Sosyal Medya

Makale

Devlet teorisine iki yaklaşım: Hegel ve NurettinTopçu

Devlet teorisine iki yaklaşım: Hegel ve NurettinTopçu

Devlet, siyaset felsefesinin esas meselelerinden biri olmakla birlikte üzerinde sadece filozofların deÄŸil akıl sahibi her kesin düşünmeden edemediÄŸi mevzulardandır. Düşünce tarihine baktığımız zaman devlet nedir? sorusu filozoflar tarafından sorulmuÅŸ ve cevap aranmaya çalışılmış hayatî ehemmiyetli soru(n)lardan biridir.   

Modern dönemde devlet mevzusu hakkında nazariye geliÅŸtiren filozofları incelediÄŸimiz zaman, akla gelen ilk isim, Alman filozofu Hegel’dir. Hegel’in düşünce sisteminde devlet, özellikle modern devlet, tayin edici bir konumdadır. Batı dillerinde Hegel’in düşünce sistemi hakkında çok sayıda çalışma yapılmış; bunların bir kısmı Türkçe’ye de tercüme edildiÄŸi gibi, bunun ötesinde Hegel’in devlet düşüncesi, müstakil araÅŸtırmalara ve makalelere mevzu teÅŸkil etmiÅŸtir. 

Türk düşüncesinde de siyaset ile ilgili mevzular tartışılmış, siyasetin diğer alanlarla münasebetleri hakkında görüşler ileri sürülmüş olsa da modern dönemde siyasetle ilgili yapılan çalışmaların yeterli olduğunu söylemek zor gözükmektedir.

Modern dönem Türk düşüncesinin temsilcilerinden olan Nurettin Topçu’nun siyaset meseleleriyle özellikle devletle ilgili mevzularda kayda deÄŸer görüşler ileri sürdüğünü söyleyebiliriz. Nurettin Topçu çok çeÅŸitli vesilelerle muhtelif yazılarda devlet sorununu kendisine mevzu edinmiÅŸ, bu alandaki boÅŸluÄŸu kapatmaya çalışmış ve devletle ilgili ileri sürdüğü görüşler kendisinden sonra birçok çalışmaya mevzu teÅŸkil etmiÅŸtir.

Fransız Devrimini geleneksel devlet anlayışını yıktığı için eleÅŸtiren Hegel, farkında olmaksızın geleneksel olmayan devlet anlayışının geliÅŸmesine önayak olmuÅŸtur. Devlet sayesinde semavî ve dünyevî âlem arasındaki zıtlıkların ortadan kalktığını savunan Hegel, devlete Tanrısal deÄŸer atfederek devletin Tanrı[1] yerine geçmesini saÄŸlamıştır. Hegel’in kendi kendisini bilen ve bu sebeple her ÅŸeyin bilincinde olan devleti zamanla modern devletleri için numuneye dönüşmüştür. VatandaÅŸlarının hayatlarını ve hatta düşüncelerini bile nizamlamaya çalışan modern devlet, Hegel’in öngördüğünün aksine özgürleÅŸtirici olmaktan çıkarak insanın kendisini bile unutmasına ve giderek ruhsuzlaÅŸmasına vesile olmuÅŸtur. Temelleri Batı’da atılan, geliÅŸmesinde diÄŸer filozoflara göre Hegel’in daha çok emeÄŸi olan modern devlet, Müslümanlar için -ilk karşılaÅŸtığı zamanda olduÄŸu gibi günümüzde de- anlaşılmaz yapıya sahiptir. Ä°slâm düşünürleri modern devletin “hikmetini” çözmeye cehdettikleri zaman diliminde bünyesine yabancı olan unsurları kabul etmeye zorlanan Ä°slâm cemiyetleri gelenek adına ne varsa hepsine sıkıca sarılmaya çalışmışlardır.

Modernitenin sarhoÅŸ edici havasından etkilenen bir grup düşünürümüz modern devlet yapısının aslında kendi geleneÄŸimizde mevcut olduÄŸunu iddia ederken diÄŸer grupsa mahiyetini bir türlü açıklayamadıkları Hz. Peygamber dönemine geri dönmenin ve Asr-ı Saadet devlet anlayışının ikame etmenin zarurî olduÄŸunu savunmuÅŸlardır. Her iki grubun gayretleri baÅŸarısızlıkla sonuçlanmış, baÅŸarısızlıklarının sebebiyse klasik Ä°slâm düşüncesinden özellikle siyasetle ilgili mevzuların nasıl tartışıldığından habersiz olmalarıdır. Fakat bu iki grubun dışında kalmayı baÅŸaran ve meselenin varoluÅŸla ilgili olduÄŸunu savunan fikir adamları da olmuÅŸtur. Bu fikir adamlarından birisi çalışmamızda ele alacağımız Nurettin Topçu’dur. Nurettin Topçu, modern devletin geleneksel devlet anlayışımıza yabancı olduÄŸunu ve kendi tabiatımıza uygun devlet kurmamız gerektiÄŸini savunmuÅŸtur. Nurettin Topçu modern devletin sebep deÄŸil sonuç olduÄŸunun bilincinde olduÄŸu için meselenin temelinde duran ve kaygı verici olan var oluÅŸ sorununa dikkat çekmiÅŸtir. Mevzuya bu açıdan yaklaÅŸan Nurettin Topçu, varoluÅŸumuzla ilgili sorunlarımızın giderilmesi halinde modern devletle de ilgili sorunlarımızın da çözüleceÄŸini savunmuÅŸtur. Hegel ve Nurettin Topçu’nun, devleti tanımlamak için kullandıkları bazı önermelerin bir birine yakın hatta bir birine benzer olmaları bile meselenin siyasî deÄŸil varoluÅŸla ilgili olduÄŸuna delalet etmektedir. Hatta bu gerçeÄŸi Nurettin Topçu’nun talebesi olan Ä°smail Kara’nın ÅŸu: “Hegel’in “Devlet, ilahî iradenin yeryüzünde gözükmesidir” cümlesini eserlerinde önem atfederek birkaç defa zikreden Nurettin Topçu”[2] tespiti de onaylamaktadır.

“Hiçbir rejim kendiliÄŸinden, mutlak surette ne iyidir, ne de fenadır. Esas olan, onu kullanacak, insanın ruh ve ahlâk yapısıdır[3] tezini dile getiren Nurettin Topçu, “ekseriye aralarında insan yetiÅŸtirmeden devlet nizâmı kurmaya kalkanlar nasıl elleri boÅŸlukta kaldılar[4] hükmüne varmaktadır. Dolayısıyla Nurettin Topçu için devlet mevzusunda temel olan insandır. Devlet yöneticilerinin, Allah’ın yeryüzündeki halifesinin insan olduÄŸu gerçeÄŸinin yeniden bilincine varmalarıyla devletle ilgili sorunlarımızın çözüleceÄŸini belirten Nurettin Topçu irademizi Allah’la ittisal ettirmemiz gerektiÄŸini, bunun içinse öncelikli olarak kendimizi bilmemiz gerektiÄŸini savunuyor.

Modern devlet sorununun ortaya çıkmasında Hegel’in nasıl “emeÄŸi” olduÄŸunu ve gerçek özgürlüğüne kavuÅŸmak için rasyonel mahiyette olan devletinin içinde yok ettiÄŸi insan’a dayanarak Nurettin Topçu’nun düştüğümüz manevî buhranlardan nasıl kurtulacağımızı ve buna baÄŸlı olarak da devletle ilgili sorunlarımızın nasıl aşılacağını göstermeye çalıştığını mevzu edinmeye karar verdik. Dolayısıyla yazımızda Hegel modern devletle ilgili sorunların ortaya çıkmasına önayak olan, Nurettin Topçu’ysa bu sorunlara çözüm yolu öneren filozof olarak sunulmaya çalışılacaktır.[5]

Ä°smail Kara’nın dile getirdiÄŸi tespit çalışmamızın doÄŸru seçim olduÄŸunu destekler mahiyettir. Zira Ä°smail Kara’nın Nurettin Topçu’nun Hegel’in devletle ilgili tanımını eserlerinde birkaç defa zikretmesine vurgu yapması aralarında irtibat kurmanın mümkünlüğüne iÅŸaret etmektedir. Hem Hegel hem de Nurettin Topçu açısından varlık meselesi temel olduÄŸu için devletle ilgili mevzular merkezden kenarda kalmaktadır. Fakat Hegel’in felsefesinde bazen Varlığın yerini devletin alması keyfiyeti meselenin mahiyetini deÄŸiÅŸtiriyor. Devletin hiçbir ÅŸekilde Varlığın yerini alamayacağını düşünen Nurettin Topçu için Hegel’in devleti TanrısallaÅŸtırılma giriÅŸimi de yanılgının sonucudur diye biliriz. Nurettin Topçu için devlet, Allah’ın iradesinin en çok hissedildiÄŸi mekândır. Dolayısıyla devlet eÄŸer teslimiyetin Allah’a, hâkimiyetinse Allah’tan olduÄŸu ÅŸuurunu terk ederse kendisini kolaylıkla ilahlaÅŸtırabilir. Devletin kendisini kolaylıkla ilahlaÅŸtırabilme keyfiyetini haiz olduÄŸunun bilincinde olan Nurettin Topçu, Hegel’in aksine devletin varlık hiyerarÅŸisindeki yerinin farkında olması ve gerçek hâkimiyetin Allah’a mahsus olduÄŸunu fehmetmesi gerektiÄŸini savunmaktadır. Her iki filozofun devletle ilgili mevzularda benzeri ve farklı düşünmelerinin sebebi varlık anlayışlarının bir birine çok yakın ama yakın olduÄŸu kadar da uzak olması keyfiyetinden kaynaklanıyor. Hegel ve Nurettin Topçu’nun varlık anlayışlarını açıklamamız çalışmamızın sınırlarını aÅŸmakla birlikte her iki filozofun mutasavvıfların ileri sürdüğü vahdet-i vücut nazariyesine benzer bir anlayışı savunduklarını ama Hegel’in vahdet-i vücut nazariyesini ters çevirdiÄŸini, insanın deÄŸil ilahî olanın kendisini gerçekleÅŸtirmesi yani kâmilleÅŸmesi gerektiÄŸini savunduÄŸunu ileri sürebiliriz. Buna baÄŸlı olarak da Hegel’in devlet anlayışının -her ne kadar Nurettin Topçu’yla benzeri mefhumları kullanmış olsa da- tamamen farklı sonuçlara ulaÅŸtığını görmekteyizdir. Yazımız, iki filozofun devlet anlayışı arasında “yakınlık ölçüsünde uzaklığı” araÅŸtırmaya deÄŸer bulduÄŸu için husule gelmiÅŸtir.

Sonuç

Ä°brahim Ethem bin Mesut, “Bir asırdaki vukûât tarihinin en derin esbâbı aransa o asrın efkârı, ahlâkiye, itikâdiye ve ilmîyesinde yani hikmetinde bulunur. Asırlar hukemâlarında teÅŸehhus ve hukemâ asırlarına tekaddüm eder[6] diyordu. Hegel ve Nurettin Topçu, Ä°brahim Ethem bin Mesut’un dile getirdiÄŸi hakikate en güzel örneklerdendir. Çalışmamızda ele aldığımız filozofların devletle ilgili ileri sürdüğü görüşler, hayattan, hayatlarından bağımsız ÅŸeyler deÄŸildi. Her iki filozofu, devleti kendine mevzu etmeye yönlendiren kaygının -ki bu kaygı hayatlarıyla doÄŸrudan irtibatlıdır- ortaya çıkartılması esastır. Kanaatimce sözünü ettiÄŸimiz kaygı var oluÅŸu ilgilendiren yok olma tehlikesiydi. Hegel ve Nurettin Topçu yok olma kaygısı sebebiyle var olma mücadelesi vermiÅŸlerdi. Prusya devleti tarafından himaye edilen Hegel, kayı verici bulduÄŸu durumun ortadan kaldırılması için devletle birlikte faaliyet göstermiÅŸti. Hegel’in yok olma kaygısından doÄŸan devlet nazariyesi Prusya devletinin de zaman içinde ÅŸekillenmesine ve meÅŸruluk kazanmasına sebebiyet vermiÅŸtir. Dolayısıyla Hegel’in devlet nazariyesi ve Prusya devleti arasında nazariye-amel iliÅŸkisi söz konusudur. Karl Popper’in ileri sürdüğü ÅŸekliyle, devlet nazariyesinin modern otoriter, totaliter devletleri besleyeceÄŸini muhtemelen hayal bile etmeyen Hegel, devletin kendisini Tanrı gibi hissetmesine yol açmıştı. Zira Hegel’in devlet nazariyesi, devletin Tanrısal cevheri haiz olduÄŸunu ileri sürmektedir.

Hegel’in devleti içinde ben’i yok ediyor. İçinde ben olmayan devlette Tanrı’nın tecessüm etmesi Hegel sistemi açısından tutarlıdır. Çünkü Hegel’e göre ferdiyet bilinci Ruh’un kendisini gerçekleÅŸtirme aÅŸamalarında oluÅŸur ve zamanla terk edilerek cemiyet bilincine geçiliyor.

Nurettin Topçu modern devletin ben’i yok etmesine karşıdır. Dolayısıyla Nurettin Topçu için tayin edici olan biz ortadan kaybolmadan ben’in varlığının muhafazadır. Ferdî ruhların cemiyet içinde mevcudiyetine önem veren Nurettin Topçu, ferdî ruhların, cemiyeti kurtuluÅŸa götürdüğünü savunmuÅŸtur.

Meseleyi, GiriÅŸ bölümünde zikrettiÄŸimiz: “Hegel ve Nurettin Topçu’nun, devleti tanımlamak için kullandıkları bazı önermelerin bir birine yakın hatta bir birine benzer olmaları bile meselenin siyasî deÄŸil varoluÅŸla ilgili olduÄŸuna delalet etmektedir” tezimizi ileri sürerek mevzu hakkında yeni ufukların olabileceÄŸine telmihte bulunarak çalışmamızı yekûnlaÅŸtıralım.

 

Kaynakça

1.      Descartes, Usul Hakkında Nutuk, ter: Ä°brahim Ethem bin Mesut, Mahmud Bey Matbaası, Ä°stanbul 1895.

2.      Ä°smail Kara, “Bir Siyasi Ä°hya TeÅŸebbüsü: Topçu’da Siyaset Ve Devlet Telakkisi”, Hece, sayı: 109, Ankara 2006.

3.      Nurettin Topçu, Ä°radenin Davası-Devlet ve Demokrasi, haz. Ä°smail Kara ve Ezel Erverdi, Dergâh Yay., Ä°stanbul 2012.

 

 

 

 


[1] Tanrı ismini Hegel’le ilgili yerlerde, Allah isminiyse Nurettin Topçu’yla ilgili yerlerde zikredeceÄŸiz.

Hem bağlı oldukları inanç sistemlerinin hem de Mutlak Varlık düşüncelerinin farklı olmasından dolayı bu ayrıma gitmek durumunda kaldık.

 

[2] Ä°smail Kara, “Bir Siyasi Ä°hya TeÅŸebbüsü: Topçu’da Siyaset Ve Devlet Telakkisi”, Hece, sayı: 109, Ankara 2006, s. 245.

 

[3] Nurettin Topçu, İradenin Davası-Devlet ve Demokrasi, haz. İsmail Kara ve Ezel Erverdi, Dergâh Yay., İstanbul 2012, s. 124.

 

[4] Nurettin Topçu, İradenin Davası-Devlet ve Demokrasi, s. 83

 

[5] Lisans Bitirme Tezimizde incelemeye çalıştık.

 

[6] Descartes, Usul Hakkında Nutuk, ter: Ä°brahim Ethem bin Mesut, Mahmud Bey Matbaası, Ä°stanbul 1895, s. 6. 

 

 

 

 

 

 

 

 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.