Sosyal Medya

Makale

Bir Gösteri Toplumunda İnsanın Aldatılması…

Gerçeği olduğu görüp kabullenmek herhalde çok zor ki sürekli onu bir sahte sosa bulandırarak veriliyor ki kabulü kolaylaşsın diye… Aman üzülmesin diye başlayan nida, her türlü sorunlarda öne çıkmakta ve gerçek bir şekilde ört-bas edilmektedir.

Gerçeği en yalın hali ile bilmeye olan ihtiyaç izahtan varestedir…

İnsanların tepkileri kendilerine sunulan şeye göre belirleniyor. Yani bir şeyin gerçek oluşu veya sahte oluşu arasında tepki vermek için bir fark gözükmüyor. İnsan sonuç itibarı ile kendisine sunulan şeye göre tepkiler geliştiriyor ve eğer sunulanın sahte olduğunu öğrenirse o zaman bu olayın vahametine göre yıkımı da o derece güçlü veya zayıf oluyor.

İnsanlar niye gerçeği örtme ihtiyacı hissediyorlar?

Çünkü gerçeğin yalın hali acıtıcıdır, insanı yıkıma uğratır, yaralayıcı ve etkin bir özellik taşır. Bir felaketin birden apaçık bir şekilde verilmesi beraberinde oluşturacağı zararı dengelemek için bir zaman ayarlaması bağlamında gevelenip gerçeğin üzeri örtülür. Özellikle bu hastalık, ölüm ve kaza olaylarında failin birinci dereceden yakınlarına hemen gerçek söylenmez, alıştırılarak ona gerçeği söylerler ki muhatabındaki zarar en asgariye insin. Bu gerçeğin anlaşılabilir bir tarafı vardır ve sosyal realitede bir karşılığı da olabilir.

Ama bu durumu eksene alan ve bu olgunun sanki bütün toplumsal katmanlarda geçerliliği var gibi bir tavır üzerinden meşrulaştırılması… Kişilerin bu durumu kullanmaya başlamasının ürettiği sonuçları…  Siyasal ve sosyal alandaki kullanımı… Bu mesele üzerine yeniden düşünmek elzem hale gelmiştir.

En küçük siyasal birimde dahi ‘aman ha şu meseleyi açıklamayalım, yanlış anlaşılır, birileri anlamaz ve bizden uzaklaşır’ veya ‘yanlış tepki verir’ diyerek çoğu eylemi ve düşünceyi saklı hale getirdiğini gözlemleyebiliyoruz. Öyle bir meret ki bu neredeyse her şeye sirayet etmiştir. Hatta dindar cemaat ve tarikatlarda dahi bunu gözlemleyebiliyoruz. İş gerçeğin açığa çıkması değil bu gerçek açığa çıktığında hangi yıkıma neden olacağı dikkate alınarak bu gerçeğin üstü örtülmekte ve dar bir çerçevede ‘sır’ haline gelmekte ve sonra da bu sır üzerinden yeni çatışmaların kapışmaların kapısı aralanmaktadır. Böylece gerçek, gerçek olmayan bir şey yüzünden saklı hale getirilmekte ve gerçek olmaktan çıkarılarak yalanın iktidarı için bir malzemeye dönüştürülmektedir.

Siyasal partiler ve sivil toplum kuruluşlarında da bunu gözlemlemek mümkün! Hatta bunu aile içi meselelerde de gözlemleyebiliriz. Ve birçok ailevi sorun gizlenerek o aile sahtenin ahtapot kollarına atılmaktadır. Sonra da niye çocuklarımız iyi yetişmiyor, diye sitayişte bulunuyoruz. Gerçeğin o iyileştirici iksirini kaybeden birey ve toplum doğal olarak hastalık kapıyor ve hastalıklı bir birey ve toplumdan da iyileştirici hamleler beklemek ham hayal olur.

Gerçek, hastalıkların ortadan kaldırılması için acı içeren ilaç gibi şifa dağıtır. Ama kendi elimizle bu şifayı sağlayacak ilacı dondurucuya koyarak kullanılmaz hale getiriyoruz. Çünkü gerçek işimize yaramıyor. Gerçek, genel başkan olmamı engeller, iktidara gelişimi engeller, bakan oluşumu engeller, milletvekili oluşumu engeller, belediye başkanı oluşumu engeller, il başkanı oluşumu engeller, yönetim kuruluna girişimi engeller, rektör, dekan veya bölüm başkanı olmamı engeller, daire başkanı, genel müdür veya müdür oluşumu engeller… Gerçek ne kadar çok şeyi engelliyor değil mi? O zaman bu gerçeğe sahip çıkabilir miyiz?

Şimdi başımızı iki elimizin arasına alalım şöyle iyice bir sıkıştıralım ve düşünmeye başlayalım… Ben hangi gerçekler ile yüzleşme yerine onları dondurucuya attım, aslında birilerinin bu gerçek yüzünden etkileneceği şeyi de bir aldatmacaydı da bunu kendime ifade mi edemedim?

Gerçeğin allanıp pullanıp sahaya sürülmesi modernliğin yeni icadı olan sosyal ve siyasal mühendisliğin bir mucizesidir. Kamuoyu yönlendiricileri, neyi okuyup, haberdar olmamızı ve neyden uzak kalmamızı belirleyerek bizi diledikleri davranışa ve düşünceye razı etmenin yöntemini kullanıyorlar. Dolayısı ile gerçeğin gizlenmesi aynı zamanda en küçük biriminde de ortaya çıktığı gibi bir sosyal mühendislik faaliyetidir.

Ortaya saçılan gerçekleri de bu çerçevede gözlemlemeliyiz. Mesela bir anda durduk yerde bir haber ajite edilerek eğer sunuluyorsa önce bu haberin kime yaradığını ve kime vuracağını dikkate alarak değerlendirmeliyiz. Yoksa çok çabuk bir şekilde aldatılırız ve başkalarının hanelerine artı puan kazandırmaktan başka seçeneğimiz olmaz.

Gerçek sadece bir gerçeklikten fazla bir şey olmuştur. Bu gerçek hem sunulurken hem de gizlenirken bir hedef gözetilir ve bu hedefe varmak için gerçeklik öne çıkartılır ve köpürtülerek herkesin gündemine girmesi sağlanarak buradan elde edilecek siyasi veya iktisadi kazanç elde edilir. Yani öyle bir zamanda ve zeminde yaşıyoruz ki gerçek sadece gerçek olmaktan çıkmıştır. Bu temel gerçekliği kavramadan medyatik şovlara esir olmaktan kurtulamayız.

Özellikle sosyal medya gerçekliğinde gerçeğin nasıl bir balona dönüştürüldüğü ve sıkı bir yalan üzerine kurulu gerçekliğin neden olduğu tahribatı görmeye başlayarak düşünmeye ve çare üretmeye yönelmeliyiz. Yoksa öyle bir virüs ki bu, şüpheyi temel yapmaya az kaldı. Artık gerçek yerine şüphe öne çıkarılır oldu. Biri bir gerçeği de dile getirse bu doğru mu, çıkarı var mı, niye şimdi bunu dile getiriyor, kızgın olduğu birileri varda onlara zarar mı vermek istiyor, diye yığınla soru zihne üşüşmeye başlamışsa, ki öyle, o zaman geçmiş olsun demekten başka seçenek kalmıyor gibi…

Hepimizin zihninde peki, çıkış yok mu bu labirentten, diye bir soru dönüp durmaktadır. Bu soru önemli ve üzerinde derin düşüncelere dalmak gerektiği izahtan varestedir. Elbette ki cevabı var; ama bu cevap bizim davranışlarımızı dönüştürecek bir vasata sahip olamadığımız için iş görme konusunda zaaflar taşımaktadır. Bu zaaf ise yine bizden kaynaklanmaktadır, yoksa cevabın kendisinden değil!

Bu cevabın en önemli adımı: başkalarının eleştirisi üzerine kurulu olmayan salt kendini sığaya çeken ve kendisini değiştirmeye çabalayarak bu değişimi gerçeklik yönünde harekete geçirmek. Ve başkalarını çağırmak yerine kendisini bu gerçekliği yaşamaya hazır kılmak ve şahitliğini bu temel gerçeklik zemininde kurmak. Başkalarının hatalarını konuşma yerine kendisinin doğrularını ve iyiliği yayma konusunda cesaretli ve iradeli kılmak.

Aldatma ve aldanma konusunda çok hassas olarak her türlü aldanmaya, aldanışa ve aldatmaya karşı korunaklı bir yapı arz etmek ve böylece gerçeğin varlık kazanabileceği bir zemini inşa edebilme çabalarına dur durak bilmeden devam etmek. Ve buradan gerçeğin inkişaf edeceğine olan umuda tutunmak, bu süre zarfında da ufak tefek hatalarını telafi etmek ve her zaman hatadan uzak durmanın imkânını, yordamını aramak esasa olmalıdır.

Çünkü modern dünya bir gösteri toplumunu inşa ve imar etmektedir. Bu gösteri toplumunun en temel gerçeği ise gerçekliği yerinden etmek ve onu kendi doğasının dışına sürüklemektir. İşte buna karşın gerçeğin toplumunu inşa etmek için bu çabada olan kişilerle birlikte sadece gerçeğin varlık kazanacağı bir toplumsal yapıyı oluşturma çabasına ortak olunmalıdır.

Aldanmayan ve aldatmayan bir toplumsal yapı gerçeği yeniden kuracaktır. Ve buna olan ihtiyaç her zamankinden daha fazladır…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.