Sosyal Medya

Makale

Çamurlu Lastiklerle Girilemeyen Banka

Bankanın Ankara Beypazarı şubesi önünde çamurlu lastiklerine bakıp bir süre kapıda bekleyen Ruhiye nine, daha sonra kara lastiklerini dışarıda bırakıp içeri girdi. Bunu niye yaptığını soran muhabire “Çamurlu lastikler ile girilmez diye bankaya çoraplarımla girdim, yoksa kimse bana bir şey demedi. Üstelik bu haber üzerine yardıma ihtiyacın var mı diye gelenlere şaşırdım. Kimsenin yardımına ihtiyacım yok. Allah’a şükür elim ayağım tutuyor ve bahçede çalışıp kimseye muhtaç olmuyorum. Zaten bankaya adamımdan kalan maaşı çekmeye gittim. Ben kazancımla çocuğumun ev taksitine bile yardımcı oluyorum. Artık başımdan gidin de beni reklam etmeyin” dedi.

2017’de Kırıkkale Sulakyurt ilçesinde, geç saatlerde ilçe hastanesine götürülen 84 yaşındaki Şerife Cesur ninenin acil servis girişinde kara lastiklerini çıkarması güvenlik kameralarına yansıdı.

Nineler, dışarıdan içeriye girerken ayakkabılarını çıkartırlardı. Ev, camii gibi namaz kılınan yerdi. Ayakkabı ile girmek necasetten tahareti ihlal etmekti. Bundan dolayı Ruhiye nine çamurlu lastikleriyle dışarıdan içeriye giremezdi. Onlar, evlerinin haricinde eşlerinin zirai işlerine yardım ederlerdi.

Anneler, televizyonlarda seyrettiği filmlerde insanların evlerine ayakkabı ile girmelerine şaşırdılar. Gâvurlar evlerine ayakkabı ile giriyorlardı. Daha sonra muasır medeniyete uymaya zorlandıkları şehirlerde devlet dairelerine ayakkabı ile girer oldular. Fakat girişe konulan paspaslara ayakkabılarının altının iyice sürtmeden girenler herkesin önünde köylülükle suçlandılar. Üstelik onları aşağılayan müstahdemler hemşerileriydi. Şehirli olmak, ayakkabı ile girilen yerleri kirletmemekti. Ama hiç kimsenin aklına ‘batıda ayakkabılarıyla girenler paspasa silmemesine rağmen ortalık kirlenmiyorken bizde niye kirleniyor?’ sorusu gelmedi. Zira dışarıyı toz topraktan arındırması gereken yetkililer işlerini yapmaktansa paspasa zorlamanın daha kolay bir yol olduğunu fark etmişlerdi. Anneler, apartmanlara tıkılmış hayatlarında devlet dairelerinde çalışıp maaş alan hemcinslerine imrendiler. Maaşları olsa kocalara muhtaç olmayacaklardı. Ama diplomaları yoktu. Bunun önemini kızlarına sıkıca tembihlediler.

Kızlar, muayenehanelerine gelenlerin ayakkabılarına galoş takma mecburiyeti getirdiler. Girişteki kutudan galoşu alıp giyenler, çıkışta bunu atık kutusuna atmaya zorlandılar. Artık evlerine gelenlerin ayakkabılarını çıkarmasını değil galoş takmasını rica ettiler. Böylece evini temizleyen diplomasız kadınlardan fırça yemiyor ve yenisini aramak zorunda kalmıyorlardı.

Hijyene dikkat edilen, steril ortamlarda yetişen, servislerle anaokuluna gönderilip bakıcılara teslim edilen TOKİ ’sel sitelerde doğan torunların nereye, ne ile girecekleri konusu 2023 sonrasına kaldı…

Peki, çamurlu lastikler ile girilemeyen, hijyen kurallarına göre temizlik şirketlerinin çalıştırdığı asgari ücretli kadınlara temizletilen banka şubesinde ne yapılmaktadır? Zorda kalanlara faizle borç verilmektedir. Bu borçlarını zamanında ödeyemeyenlere yeni borçlar ilave edip emeklerini çalmaktalar. Üstelik zirai üretime katkı sağlayanın kara lastikleri kirli, hiçbir şey üretmeden vatandaşın kanını emen faizcilerin bankası temiz(!) öyle mi? Gelir vergisinin %20’sini vermekle övünen bu faizci teröristler, camiye çorapsız girilmemesini tembihleyen imamlarının da maaşlarının bir kısmını vermektedirler.

Siz siz olun dostlar, Ruhiye ninelerin başörtülü torunlarının çalıştığı katılım bankalarına girerken galoşunuzu giymeyi ihmal etmeyin. Maazallah mazideki o kara(!) günlere geri dönmeyi kim ister ki?

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.