Sosyal Medya

Makale

Trenden düşmek

CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan, evvelki gün AK Parti’nin TBMM’deki grup toplantısında yaptığı konuÅŸmada dedi ki:

“GeçmiÅŸte partimiz çatısı altında olup da bugün dışarıda baÅŸka havalarda gezen hiç kimsenin partimizle, hareketimizle ilgili söz söylemeye hakkı yoktur.”(Normal olan, siyaset sahnesindeki herhangi bir parti -hele ülkenin gidiÅŸatına yön veren iktidar partisi- hakkında herkesin söz söyleyebilmesi deÄŸil midir?  GeçmiÅŸte veya günümüzde o partinin çatısı altında olup olmamak, bu hakka sahip olup olmamayı nasıl etkiler?)

“Herkes aÄŸzını açmadan önce nerede bulunduÄŸuna, kimlerle aynı safa geçtiÄŸine dikkat etmelidir. Kem alette kemalat olmaz.” (DoÄŸu Perinçek ve arkadaÅŸlarının AK Parti’yi savunduÄŸu yerde AK Parti’yi savunmak da “kem alet” olma sonucunu doÄŸurur mu?)

“Bunlar, milletimizle birlikte son 3-4 yıldır verdiÄŸimiz hayati mücadelede en küçük bir desteklerini görmediÄŸimiz, hatta çoÄŸu defa karşı saflarda silüetleri beliren kiÅŸilerdir.” (Yetkileri ellerinden alınan ve etki alanları neredeyse sadece sosyal medyayla sınırlandırılan kimselerden tam olarak hangi çapta bir destek bekleniyordu? Teröre karşı dayanışma çaÄŸrısı mahiyetinde Tweet’ler atmak, 15-16 Temmuz 2016 gecesi -ambargonun o geceye mahsus olarak kalkması sayesinde- televizyonda darbecilere karşı millî iradeyi savunmak ve ErdoÄŸan’la beraber Yenikapı’da darbecilere karşı milli birlik manzarası sergilemek “en küçük bir destek” dahî deÄŸil midir? Bu basireti gösteren kimseleri, sırf bazı konularda farklı düşünüyorlar / davranıyorlar diye “karşı saflar”da telakki etmek reva mıdır? “Karşı saflarda silüetleri beliren kiÅŸiler”den sayılma riski olmadan herhangi bir hususta cumhurbaÅŸkanı yahut hükümetten farklı bir fikir serdetmenin / duruÅŸ sergilemenin bir yolu var mıdır?)

“Dünyada neler oluyor, ülkemizde neler oluyor, bununla ilgili bir sesiniz çıkmayacak, bu ülkede bir ‘evet-hayır’ referandumu yapılıyor ve partimiz burada ‘evet’ baÅŸlığını böyle atıyor ama bakıyorsunuz birileri de ‘hayır’ için kampanya yürütüyor kulislerde, ÅŸurada burada... Ve ÅŸimdi de kendilerinde söz hakkı görüyorlar. Kusura bakmasınlar.” (Ölçü “Dünyada neler oluyor, ülkemizde neler oluyor, bununla ilgili bir sesiniz”in çıkıp çıkmaması ise, sosyal medyada Kudüs meselesinden Irak’taki geliÅŸmelere, PKK teröründen FETÖ’cülerin darbe teÅŸebbüsüne kadar pek çok konuda ses çıkaran kimselerle ilgili bir sorun olmasa gerek. Burada sorulması gereken soru ÅŸu: Referandumla ilgili çekincelerini partiden arkadaÅŸlarına ve bizzat CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’a açıkça bildirip “Bundan vazgeçmek lazım” veya “Bu anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi paketini ÅŸu ÅŸekilde tashih etmek lazım” diyen ama referandum sürecinde kamuoyuna anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi aleyhinde bir açıklama yapmaktan geri duran kimselere bile -“hayır” için “kampanya” yürüttükleri iddia edilerek- ‘Kusura bakmayın, söz hakkınızı kaybettiniz’ denebiliyorsa, mesela 696 sayılı KHK ile ilgili bir nüans bile davaya ihanet konusu olabiliyorsa, ErdoÄŸan’ın “Bize sorgusuz sualsiz itaat eden bir gençlik deÄŸil, neyi niçin savunduÄŸunu bilen bir gençlik lazım” sözü boÅŸa çıkmıyor mu? Bu tabloyu gören AK Parti’li gençler, herhangi bir hususta lidere sorgusuz sualsiz itaat etmedikleri takdirde “karşı tarafta silüetleri beliren kiÅŸiler” olarak anılacakları korkusuyla hareket etmezler mi? ‘Liderin neyi niçin savunduÄŸunu öğrenelim biz de o ÅŸeyi o gerekçeyle savunup geçelim’ demezler mi?)

“Bu birlikteliÄŸi, bu beraberliÄŸi, bu dayanışmayı zedeleyenler bilsinler ki artık bu kervanın samimi yolcuları deÄŸildir.” (BirlikteliÄŸin, beraberliÄŸin, dayanışmanın ÅŸartı her konuda aynı düşünmek midir ve farklı düşünse de bunu söylemeyenin samimiyeti ne kadar samimidir?) 

“Biz bu yola çıkarken ahdederek çıktık ve bu yola bu akitleÅŸmeyle, bu ahitle çıkarken de ÅŸunu bir defa çok iyi bilmemiz lazım, sadakatin aslolan bir kavram olduÄŸunu bilerek çıktık.” (Ne üzerine ahit ve neye sadakat? Bir hatırlatma: ErdoÄŸan, AK Parti’nin kurulduÄŸu 14 AÄŸustos 2001’de Bilkent Otel’de düzenlenen tanıtım toplantısında “Bugün Türk siyaset hayatına lider oligarÅŸisinin çöktüğü gün olarak, tekelci bir anlayışa dayanan liderlik anlayışının yerine kolektif aklın temsilcisi olan bir anlayışın yerleÅŸtiÄŸi gün olarak geçecek” demiÅŸti.)

“Bu trenden düşenler, kusura bakmasınlar, düştükleri yerde kalırlar ama bu da yoluna devam eder.” (Tren, eski rayında mı? Öyle olmadığını düşünenler bu düşüncelerini ifade ettiklerinde trenden düşmüş mü sayılıyorlar?  Trenden düşmüş sayılıyorlarsa, “Partili üyelerin tüzük ve program dahilinde düşüncelerini özgürce ifade etmeleri saÄŸlanacaktır” ahdiyle yola çıkan trenin gidiÅŸatında bir sorun yok mu?)

***

Bence ErdoÄŸan’ın 7 Mayıs 2017’de Ä°stanbul’daki “Uluslararası Münazara Turnuvası” ödül töreninde yaptığı konuÅŸma, daha güzel bir tren yolculuÄŸuna iÅŸaret ediyordu:

“Son 14 yılda klavyelerin, tabelaların, harflerin, kelimelerin üzerindeki birçok yasağı biz kaldırdık. On yıllardır yazı ve fikir hayatımıza musallat olan tek tipçi, vesayetçi anlayış yerine farklılıkları zenginlik olarak gören, düşüncenin önünü açan bir bakış açısını biz ikame ettik. Münazaraları ulusal anlamda yapmanın çok önemli faydaları olacağına inanıyorum. Münazara empati kurulmadan yapılamaz. Münazaranın tek bir kazananı yoktur…”

kaynak: Karar

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.