Makale
Tekâsür Suresinin Muhatabı Kim?
-Yüzün nereye bakıyorsa sesin önce oraya gider-
Tekâsür suresinin meali şu şekildedir:
“Daha çok ÅŸey elde etmek (ve bununla övünmek) sizi o kadar oyalıyor ki (bu tavrınızı) neredeyse mezarlara girinceye dek sürdürecek (gibi)siniz. Hayır, ileride anlayacaksınız! Yine hayır, zamanı geldiÄŸinde anlayacaksınız! Hayır, yaptıklarınızın sonuçlarını anlayabilseydiniz, (hayatı nasıl) cehennem(e çevirdiÄŸiniz)i görürdünüz! Sonra (böyle devam ettiÄŸiniz sürece) onu mutlaka göreceksiniz. Sonra da o gün size verilmiÅŸ olan nimetlerden mutlaka sorguya çekileceksiniz!”
Tekâsür suresi, hayatı cehenneme çevirenin bizzat insanın kendi aç gözlülüğü olduÄŸunu ve bunun ona pahalıya malolacağını bildirerek Allah’ı tenzih etmek için indirilmiÅŸtir. Bu tenzih, yol açtığı kötülükler yüzünden kâfirleri suçlu ilan ettiÄŸi gibi, inananlar açısından da hesabın sorulacağı yakın bir zamana kadar mücadele içerisinde ümitle beklemeyi mümkün kılan yegâne ÅŸeydir.
Surenin içinde “mekâbir” (kabirler) ifadesinin geçmesi, içeriÄŸini bilmeyen kiÅŸileri kandırır. Oysa “kabirleri ziyaret edinceye kadar” demek literal okunduÄŸunda soy sopla övünmeyi, mecaza yorulduÄŸunda da –ki en doÄŸrusu budur- içinde bulunulan fiili ölünceye kadar sürdürme niyet ve kastını anlatır.
Bu manayı ölüye okusanız, garip olur. Öldüğünü bilmediğiniz zannı uyanır. Zaten duymaz. (1) Eğer duysaydı size çok şey isteyen açgözlü biri olmadığını ya da artık olamayacağını söylerdi.
Surenin muhatabı cenazeye katılanlar ise bu da açıkça nezaketsizlik olur. Rahmet dilemeye ve dua etmeye gelenlerin bu şekilde muhatap alınması nasıl doğru olabilir?
Bu surenin ilk muhatabı, hayatı kendileri dışındaki için cehennem çeviren ve bu yüzden tehdit edilen Mekke’nin açgözlü mele ve mütrefleridir. Yani ileri gelen şımarık yönetici ve zenginleri.
Åžimdilerde ise yeryüzünün bütün zenginliklerini talan ettiÄŸi hâlde bir türlü doymayan açgözlü sömürgeci güçleri tanımlar. Dünyada herkese yetecek kadar nimet bulunmasına raÄŸmen karnı doymayan ve güvenlik endiÅŸesi duyan pek çok insan vardır. Onlara yaÅŸadıkları sorunların Allah’ın takdiri olmadığını, hiçbir ahlaki sorumluluk duymadan çok ÅŸey isteyen haris insanlardan kaynaklandığını öğretmek gerekir.
Böylece kazanma hırsıyla ortaya çıkan bencilliÄŸin toplumda yol açtığı sonuçların, “din” ya da “Allah” bahane edilerek meÅŸrulaÅŸtırılamayacağı açıkça anlaşılır. Allah’ın verdiÄŸi nimetlerin hesabını soracak olması, insanların karşılaÅŸtıkları kötülüklerin ondan kaynaklanmadığı noktasında onu tenzih eder. Hayat, insanların önemli bir kısmı için zordur ve çekilmez durumdadır. Bunun sebebi, insanların aç gözlülüğüdür. Dünyada sermayeyi eline geçiren ve düzeni kendi çıkarlarına göre sürdüren bir azınlık, çeÅŸitli yöntemlerle servetine servet katarken, pek çok insan ekmek dahi bulamaz hâldedir. Bu sure, Allah’ın bundan razı olmadığını bildirir.
Zor zamanda, imanını korumak ve mücadele içinde tehditlere aldırmamak kolay deÄŸildir. Bunu baÅŸarmanın temelinde hayata dair olup biten ÅŸeylerin olumlu yönde deÄŸiÅŸebileceÄŸini ümit etmek yatar. Bu ümit, hayatı zorlaÅŸtıran asıl sebepleri doÄŸru tespit etmeyi gerekli kıldığı gibi insanın adalet beklentisi ile de doÄŸru orantılıdır. Allah, insanları onlara lütfetmek için yaratmıştır. (2) Bu yüzden hayat, Allah’ın kullarına sunduÄŸu bir nimettir. Nimetlerden doÄŸru dürüst bir ÅŸekilde yararlanmak herkesin hakkıdır. (3) Yaratılmış olmak, baÅŸka hiçbir vasıf bulunmasa bile tek başına bu nimetlerden yeterince faydalanmak için önemli bir gerekçe oluÅŸturur. Ä°nsanların önemli bir kısmı için dünya hayatı zaten zor geçer. Oysa bu zorluÄŸun sebeplerinin hiç biri, cömert ve merhamet sahibi olan Allah ile ilgili deÄŸildir. Tam tersine kendi arzularını ilah yerine koyan ve böylece daha çok kazanmak ve harcamak için her yolu mubah sayan açgözlü insanlarla ilgilidir.
Ä°lahi iradenin öğütlerine uymamanın karşılığında ödenen bedeller, tahmin edildiÄŸinden çok daha ağırdır. Hayatı, yaratıcı ve cömert bir Allah’ın elinden çıktığı ÅŸekilde okumamanın sonuçları, çok farklı ÅŸekillerde ödenen faturalara dönüşmektedir. Ä°nsanı, hayat karşısında aciz ve maÄŸdur konuma sokan her türlü sorun, aslında onun temel kabullerinin yanlışlığından kaynaklanır. Ama ona sorunlarının ve dertlerinin, yaÅŸadığı hayatın birileri tarafından yanlış kurgulanmasından kaynaklandığını anlatmak zordur. Hastalandığında mikrobu veya doktoru, aç kaldığında kendisini ya da patronunu suçlamak ona daha kolay gelir. Oysa asıl kalıcı çözümlerin, insana deÄŸer katan ve onu saygın kabul eden düşüncelerde yattığını göremez. Bu sure, insanın başını belaya sokan ve hayattan tat almasına engel olan en dip konuyu seçerek anlatır. Bu anlamda sürekli olarak daha çok ÅŸey elde etmek ve bununla övünmek konusu, siyasi ve sosyal açıdan vahÅŸi bir yapılanmayı gündeme taşıyarak insanı uyarır. Böylece kiÅŸi, hayatın herkes için güvenli hâle gelmesinin nasıl mümkün olacağını düşünmeye baÅŸlar. Artık herkes sorunların nereden kaynaklandığını sorgulamalı ve açgözlülüğün toplumu olumsuz yönde bu kadar etkileyecek bir açılımı olduÄŸunu fark etmelidir. (4)
O hâlde Tekâsür suresinin muhatapları, ahlak, ilke, sınır ve ölçü tanımadan kazanma ve harcama yolunda ilerleyen ve bu şekilde hayatın içinden çıkılmaz şekilde zorlaşmasına yol açan kişilerdir.
Dipnotlar:
-
Neml suresinin 80. ve Rum suresinin 52. ayetin de kalben ölü olanların işitmediği ifade edilir. Bunun söylenebilmesi için ölülerin de işitmemesi gerektiği açıktır.
-
Hud suresi, 119. ayet.
-
“Normal ÅŸartlarda Allah verdiÄŸi nimetleri hesap konusu yaparak baÅŸa kakmaz. Ama bunların gasp edilerek insanlara zarar verilmeye baÅŸlamasıyla sorgulama konusu hâline gelmesi söz konusudur.
-
Bknz: “Tekâsür Suresi”, Musa ÅžimÅŸekçakan, Sözün Gücü Ä°lahi Vahyin RehberliÄŸi], Nüzul Sırasına Göre Ä°lk Yirmi Ä°ki Surenin BaÄŸlamı ve Anlamı.)
Henüz yorum yapılmamış.