Makale
Z Kuşağından Hayret Makamına
Hepimizin malumu olduğu üzere modern akıl, tanımlıyor, kategorize ediyor. Sonra da kutsal olanı parçalıyor ve değersizleştiriyor. Yeni bir şey söylemediğimin farkındayım. Sadece bu malumdan hareketle kurmak istiyorum yazmak istediğim metni. Yazımın anahtar kavramları ise Z kuşağı, insanlık ailesi, sevgi ve erdem toplumu, hayret, Dünya Savaşı Z.
Z kuÅŸağı yeni aplikasyonların peÅŸinde olan bir nesil. Ebeveynleri ise nasıl daha çok kazanırım, nasıl daha rahat yaÅŸarım derdindeler. Z kuÅŸağı kim, aplikasyon ne demek? Z kuÅŸağı yani yetiÅŸmekte olan nesil, yani geleceÄŸimiz. Uzmanlar, 2000’den sonra doÄŸanlar için Z kuÅŸağı isimlendirmesini yapmış. App kuÅŸağı, dijital nesil diyenler de var. Ekranlarla çevrili dünyada hızlıca bir yerlere koÅŸan insanlarla Dünya Savaşı Z senkronize bir ÅŸekilde canlanıverdi zihnimde.
Dünya Savaşı Z, 2013 Hollywood yapımı bir film. Zombilerin istila ettikleri dünyada bir kıyamet senaryosu sahneleniyor. Peki filmin 25. karesinde verilen ne? İnsanın insana eziyeti üzerinden kurgulanan bir hayat ve tahrip olan ruhlar. O ruhların eseri olan bir dünya. Bu sarmalı daha fazla uzatmak istemiyorum. Zira filmin her bir sahnesi gibi yazılan her cümle içimi acıtıyor. Gökyüzüne, dağa, ağaca hasret kaldığımız şehirlerde ellerindeki ekranla bütünleşmiş insanları gördüğümde aklıma gelir bazen Dünya Savaşı Z. Dört sene önce izlediğim filmin öyle etkisinde kalmışım ki hiç eksilmeyen araç trafiğinde kırmızıda bekleyip duran insanları görünce sanki yeşil hiç yanmayacakmış kurgusuna bağlarım o esnada yaşanan durumu.
Şimdi bu film sahnelerinden kalan hatırlayışları bir kenara bırakarak içimizi acıtan gerçeğe dönelim. Mevzu şu ki ellerinde telefonları ile yürüyen ve hiç kimseyi görmeyen, hiçbir şeyi duymayan bir nesil ile muhatabız. Hayat kadar gerçek hem de bu muhatap oluş hali. Lakin tam da burada bir problem zuhur ediyor. Zira sevgisiz bir topluma doğru evriliyoruz. Kötülük gün geçtikçe çoğalıyor. Bunun sebebi aktif iyilerin kendilerini pasifize etmesi. Sahi aktif iyilere ne oldu? Sahayı nasıl terk ettiler ve akabinde neler oldu? Faturasını her bir Müslümanın ağır bir şekilde ödediği tarihsel süreçlere girmeyeceğim. Gözlemlemeye çalıştığım birkaç hususa dikkat çekmek niyetindeyim. Bir vakitler hayatın merkezinde olan ders halkalarının çeşitli meşguliyetler sebep gösterilerek hayatın dışına itilmesi zuhur eden problemin ilk halkası kanaatimce. Sonra sırayla diğer halkalar ekleniyor. Entelektüel çabaların artışa geçmesi ile kalbe dokunan değerli şeylerin önemsizleşmesi bunlardan birisi. Bu süreçte tek bir eylem ile birçok güzel haslet eriyip gidebilir. Nasıl olsa farz değil ya da haram değil ki girizgâhı ile başlayan kabullere teslim olunabilir.
EÄŸer kutsallarımız konusunda müsamahakâr ve ihmalkâr davranmaya devam eder isek korkarım dinamiklerimiz de buralar dutluktu girizgâhı ile baÅŸlayan hatıralarımız arasına girecek. Korkarım “eskiden iyi insanlar vardı evladım sonra onlar birden kayboluverdi” ÅŸeklinde masallar anlatmaya baÅŸlayacağız yakında. Dört yaÅŸ seviyesi dahi kendisine anlatılanın masal mı yoksa gerçek mi olduÄŸunun ayrımına varır. Hayretleri öyle açıktır ki fıtrata çok yakındır onlar. Haydi, güneÅŸin doÄŸduÄŸu yere gidelim diyebilecek kadar hem de.
Hasılı yeni nesile bir etiket yapıştırıldı. Dijital, app kuÅŸağı, z kuÅŸağı felan deÄŸil onlar. Gençlerimizi özellikle sosyal medyanın "görünüyorum o halde varım" tuzağından koruyup sen zaten deÄŸerlisin bilinci vermek, eÅŸref-i mahlukât olduÄŸu hakikatini canlı tutmaktır aslolan. Bir de her daim Allah Resulü’nün tavsiyelerine kulak vermek gerek. O kutlu ağızdan bize miras kalan “size gençlere hayırla muamele etmenizi tavsiye ederim, çünkü onların kalbi incedir” tavsiyesine sahip çıkmalı ve “rabbim hayretimi artır” duasına tutunmalı. İçimizin çölleÅŸmesine meydan vermemek adına hayret makamında kalabilmeli. Bir tarafta Z kuÅŸağı öte tarafta hayret ve hayranlık duruÅŸu nasıl aynı karede buluÅŸacak demeyelim. Zira tüm bunları ivedilikle yerine getirmez isek eÄŸer modernize edilmiÅŸ zihinlerimizle Uhud dağı ile dost olan, aÄŸaca selam veren, yaÄŸmurla konuÅŸan Nebiyi Muhteremin tavırlarını anlamanın uzağına düşeceÄŸiz maazallah.
Bu arada güzel şeyler oluyor:
1)Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı, CumhurbaÅŸkanlığı Külliyesi Millet Camii’nde “Ailece Sabah Namazı BuluÅŸması” etkinliÄŸi düzenledi. Namaz sonrası Kudüs için dua edildi ve Mescid-i Aksâ’ya ziyaret yapılmasının önemine iÅŸaret edildi.
2)Mevlana Ä°dris yönetimindeki açılımı Çocuk Edebiyatı Tercüme Ofisi olan “Çeto” isimli dergi yayın hayatına baÅŸladı. ÇocukluÄŸa dair kıymetli paylaşımların yapılacağına inandığım derginin uzun soluklu olmasını temenni ediyorum.
3)Ãœmit ve heyecan ile sevgi ve erdem toplumunun inÅŸası için bir tuÄŸla daha koyduk. Her Anne Bir Okul seminerlerimizin 2017 güz dönemi Samsun’da tamamlandı. Åžimdi bahar seminerleri için sıvadık kolları.
Henüz yorum yapılmamış.