Sosyal Medya

Makale

Tarih Tekerrür Etmez İnsanlar Ders Çıkarmadığı İçin Olaylar Tekerrür Eder

Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin’i bilirsiniz; bu yazıda onun yaşadığı sürece değinmek istiyorum.

1937’de doğan Saddam, babasız geçirdiği çocukluk yıllarından sonra 20’li yaşlarda Baas Partisine katılır.

1959 yılında henüz 22 yaşındayken ismi General Abdul Kerim Kasım suikastına karışan Saddam, CIA’nın desteğiyle Suriye’ye oradan da Lübnan’a geçer.

Suriye, Lübnan ve Mısır arasında geçen 5 yıllık süreçte buralardaki ABD elçiliklerine sık sık girip çıkar.

1964 yılında Irak’a döner ve uzun süren bir mücadele hayatından sonra 1979’da CIA’nın desteğiyle Irak’ın Cumhurbaşkanı olur.

ABD’nin kontrolünden çıkan İran ile 1980 yılında savaşa girerek ABD ve Batıya diyet öder. 8 yıl süren bu savaşta Batıdan Irak’a silah, Irak’tan da Batıya petrol akar.

1988 yılında İran Irak Savaşı bittiğinde hem İran hem de Irak bitik haldedir. Çöken ülkesini ayağa kaldırmak için Irak’a ait olduğunu iddia ettiği Kuveyt’e göz diker. Batıya olan hizmeti karşılığında Batının da buna rıza göstereceğini sanır. Nitekim ABD’li bazı diplomatlarla yaptığı görüşmede bu fikrine göz kırpılır. Bundan cesaret alan Saddam, 1990’da Kuveyt’i işgal eder.

O ana kadar Kuveyt işgali için olumsuz tek cümle kullanmayan ABD, birden bire Saddam’a karşı tavır takınır. 1991’de Baba Bush’un öncülüğünde 1. Körfez harekâtı başlar ve Saddam kısa sürede Kuveyt’ten çıkmak zorunda kalır.

Batının kendi eliyle büyüttüğü Saddam artık Batının istemediği zalim bir diktatördür artık. Batının ekonomik, siyasi ve enformasyon olarak kıskaca aldığı Saddam, çareyi Rusya’ya sığınmakta bulur. ABD ve Rusya ezeli düşman oldukları için Rusya’nın kendisini koruyup kollayacağını düşünür. Nitekim Rusya Saddam’ı kanatları altına alır, en son model silahlarını Saddam’ın ordusuna vermekten imtina etmez.

Ülkenin tüm gelirini silahlara yatıran Saddam, Batının olası bir müdahalesi karşısında bu silahlara ve Rusya’ya güvenir.

2001’deki 11 Eylül saldırıları sonunda Saddam Bin Ladin ile beraber hedef tahtasındadır. Mermiler silahlara sürülürken Saddam’ın en büyük umudu ABD’nin ezeli düşmanı Rusya’dır.

Rusya, kameralar önünde Saddam’a destek mesajları verirken kapalı kapılar ardında ABD ile Saddam’ın pazarlığını yapar.

ABD, Çeçenistan direnişine verdiği destekten vazgeçer, Rusya’da Saddam’a olan desteğini çeker.

Yapayalnız kalan Saddam, deniz altında kalacağını anlayan Firavunun “Musa’nın Rabbine iman ettim…” dediği gibi Allah’a döner, Irak bayrağına “Allahu Ekber” ibaresini koyar, camide namazda çekilmiş boy boy fotoğraflarını yayınlar ama nafile…

Artık bittiğini anlayan Saddam, bölge ülkelerdeki birçok lider gibi kendisini ABD ile beraber ayartan sonra kullanıp çöpe atan İsrail’e elindeki son birkaç füzeyi fırlatır ama sonuç alamaz.

Neredeyse tüm dünyanın nefret ettiği bir adam olarak bir delikte tek başına yakalanıp 2006’da idam edilir.

Bunları niye yazdım?

Malumunuz bugünlerde Batı ile özellikle ABD ile ilişkilerimiz bir hayli limoni; NATO, AB derken ilişkilerimiz ha koptu kopacak duruma geldi.

ABD, AB ve NATO aba altında sopa gösterip duruyor.

Bu durum karşısında devlet olarak Rusya’ya sığınmış vaziyetteyiz. Hükümete yakın çevreleri bir Rusya muhabbetidir almış gidiyor.

Rusya’nın ve S-400 Füzelerinin bizi ABD’nin hışmından kurtaracağını düşünüyor birçoğumuz.

Bu durumu görünce aklıma Saddam’ın Rusya’ya sığınışı geldi.

Siyaseten bugünkü şartlarda Rusya ile işbirliğine karşı değilim ama sırtımızı Rusya’ya dayamak; savunma stratejimizi, dış politika hamlelerimizi Rusya üzerine inşa etmek felaketimiz olabilir.

Rusya, yarın Ukrayna karşılığında Türkiye’yi satarsa şahsen hiç şaşırmam.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.