Sosyal Medya

Makale

Akıl/bilim-vahiy/din ilişkisi

Ä°lahiyat tahsili gören veya din ilimleri konulu kitapları okuyarak bu konuda önemlice bilgi sahibi olan (bazıları olduklarını sanan) kimseler arasında hem Kur’an hem de sünnetle problemi olanlar var; bunların asıl referansları modernitedir; bu da son tahlilde Batı’ya ait düşünce, deÄŸerler ve hayat tarzıdır. Genellikle ÅŸunlara benzer cümleler kurarlar: “Bu çaÄŸda eski din açıklamaları ve yorumları geçerli deÄŸildir, çağın aklına, bilimine, zevkine, hayat tarzına ve ihtiyaçlarına uygun konuÅŸmak, dini de buna göre yorumlamak-uydurmak gerekir…”

Batı düşüncesi, hayat tarzı ve deÄŸerlerinin onlara neler kazandırdığı ve neleri kaybettirdiÄŸi, sonunda Batı’nın kriz ve iflas noktasına doÄŸru hızla ilerlediÄŸi konusunda kendi düşünürleri arasında birçok önemli kiÅŸi var, onların okunmasını tavsiye ederim (Edward Carpenter, Roger Garaudy, René Guénon, Seyyid Hüseyin, el-Attas ilk elde aklıma gelen isimler ve bunların konumuzla ilgili kitaplarının Türkçe tercümeleri mevcuttur.)

Birkaç yazıda din/vahiy-akıl/bilim ilişkisine yer vermenin, kıbleyi şaşırmamak için faydalı olacağını düşünüyorum.

Vahye karşı aklı ve bilimi ileri sürmek, bunları dinin yerine koymak, dine bir efsane olarak bakmak yeni deÄŸildir; mesela pozitivizmin, rasyonalizmin yaklaşımları böyledir ve bu yaklaşımın tarihi de yüzyılları aÅŸmaktadır. Ä°ÅŸte bu “temcit pilavı” ÅŸimdilerde olduÄŸu gibi pek yakın geçmiÅŸte de ısıtılıp ısıtılıp sofraya koyuluyor. Yakın geçmiÅŸte (yirmi yıl kadar önce) bunlar arasında YÖK baÅŸkanı, bazı komutanlar, devlet baÅŸkanı gibi önemli ÅŸahıslar da vardı. Bunlar içinden o zamanın YÖK baÅŸkanı gibi sınır tanımazlar açıkça “vahyi deÄŸil, aklı ve bilimi kılavuz edindiklerini, vahyi de kılavuz edinenlerle uzlaÅŸmayacaklarını” söylüyordu, diÄŸerleri ise vahyi ağızlarına almadan aklın ve bilimin kılavuzluÄŸundan, hayatta tek mürÅŸidin (yol göstericinin) akıl ve bilim olduÄŸundan söz ediyorlardı.

Kur’an-ı Kerim’in ikinci suresinin hemen başında, “Kur’an’da hiçbir şüphe bulunmadığı ve onun, Allah rızasına uygun bir hayat sürdürmek isteyenler için rehber (mürÅŸid, kılavuz, yol gösterici) olduÄŸu ifade buyuruluyor. Buna göre aklı tek yol gösterici olarak sunanlar Kur’an’ın yol göstericiliÄŸini kabul etmiyorlar demektir. 

Vahyi kabul etmekle beraber akıl için neredeyse sınır tanımayan ve bu yüzden maneviyatı maddileÅŸtiren, vahyi “aklîleÅŸtiren”  grup ile tartışmayı biraz erteleyerek yalnızca akıl ve bilimi mürÅŸid kabul ederek vahyi reddedenlerle kendi ön kabulleri çerçevesinde bir tartışma yapılsa acaba sonuç alınabilir mi?

Denemeye deÄŸer. 

Önce vahyi bir yol gösterici olarak reddetmeyi ele alalım; bu hüküm akıl ve ilmin zorunlu sonucu ve kesin hükmü müdür? EÄŸer böyleyse aklın yanında vahyi de mürÅŸid olarak kabul eden milyarlar -ki bunların içinde bazı filozoflar, büyük ödüller almış bilim adamları da vardır- akılsız mı oluyorlar, yanlış yola mı sapmış bulunuyorlar? Hukuk, tıp ve mantık bunların akılsız olduklarını kabul etmediÄŸine göre ÅŸu zorunlu sonuç ortaya çıkmıyor mu: “Ä°nsanın her alanda doÄŸruyu bulması için tek başına akıl yeterli deÄŸildir”; çünkü milyarlarca insan aklını kullanarak vahye inanmışlar ve onu da hayatlarında kılavuz bilmiÅŸler, yine milyarlarca insan akıllarını kullanarak vahyi reddetmiÅŸlerdir. Bu iki grubun isabetlisini tayin etmek için akıldan baÅŸka ölçütlere ihtiyaç bulunduÄŸu mantık gereÄŸidir. 

Bilimin alanı (matematik ile gözlem ve deneye dayanan, kesin hüküm ve kanunların peÅŸinde koÅŸan bilimi kastediyorum; birçok konusu ve hükmü tartışmalı olan, ferdi ve toplumu konu alan insan bilimlerini kastetmiyorum), insanın bilmek, karar vermek, eyleme geçmek istediÄŸi ÅŸeyler karşısında son derecede dar olduÄŸuna göre insanlar, bilimin cevap veremediÄŸi konularda “hükümsüz, kararsız, rehbersiz” kalabilirler mi? Kalmadıklarına ve bu konularda da kanaatleri, hükümleri, kararları, bunlara dayalı eylemleri olduÄŸuna göre bilimden baÅŸka yol göstericileri bulunduÄŸu ortaya çıkmıyor mu? Bunun akıl olduÄŸunu söyleyecek olurlarsa, hemen her konuda farklı görüşler, kabuller, inanç ve kanaatler bulunduÄŸuna göre aklın kılavuzluÄŸunun tartışılması gerekmez mi? 

Gelelim Ä°slam’ın akıl ve bilimle iliÅŸkisine. 

(Gelecek yazıda.)

kaynak: Yeni Åžafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.