Sosyal Medya

Makale

Akşam bir başka iniyor yoksullar üstüne

Şehrin kenarında duran yoksullar.

Varoşlarda, sobasız evlerde yokluğun ve yoksulluğun kelimeleriyle konuşanlar.

Hayatın acı kökleriyle beslenmiş, çivisi çıkmış, bencilleşmiş dünyaya, halklara kızgın yoksullar.

Şeffaf çileler içinde, kocasının yolunu bekleyen hüzünlü ve onurlu kadınlar.

Onulmaz yaralar içinde çocuklar. Akşam bir başka iniyor yoksulların üstüne.

Göğüs kafeslerinde içli bir ah inip kalkıyor, tüm yoksulların.

Garip- gurabaların...

Birileri kalkınmışlık üzerine siyaset üretiyor, gelir dağılımından söz ediyor, sanki metrekareye düşen yaÄŸmur ölçümleri gibi...

Masa ile kasa arasından sıkışmış, iman ile para arasını ayıran, yoksulların haklarını gasp eden beyefendiler, kirlenmenin, çürümenin, kokuÅŸmanın içindeler...

Yoksullar sokaklarda izbe, harabe evlerde can çekişiyor. Naylon çadırlarda gözlerini ufka dikmiş dua makamında bekleşiyorlar...

Birileri TV ekranlarında dengesiz beslenmeden bahsediyor, gökdelenlerin arka sokaklarında açlıktan bir dilim ekmek, bir bir tebessüm bekleyen ayağı çıplaklar...

Yoksul evlerin çocukları, gelinleri, çamurlu sokakların gençleri öfke öfke büyüyor çağdaş-kara medeniyetin suratına tükürebilmek için...

Soğuk gözlerle varoşlarda bekleyen yoksullar, için için yanan bir yanardağ gibi her biri...

Birde bu varoşlardan bakın ey millet, karnı toklar, sıcak yuvalarında mutluluk demleyenler, bu kenar mahallelerden bakın hayata...

Ey bey babalar, biliyorsunuz biz bu derme çatma kulübelerde, gecekondularda hayatımızın en güzel düşlerini görüyoruz...

Bizim sevgimiz zengindir, doğaldır. Nefretimiz yerli yerindedir, sevdik mi adam gibi severiz...

Anadolu gibi kucaklarız, harbiyiz... Bizler, onurlu fakirler ve yoksullar fiyakası bozulan düzenbazlar deÄŸiliz. Bizler alın terini kutsal biliriz, akÅŸam oldu mu bir tek somun ekmeÄŸi bir bomba gibi taşırız koltuÄŸumuzda, eve dönerken.

İnsana, tabiata, toprağa sevdalıyız. Özgürlük türkülerine kalbimiz açık... Kanayan kalbimizle bu beyazların uygarlığına tükürüyoruz...

Yetimi, öksüzü, yoksulu doyurmayan, onları itip kakan, horlayan, paranın, servetin, gücün kölelerini lanetliyoruz...

İçinde inanç-iman olmayan yürekleri lanetliyoruz...

Sıkılmış bir yumruk gibiyiz hayata karşı... ama kırgın, ama yorgun, soframızdaki ekmek gibi...

Garip gurabaları unuttunuz mu? ...

Kalpleri döviz yağmurlarıyla ıslananlar

Ağızların tadını bozacak ölüm gelmeden önce,

Kantar kantar altınlara rağbet etmeyin,

Yetimleri, yoksulları gözetin...

Onları görün, onları anlayın...

Kalbinizle bakın...

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.