Sosyal Medya

Makale

Facebook Üzerinden Helâlleşme

Hayatına dair her kareyi gösterme telaşına düşmüşlerin imdadına yetişti sanal platformlar. Başlığa takılıp da sakın bunu kutsal turizme katılım öncesi bir helalleşme zannetmeyin.

C:UsersAdministrator.WNDWS-20170815RDesktop1.PNG

Rabi Önal çalıştığı şantiye kapanınca kapıyı çarparak çıkmamış. İş akdinin fesih edilmesi nedeniyle kafasına da sıkmamış. Aksine büyük bir nezaketle bugüne kadar gördüğü ilgiye ve yapılan muameleye teşekkür etmiş. Kendisine verilen sözlerin yerine getirilmesinden dolayı hakkını helâl etmiş. İşçilik yapmanın oldukça yorucu ve yıpratıcı olduğu Şantiye ortamında kendi yükümlülüklerini yerine getirirken yapamadıkları nedeniyle helâllik istemiş. Ne yaparsa yapsın bir gün hesabını vereceğine iman eden her mümin, hesabını dünyada kapatır. Kesinlikle ahiretteki ayakları birbirine dolaştıran o zorlu hesap gününe bırakmaz.

Tabi bu paylaşım da 52 beğeni almış. Üstelik 14 kişi de yorum yapmış. Aslında bu bildirimi kadirşinaslık örneği üzerinden alkışlamak güzel ama sonuç olarak işsiz kalmış bir kişiye yapılacak şey yeni bir iş bulmaya gayret etmektir. Ama yorum yapanlar bu işi dua yoluyla Allah’a havale etmişler. Beğenenlerde sessiz kalarak bu dualara âmin demişler.

C:UsersAdministrator.WNDWS-20170815RDesktop2.PNG

Yorum sahiplerinden biri aynı şirkette formen olarak çalışan İlyas Yeşilyurt, kendi emrinde çalışan Rabi Önal’a hakkını helâl etmiş. Yani Rabi Önal’ın başındaki görevli, sözleşme akdinde yer alan işleri yaptığını teyit etmiş, şantiye ortamında işlenen hata ve kusurların kendisine ait kısmını affetmiş. Ama o da işsizlik kısmını Allah’a havale etmiş.

İşsiz kalmasına rağmen bu helâlleşme isteği, bizi terk etmeye hazırlanan bir mevsime ait tatlı bir esintiden ibaret. İnsanların genellikle sevmediği kişiler ve ortamlarda, sadece para kazanmak için keyifsizce ve mecburen yaptıkları mesailerini yerine getirip getirmediklerinden dolayı hesaba çekilecekleri, inanç sahiplerince bile önemsenmeyen bir hassasiyet. Kızılelma peşine düşürülmüşler ancak kutsal turizme katılmadan önce helalleşmeyi düşünürler.

İbni Ömer (rah) dedi ki, Resûlullah’tan (sav) şöyle işittim “Hepiniz çobansınız; hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Devlet reisi de bir çobandır ve sürüsünden sorumludur. Erkek, ailesinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Kadın, kocasının evinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Hizmetkâr, efendisinin malının çobanıdır; o da sürüsünden sorumludur. Netice itibariyle hepiniz çobansınız ve güttüğünüz sürüden sorumlusunuz.” (Buhari, Cuma 11; Müslim, İmaret 20; Ebu Davud, İmaret 1; Tirmizî, Cihâd 27)

Yıllarca unvan sahiplerinden gördükleri eziyetlerin bitmesi için çocuklarını okutan çilekeş Anadolu insanı, sonunda onları iktidar ederek muradına erdi. Altın nesil unutulmuş protokolleri bile canlandırırken toplumu üretilmiş unvanlar üstünden yönetmeye başladı. Artık hayır sahipleri(!) bile sizinle tanışırken hangi STK’da gönüllü(!) çalıştığını gösteren kartvizitini uzatıyor. Hâlbuki müminler unvan değil sorumluluk üzerinden kendine emanet saydıklarına sahip çıkmak suretiyle çoban kılınmışlardır. İnsanları üretilen korkular yardımıyla sürüleştirip çobanlık unvanına sahip olmaksa ancak muhafazakârlık dininin bir amelidir.

Sahi dostlar size emanet edilenlere yaptığınız muamelelerden dolayı hesaba çekileceğinize inanıyor musunuz? Yoksa kutsal turizm yolculuğu öncesi hesabı kapatırım, kapanmayan hesapları da cenazeme katılanlardan imam yardımıyla sıfırlarım diye mi düşünüyorsunuz?

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.