor gençler. Kötü örnekler bahsine hiç girmiyorum. Zira bazı din anlatıcılarının muhatabı dikkate almadan yaptıkları uluorta konuşmalar gençler için artık eğlendirici mizah malzemesi olmaktan öteye geçmiyor.
Okullarda Din Kültürü dersi veren öğretmenlerimizin yetkinlik durumunu konuşmak da bana düşmez. Sosyolojik bir çıkarım yapmak gerekirse muhafazakâr aile çocukları, dini özellikli okulların öğrencileri ile seküler ve başarıdan başka bir misyonu olmayan okulların öğrencilerinin sorunları yavaş yavaş birbirine yaklaşıyor.
Gerçek Hayat dergisinde muhafazakâr ebeveynlerin görüşlerini de içeren deistleÅŸme ve ateistleÅŸmeye yönelik özel dosya ve de Konya Milli EÄŸitim Müdürlüğü’nün ‘Gençlik ve Ä°nanç’ konulu çalıştay raporuna kadar daha birçok kanaldan ifade edilen bu durum çok geniÅŸ bir ÅŸekilde masaya yatırılmalıdır.
Ayrıca bu durum sadece Milli EÄŸitim’e mahsus bir sorun deÄŸildir. Bütün kurumları ve birimleri ilgilendiren -özellikle Diyanet- bir sorundur. Gençlerin yaÅŸadıkları boÅŸluÄŸun isminin ÅŸu ya da bu olması o kadar önemli deÄŸildir. Asıl önemli olan, dini olanla, ilahi ve kutsal olanla irtibatı kesmeye dönük bir psikoloji yansıtmış olmalarıdır.
Konya Milli EÄŸitim Müdürlüğü’nün ‘Gençlik ve Ä°nanç’ konulu çalıştayında ortaya çıkan sonuçlardan biri de öğrencilerin ‘Neden Tanrı’nın yeryüzünde kötülüklere müdahale etmediÄŸi’ gibi sorularla kötülük problemi, kader ve tevekkül konularında çıkış yolu bulamayışlarıdır. Bu konuda saÄŸlıklı bir cevap verebilmesi için öncelikle öğretmenin bu meseleleri kafasında çözmüş olması lazımdır. Yoksa öğretmenin çözümsüzlüğü ve de soru karşısında debelenmesi öğrenciler üzerinde daha bir olumsuz netice oluÅŸturacak, hatta bu vaziyet zihinsel boÅŸluk yaÅŸayan öğrencilere bilmeden kaynaklık edip gerekçe oluÅŸturacaktır.
MÄ°LLÄ° GAZETE
Henüz yorum yapılmamış.