Sosyal Medya

Makale

Doğru sözü, doğru zamanda ve doğru muhataba söylemek

35 yıl öncelerde, o dönemin etkili haftalık dergilerinden birinin muhabiri Ä°stanbul’un önde gelen ‘hoca’larından bir röportaj yapmak istiyor. 

Sorular ve cevaplar günlük konular etrafında.. 

Ne zaman ki,laiklik gibi hassas konuları soruyorlar, o hocaefendinin cevabı:  

-Buna cevap vermeyeceÄŸim.

Ölmüş ve putlaÅŸtırılmış bir siyasetçi hakkındaki görüşü soruluyor, Hoca’nın cevabı aynı..  

-Buna da cevap vermeyeceÄŸim..

Muhabir kurnazlık yapıyor.. ‘Efendim, ne zaman bazı Ã¶nemli konuları sorsam cevap vermeyeceÄŸim diyorsunuz.. Niçin bu yöntemi tercih ediyorsunuz?’

Cevap, yine aynı.. 

-Buna da cevap vermeyeceÄŸim..

*** 

Aferin demiÅŸtim, o zaman bu cevapları veren hocaya... 

Yûnus ne diyordu, 800 yıl öncelerde.. 

-Söylememek, söylemenin ‘has’ıdır..

Söz ağzınızdan çıkmadıkça sizin esirinizdir, ama bir kez sâdır oldu mu, artık siz onun esirisiniz..

Dudaktan çıkan söz, yaydan fırlayan ok gibidir, o bir kere aydan çıktı mı bir yere mutlaka çarpar, bir yerlere yaralar, zedeler, bir iz bırakır. 

Kalem de, ağızdaki dil gibidir, sorumluluÄŸu vardır. 

*** 

Son zamanlarda bazı ‘hoca’lar minberlere ya da ekranlara çıkınca, vatan kurtaran aslanrolünde öyle cesur laflar ediyorlar ki, sanırsınız, dünyayı onlar idare ediyorlar. 

Bunlardan birisi, Almanya’da, eli kılıçlı bir posterinde‘Alman Hükûmeti, ayağını denk al, yoksa aramızdaki  anlaÅŸmayı ibtal ederim..’ diye kükrüyor ve taraftarları da onunla Alman Hükûmeti arasında sahiden de bir anlaÅŸma imzalandığını sanıyorlar ve ‘MaÅŸaallah, Halife dediÄŸin böyle olmalı iÅŸte..’ diyorlardı. 

Böylelerini çok görülmüştür. Hattâ bazıları dışsiyaseti kendileri yönetmek istercesine ‘nasihat’ler bile çekiyorlardı.. 

Son zamanlarda, kimileri Hz. Peygamber(S)’in hadis ve sünnetlerini tamamen yok saymaya varıncaya kadar; kimileri de hadis ve sünnetler konusundaki mevzû’/uydurmarivayetleri bile reddetmenin ağır bir vebal olduÄŸunu iddia edecek derecede uçuk- kaçık görüşler ileri sürüyorlardı. Tayyip Bey 4-5 ay önce onlara bir zılgıt Ã§ekmek gereÄŸini duymuÅŸtu.. 

*** 

Evet, o laik bir rejimin başında bulunduÄŸundan, resmen öyle bir vazifesinin olmadığını söyleyen laikler vardı, ama, o, aynı zamanda ’müslüman bir halkın cumhûrunun, ekseriyetinin oyu ile seçilmiÅŸ bir BaÅŸkan’ olarak, o halkın meselelerine dair, doÄŸru olduÄŸuna inandığı kendi görüşlerini de belirtmek ihtiyacını duyuyor ve onlara ilgisiz kalmıyor, kendisine laiklik hatırlatmasında bulunanlara da, o terimin içini kendi anlayışına göre yeni bir muhteva ile doldurarak karşılık veriyordu. 

***   

Aradan birkaç ay geçti.. Bu kez de baÅŸkaları, ‘Bize soruyorlar, cevap vermiyelim mi yani?’diyerek, öyle ÅŸeyler anlatmaya baÅŸladılar ki, Tayyip Bey bu kez de onlara karşı çıkmak gereÄŸini duydu.  

Ama, sonra n’oldu?  Efendim, ‘CumhurbaÅŸkanı iÅŸine baksın, bilmediÄŸi konulara karışmasın..’ havasında  direkt veya dolaylı laflar.. Dahası, ÅŸimdilerde, kamu düzenini saÄŸlamakla vazifeli CumhurbaÅŸkanı’nı, kendilerini susturmak isteyen ve ‘ilm’e karşı gelen birisi gibi yaymaya çalışıyorlar, safdil tarafdarları arasında..  Artık ona destek olmayacaklarını, kösteklemeye çalışacaklarını dolaylı olarak anlatıyorlar. 

*** 

Ãœsküdar- BaÄŸlarbaşı Kültür Merkezi’nde, Hedef Platformu’nun Pazartesi akÅŸamları sunduÄŸu konuların sonuncusunu genç düşünce ve kalem adamlarından Habib Kavaksundu. Ä°lginçti, deÄŸindiÄŸi konular..  Tarihte ulemâ diye anılanlar ile Yöneticiler arasındaki zıtlaÅŸmalardan, Salâhaddin Eyyûbî  ile Suhreverdî  ve Fatih’le AkÅŸemseddin ve 4. Muradve Kadızâde  arasındaki soÄŸukluklardan örnekler verdi ve konuyu günümüze getirerek, ‘müslüman’ halka en ağır baskılar yapılırken, ve hattâ, Ä°slamî Ã¶rtünmeye getirilen  yasaklar Meclis’te 411 oyla kaldırılır kaldırılmaz, AK Parti’nin kapatılması için dâva açıldığında tek kelime söylemeyen bu ‘kiÅŸi’ler neredeydiler de, ÅŸimdi, Tayyip ErdoÄŸan’la zıtlaşıyorlar..’  dedi, özetle.. 

Yanlış mı? 

*** 

Birisi size soru mu soruyor, soran kim? Niçin soruyor? Verilecek doğru cevap nedir? Susmak da bir cevap şekli değil midir? Doğru sözü, doğru zamanda ve doğru muhataba söylemek de aklın ve sorumluluğun gereği değil midir?

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.